Berat tam karşımda duruyordu. Elindeki hançere bakıyordu ve babam geldi, sertçe Berat'ın elinden hançeri çekti ve önüme fırlattı. Hançer yere çarpınca çınlama ve çarpma sesleri çıktı. Yüzünde bir tiksinme ve hayal kırıklığı belirmişti.
"O değildi!" diye gürledi. Sesi her yerde yankılanıyordu.
Yüzümden yaşlar süzülürken kafamı salladım, yere diz çöktüm. Ellerim iki yana düştü.
"Bendim... Bendim..."Gelen çığlık sesi ile nefes nefese uyandım. çığlık hala devam ediyordu ve bütün sarayı kaplıyordu. Hala rüyada mıydım? Neler oluyordu? İnce tiz bir kadın çığlığı. HAYIR HER ŞEY GERÇEKTİ. Korkuyla koşmaya başladım.
****
Çoğu kişinin yüzü bembeyaz kesilmişti. Yuvarlak kahvaltı masasında herkes sessizdi. Sabah uzun bir toplantı olmuştu. Bağırma sesleri yer yer geliyordu. Saatler sonra herkes sakinleşmiş. Sakinleşmeye çalışmıştı. Ben hala burnumdan soluyordum. Nefretle burnumdan soluyordum.Çiğdem'in yüzü beyazlamıştı, düşünüyordu, gergindi hatta sinirliydi. Howle krallığı da aynı çökmüş yüzle sakinleştirici biçimde konuştu,
"Kraliçe Çiğdem, sizi temin ederim katili bulacağız." dedi.
Çiğdem ne diyeceğini bilemiyordu. Sabah çıkan çığlıkla herkes odalarından fırlamıştı. Cesedi gördüğümde nefesim kesilmişti, biri... Bizim askerimizi uyurken öldürmüştü... Kalbine hançer saplamıştı. Gerilen sinirler saatler sonra zorla toplanmıştı. Nasıl olduğunu bilmiyordum... Başka ceset var mı diye saray aranırken, kendimi Pirmin'in odasına koşarken bulmuştum.Hızla odasına daldığımda, o da çığlık sesi ile uyanmış ama halsiz olduğu için kalkamıyordu. Derin bir nefes verip kapıya yaslandığımı hatırlıyorum. Kapıya tutunup derin nefesler vermiştim. Ölen başka kimse yoktu, saray saatlerce arandı fakat hiçbir şey bulunamadı. Masada tekrar güvenlikle alakalı bir şey konuşulurken gelen bir sesle düşüncelerimden sıyrıldım.
Mindi nefretle bana bakarken konuştu,
"Babanız nasıl? Prenses Ezgi." dedi intikam alır gibi. Masadaki herkes ona dönerken tuhaf bir an oluştu, nefretle ona baktım. Boynumdan geçen bir damarı hissetmeye başlarken burnumdan derin soluklar alıyordum. Dişlerimi var gücümle sıkmaya başladım. Birkaç kişiden çığlık sesleri gelirken hala Mindi'ye ölümcül bakışlar atıyordum.Çiğdem omzumu sıkınca nefretle ona döndüm, kolumu sıkmadığı diğer eli titriyordu "A-abla elin. Elin!" dedi feryat eder gibi.
Şaşkınlıkla masada duran elime bakınca, elimde duran kalın kadehi elimde parçaladığımı ve yumruğumu hala sıktığımı fark ettim. Sinirlerim boşaldı ve yüzüme bir şaşkınlık oturdu. Avcumu açtığımda elimden hızla boşalan kanlar beyaz masa örtüsünü boyuyordu. Kan bütün beyaz örtüye hızla yayılmaya başladı. Elim hafif titremeye başladı.Mindi aşağılayıcı bir şekilde gülümserken devam etti, "Prenses elinize bakalım." dedi.
Hızla oturduğum sandalyeden kalkınca sandalyem biraz geriye kaydı. Onu geriye düşmeden arkamdaki asker tuttu. Ahşap zemine sürtmesiyle gıcırdama sesleri çıkartmıştı. Mindi, o aşağılayıcı gülümsemesi ile düzgünce kalktı. Bu sırada küçük prens yüzü bembeyaz kesilmişken konuştu,"Prenses Ezgi, ayakkabılarınızı unutmayın."
derin bir nefes aldım ve kendimi sakinleştirdim. Elimin ağrısını hissetmeye başladım. Ona küçük bir gülücük gönderdim ve Çiğdem'in omzunu sıktım. Beraber inmeye başladık, yanımızda hiçbir asker yoktu. O genelde bir ton askerle dolaşırdı halbuki. Elimdeki kesiklere bakıyordum. Hiç fark etmemiştim. Adrenalin geçmesiyle acı hızla bana nüfuz ediyordu.Bahçeye çıktığımızda serin hava bana iyi geldi, sakinleştirici bir nefes aldım. Önden yürümeye başladığımı fark edince bir terslik olduğunu anladım. Kafamı elimden kaldırdığımda ensemdeki sivri, soğuk demiri hissetim. Gözlerimi yumdum. Harika... Bunu nasıl düşünememiştim gerçekten! Kendi budalalığıma kızarken gözlerimi yumup açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Katil İçin Sinyal:2 (Tamamlandı)
FantasiaKaplidio efsanesinin devam kitabıdır... Prenses ailesini asıl öldürenin kim olduğunu anladı. Fakat şimdi bir insanın savaşması gereken en zor kişiyle savaş veriyor... kendisiyle. Geçmişin her zaman size anlatılan değildir. Görmek ve öğrenmek baze...