dokuz

3.6K 444 239
                                    

Boşboş caddelerde yürürken yanımda Hyunjin belirdi. Kolunu omzuma atınca kalbim biraz tekledi...

Kafamı ona çevirip baktım öylece o da bana bakınca ilerideki dondurma dükkanını gösterdi.

"Dondurma ister misin?" Biraz düşündükten sonra neden olmasın diye geçirdim içimden.

"Hmhm." Benim onaylayıcı cevabımı duyunca gülümsemiş ve diğerlerine seslendi.

"Çocuklar biz Felix'le dondurma dükkanına gidiyoruz. Siz kafanıza göre takılın."

"Tamam hyung. İyi eğlenceler." İlk bizi onaylayan Jeongin olmuştu. Diğerleri de onaylayınca dondurmacıya doğru yaklaştık. Ben daha ne istediğimi söylemeden Hyunjin kendine ve bana birer tane dondurma alarak geri gelmişti bu sefer sahile doğru yürümeye başladık.

Onun elinden kendi dondurmamı aldığımda çilekli olduğunu farkettim. Nereden anlamıştı ki, en sevdiğim dondurmanın çilekli olduğunu?

"Hey, nereden biliyorsun en sevdiğim dondurmanın çilekli olduğunu?" Dondurmasını yemeyi bırakıp bana dönüp omuz silkmişti.

"Kedi kafede çilekli şeyleri çok sevdiğini söylemiştin benimde aklıma o gelince aldım." Kafamı olumlu anlamda sallarken çok sakin görünüyordum ama kalbim kudurmuştu yine.

Benim hakkımda bu kadar ince şeyleri hatırlaması çok hoşuma gitmişti. O an, tekrar aşık oldum, diye geçirdim içimden. Sahile sohbet ederek gidiyorduk.

"...İşte öyle küçükken çok yaramazmışım." Gülüp kafamı sağa sola sallarken söylemiştim bunu.

"Ahahah!! Bence çok tatlıymışsın." Deyip eğilip yüzüme bakmıştı o böyle yapınca biraz utanmıştım. O da bunu anlamış olacak ki kıkırdayıp geri çekilmişti.

Sahile vardığımızda elimdeki peçeteyi cebime sıkıştırdım. O da benim yaptığımı yapınca beraber sahile biraz daha yaklaşıp kumun üzerine yanyana oturduk. Sahil benim en sevdiğim yer.

"Eee Felix daha daha daha nasılsın?" Konu açmaya çalışması çok tatlı gelmişti. Bu dediğine kıkırdayıp cevap verdim.

"İyiyim Hyunjin, sen daha daha daha nasılsın?" Dedim ona aynı şekilde.

"İyiyim nolsun." Deyip kafasını denize doğru çevirdi. O çevirince bende çevirdim.

"Sen melezsin değil mi?" Kafasını bana çevirmeden soru sormaya devam ediyordu.

"Hmhm, annem Avustralyalı babam Koreli."

"Anladım. Çillerin kimden geliyor?" Bu dediğiyle kafamı ona hızla çevirdim. Her zaman kapattığım çillerimi nasıl görmüştü?

"Hey! Sen çillerimi nasıl görüyorsun?"

"Görüyorum işte." Deyip sonunda bana dönmüştü.

"O kadar da görünmesin diye uğraşıyordum." Dudaklarımı büzerken söylemiştim bunu.

"Saçmalama Yongbok. Çok güzel görünüyorlar. Kapatma onları." Bu dediğiyle kalbim yine teklemişti.

"Ama-"

"Benim için bunu yapabilir misin?"

Senin için ölürüm ben. Birazcık kekolara benzemiş olabilirim, evet.

Kafamı olumlu anlamda salladım ve geri kafamı denize doğru çevirdim. Ama o çevirmemişti, beni izliyordu. Görmezden gelip gözlerimi kapattım ve rüzgarın yüzüme vurmasına izin verdim. Hyunjin'in telefonu çalınca gözümü açtım o da cebinden telefonu çıkarmış kulağına götürdü. Gördüğüm kadarıyla arayan Seungmin'di.

"Alo? Efendim Seungmin?" Doğru tahmin etmiştim.

"..."

"Tamam geliyoruz birazdan." Deyip bana bakmıştı bende 'noldu' dercesine kafamı salladım. O da biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattı.

"Lunaparka gitmişler bizi çağırıyorlar." Dedi kalkarken. Duyduğum şeyle yerimden fırladım.

"Ne! Lunapark mı?!" Benim bu halime biraz kıkırdayıp kafasını sallamıştı. Heyecanla küçük bi çocuk gibi ellerimi çırpmıştım. Daha ne kadar rezil olacaksın Lee Felix?

Hyunjin benim bu hareketime ilk gülümseyip kendi kendine konuşmuştu ama ben duymuştum.

"Çok tatlısın..." Diyordu.

"Ne?" Dedim bende şaşkınlıkla o da ilk panik olmuştu.

"Ah şey... Hiç! Hadi gidelim." Onu kafamla onaylayıp yanına geçtim ve beraber yine boş caddelerde yürümeye başladık.

Okulun bitmesine bir buçuk hafta vardı ve ben üzülmüyordum. Normalde Hyunjin ile şu an bu durumda olmasak üzülürdüm; Hyunjin'i göremeyeceğim için. Ama üzülmüyordum çünkü artık sekiz kişilik bir grup olmuştuk ve öyle takılıyorduk. Chan hyung her seferinde,

"İyi ki Seungmin sizi bizimle tanıştırmış." Diyordu. Bu adam fazla iyi.

Biz Hyunjin ile yine sohbet ederek yürüyorduk. Ne ara geldiğimizi anlamadığım lunaparka girmiştik. Zaten daha lunaparka gelmeden müzik sesi duyuluyordu.

Biz lunaparka girdiğimizde bizimkiler dolanıyorlardı. Hyunjin ile ben onlara karşı gülümseyip onlara doğru yaklaşmaya başladık.

---

Daha fazla bolum ciksin diye kisa kesiyorumm

Umarim severek okumussunuzdurr!!

Diger bolumde goruselim 💌

- Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin lutfen<3 -

ponpon kızlar, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin