İkisi akşam buluşmak üzere dışarı çıktıklarında kollarımı bağlamış altımdaki beyaz çarşafa bakıyordum. Kaşlarımı çatmıştım. Soğuk bir ses ile konuştum.
"Plan ne?"
"Söyleyemem prenses." dedi onun sesi ılıktı.
Dişlerimi sıktım. "Neden saraya geldin?"
"Ezgi, bildiğin üzere seni daha önceden de tanıyordum. Beni kullanacak dahası öpecek biri değildin. Kızmadan önce nedenini sorgulamak istedim."
"Ama dönmedin?"Cevap vermedi. Sinirle ve soğuklukla devam ettim.
"Sana eziyet mi ediyorlar?"
"Hayır. Prenses."
"Tehdit?"
"Hayır prenses."
"Planın içinde kimler var?"
"Söyleyemem."
"Ne için plan yaptılar?"
"Söyleyemem."
"Kardeşimi mi öldürecekler?"
"Hayır prenses."
"Ne peki?!" dedim dişlerimin arasından sesim öfkeli çıkıyordu.Ona döndüm, gözlerim alev alev yanıyordu. Neden ona güvenmeme izin vermiyordu? Neden bunu yapmama izin vermiyordu?! Tek kaşını kaldırmış anlayamadığım bir şekilde bana bakarken hafif tebessüm ediyordu. Sanki, böyle güvenemez misin? Der gibiydi. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Güvenemezdim. Yutkundu. Kafasını önüne çevirdi. Anlayışlı bir hali vardı.
Söylemesi, bana biraz... Yol göstermesi için ona bakmayı sürdürdüm. Ama bana bakmadı. Söylemeyecekti. Tek kelime etmeyecekti. Ayağa kalktım. Soğuk bir havaya bürünmüştüm.
"Odanın içinde iki asker ile uyuyacaksın."
Ukala bir şekilde cevap verdi "Hayır uyumayacağım."
Onu duymazdan geldim "Çiğdem'in odasında Kemal abi ve bizimkilerle beraber 8 asker olur. İkisini içeriye mi alsak...""Ezgi odamda asker istemiyorum." Sesi yükselmiş ve sertleşmişti.
Ona döndüm, onun ukala bakışlarından birini (Çünkü bir sürü vardı) taklit ederken konuştum "Güzel. Çünkü fikirlerin umurumda değil." dedim her kelimeyi bastırarak. Bir süre bana boş gözlerle baktı.Kafasını iki yana salladı. "Çiğdem seni sorarsa?"
Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki geri kapattım. Gözlerimi kaçırdım. Zihnim onun başkası için çalıştığını mırıldanmaya başlamıştı. Onu bu yüzden saraydan atmaya çalışmıştım fakat Çiğdem izin vermemişti. O, şimdi gece için olan planı da biliyordu. Ona güvenmek istiyordum, kimseye söylemeyeceğine güvenmek...Fakat söylerse kafasını vermek zorunda kalacaktı. Herhalde bunu yapmazdı. Demek oluyordu ki bunu söylemeyecekti. Ona güvenmediğim için saraydan atmaya çalışıyordum doğru ya. Unutmuştum... Pirmin'in sesini duydum, sesinde tuhaf bir tını vardı.
"Bana güvenmediğin için seni suçlamıyorum." Ekledi "Prenses."
Hepimizin hatırlaması gereken ve hatırlayacakları vardı. Kafamı sallayıp kapıdan çıkmak istiyor fakat yapamıyordum. İleriye onun komodini ne doğru gittim ve saç şişimi aldım. Dışarı çıkmadan toplasam iyi olacaktı.
"Aynanı kullanabilir miyim?" dedim ona bakmadan soğuk bir sesle. Mesafeli olduğum aşikardı."Evet." dedi. Tınıyı çıkaramadım.
Aynasına gittim ve belime uzanan saçlarımı iki elimle tutup döndürdüm ve şişi geçirdim. Aynadan baktım. İdare ederdi. Arkamı dönüp tek kelime etmeden dışarı çıktım.***
"Saçmalama abla odamda askerlere uyuyamam."
Güldüm. O odasında değil askerlerle uyumak, goril dolu bir kafeste bile mışıl mışıl uyurdu.
"Çiğdem lütfen bu güvenliğin için. Tamam mı. Kemal abi ve 3 asker olsun o zaman."
Kemal abi bana baktı. Çiğdem'in odası oldukça güzel ve aydınlıktı. Yerdeki kalın ve yumuşak halı hoşuma gitmişti. Daha sonra Kemal abi konuştu,
"Aslında bunu sana bırakıyorum Çiğdem."Onun yatak odasına asker sokmak elbette benimde hoşuma gitmiyordu fakat onu ertesi sabah... Kanım dondu, cümleyi tamamlayamadım. Çiğdem'in yanına gittim. Yatağının ucuna oturdum. Omzunu sıktım.
"Bu senin için... Bak rahatsız olabilirsin ama sadece bir iki gün... Sağlığın daha önemli!"
"Abla askerler dışarıda da bekleyebilir."
"Çiğdem askerler dün de kapılarımızı, koridorları koruyorlardı. Ve biri buna rağmen öldürüldü. Kapıdaki onca askere rağmen öldürüldü!"Çiğdem'in kanı dondu. Ürperdi. Kemal abi de endişelenmiş bir şekilde boğazını temizledi. Bütün o inleme, ejderha sesleri ve harkulade korunan sarayda katilin elini kolunu sallayarak birini öldürmesi korkunçtu.
"Peki sen?" dedi merakla.
Gülümsedim. "Merak etme bende koruma önlemi aldım."
Odama asker almamıştım ama bu cümleyle yalan söylemiş te sayılmıyordum. Çiğdem'e katilin peşinden gideceğim, diyemezdim.
"Böylece hem askerlerimiz hemde herkes korunmuş oluyor." dedim. Herkesi korumaya alabildiğim için mutluydum. Diğer iki kalan asker Howle askerleriyle birlikte Çiğdem'in kapısını korurdu.Çiğdem "Willam'ın da mı odasında asker var?" "Tabi kraliçe sensin, senin emir vermen lazım. Ama bir askerimizi ve iki Howle askerini düşündüm."
Kafasını salladı "İyi bir plan aslında, Logoslar da böyle yapmalı."
Omuz silktim. Keyifleri bilirdi. Küçük prensin odasına asker koysalar iyi olacaktı. Sol vardı zaten. Onu yemekte nasıl koruduğunu görmüştüm. Onun için canını verirdi. Ama yetmezdi.Akşam ayakta olacaksak şimdi uyumam iyi olurdu. Çiğdem'in yatağına uzanırken "Akşam olunca haber ver." dedim.
Saçlarımı hafif okşadı ama bundan hoşlanmadığımı hatırlayıp elini çekti. "Veririm." dedi şefkatli bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Katil İçin Sinyal:2 (Tamamlandı)
FantasyKaplidio efsanesinin devam kitabıdır... Prenses ailesini asıl öldürenin kim olduğunu anladı. Fakat şimdi bir insanın savaşması gereken en zor kişiyle savaş veriyor... kendisiyle. Geçmişin her zaman size anlatılan değildir. Görmek ve öğrenmek baze...