on

3.4K 429 207
                                    

Hyunjin ile beraber bizimkilere yavaş yavaş yaklaşmaya başladık. Onların yanına geldiğimizde Jisung'un sesi direkt duyuluyordu.

"Ya!!! Lütfen şu taçlardan alalımm!!" Jisung, yandaki tezgahta olan taçları gösteriyordu ve bence çok tatlıydı.

"Bebek misin, Jisung?" Minho ona öyle söyleyince Jisung yanyan Minho'ya baktı.

"Bence de alalım. Çok tatlışlar." Deyip, Jisung'un koluna girdim ve onu takılarla dolu olan tezgaha doğru yönlendirdim. Arkamızdan Hyunjin'de geliyordu. Diğerleri bizim taç almamızı bebeksi bulup gelmemişlerdi. Jeongin bile.

Üçümüz birden tezgaha gelince taçlara bakmaya başladık.

"Ben köpek patiliyi alacağım." Deyip Jisung elini köpek patili olana attı. Sonra da Hyunjin ayı kulaklı olanı aldı. Bende biraz bakınınca tavşan kulaklıyı aldım.

Sonra taçları takıp diğerlerinin yanına geldik. Gondolun önünde duruyorlardı.

Onlar, ben ve Hyunjin içinde fazladan jeton almışlardı. Ama tek bir sıkıntı vardı... Ben gondoldan çok korkarım. Neden bilmiyorum ama çok korkuyorum. Bir kere Jeongin çok ısrar etti diye binmiştim ama çok korkmuştum ve bunu da dışa vuruyordum bu yüzden Jeongin benden tüm gün boyunca özür dilemişti.

"Gondola mı bineceksiniz?" Diye çekinerek sormuştum.

"Eveeet!!!" Demişti Minho. Bende tabii karşı çıkmıştım. Binmek istemiyordum.

"Ben binmeyeceğim, siz binin." Deyip biraz geri adımladım.

"Neden? Gondola binmeyi sevmiyor musun?" Demişti Hyunjin. Ona nasıl bir çocuk gibi korktuğumu söyleyebilirdim ki? Sadece kafamı aşağı yukarı salladım.

"Tamam, bende binmiyorum. Size iyi eğlenceler çocuklar." Deyip beni başka oyuncakların olduğu yerlere doğru sürüklemeye başladı.

"Sen neden binmedin?" Diye sormuştum bir anda. O da ilk biraz düşünür gibi yapıp cevap vermişti.

"Gondol midemi bulandırıyor." Demişti. Bende kafamı yine aşağı yukarı salladım. Bir tane pamuk şeker tezgahının önünden geçerken gözüm orada takılmıştı. Hyunjin'de bunu farketmiş olacak ki bana dönmüştü.

"Pamuk şeker ister misin?" Açıkçası dondurmanın üstüne nasıl giderdi bilmiyorum ama şu an canım istiyordu.

"İsterim." Demiştim sonra beraber pamuk şekerlere doğru yaklaştık. Ama sadece bir tane aldı.

"Neden bir tane aldın? Sevmiyor musun?" Soru soran taraf ben olmuştum bu sefer.

"Seviyorum da şu an canım pek istemiyor." Deyip omuz silkmişti. Bende onayladığımı belirten mırıltılar çıkarmıştım. Daha sonra da bir tane banka yanyana oturup karşımızdaki küçük çocukları izledik. Bende o sırada pamuk şekerimi açmış yiyordum. Hyunjin'in aklına birden bir şey gelmiş olacak ki bana döndü. Ne oldu dercesine kafamı salladım.

"Saçlarımı bağlamak ister misin?" Şu hayatta en çok istediğim şey Hyunjin'in saçlarıyla oynamak olmuştur. Bende hızla kafamı salladım. O da ilk biraz kıkırdayıp arkasını bana döndü sonra da elime iki tane toka verdi. Ne yapayım diye düşünürken aklıma iki tane bağlamak gelmişti.

O kadar odaklamıştım ki dilimin dışarı çıktığını bile farketmemiştim. Hyunjin saçı bittiğinde tacını geri taktım. ŞU AN ONUN YÜZÜNÜ MINCIRMAMAK İÇİN KENDİMİ ÇOK ZOR TUTUYORUM!!!

"Nasıl oldum?" Deyip saçlarıyla oynadı. Onun bu tatli haline nefesimle güldüm.

"Çok güzel oldun." Dedim pamuk şekerimi geri elime alırken. O da biraz bana bakıp geri önüne dönmüştü.

Bu süre zarfında Hyunjin'e gitgide daha da alışıyordum ve daha da bağlanıyordum. Çok samimi birisi ve onun yanında istemeseniz bile rahatlıyorsunuz ve istediğiniz gibi davranıyorsunuz. İlk Marinette olduğum zamanlardan farkım yok şimdi çok değiştim ve bunun bende farkındayım. Önceden Hyunjin'le konuşmaya çekinen, daha doğru düzgün yüzüne bile bakamazken az önce saçlarını yapmıştım. Bu benim yüzümde küçük bir gülücük kondurmama sebep oldu.

"Hey!! Çifte ikili hadi gelin." Chan bizim romantik -ne kadar romantik denir bilemem- ortamamızı bozduğunda ilk biraz dik dik bakmış sonra kalkmıştım. Benim kalkmamla Hyunjin'de kalkmıştı. Ve tekrar diğerlerinin yanında ilerledik.

Biraz gezindikten sonra benim isteğim üzerine atlıkarıncaya bindik. Hyunjin'de benimle binmişti. Sanki beni bırakmak istemezmiş gibi nereye gidersem peşimden geliyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Böyle önemsenmek hem de aşık olduğun çocuk tarafından...

Hyunjin'le biraz eğlendikten sonra Changbin ve Seungmin'in isteği yüzünden gitmek zorunda -maalesef- kalmıştık. Gerçekten bu gün en iyi cumartesi günümü geçirmiş olabilirdim.

Tekrar boş caddelerde boşboş yürümeye başlamıştık. Ben en köşede yürüyordum. Hyunjin ise Jeongin'in yanına gitmişti. Seungmin'de onlara katılmıştı. Beraber sohbet edip yürüyorlardı. Seungmin, Jeongin'in elini tutmuş bu duruma bir şey demiyordu. Biliyordu tabii ki Hyunjin'in öyle bir amacı olmadığını. Bende biliyorum. Tamam, Hyunjin Jeongin'e kardeşi gibi görüyordu. Jeongin'de Hyunjin'i hyungu gibi görüyordu zaten sevgilisi de vardı. Ama bu yine de benim çooookkk azıcık kıskanmama sebep olmuştu.

Çoğu kişi dağıldıktan sonra bizim evimize gelmiştik sadece Seungmin, Jeongin ben ve Hyunjin kalmıştık.

"İyi geceler, Felix." Demişti bana Hyunjin. Ben ise o an ne kadar saçma düşündüğümü anlayıp bütün kıskanmamı kenara bırakıp ona gülümseyip,

"İyi geceler, Hyun." Deyip azıcık el sallamıştım. Jeongin'de Seungmin'i öpünce nihayet eve girebilmiştik.

---

Slm cnm yb 🙈

Blueprint dinleyerek yb yazmak cok eglenceli

Umarim severek okumussunuzdur!!

Diger bolumde goruselim 💌

- Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin lutfen <3 -

ponpon kızlar, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin