Hoşgeldiniz! Nasılsınız?
Lütfen oy vermeyi vermeyi, yorum yapmayı unutmayın. Metalik yazışmalar zihinden konuşmalar.
İyi okumalar.
BÖLÜM 5: "ÖLÜME SON KALA"
Aidan, vampir krallığı
Ömür bir kum saati gibi. Kum taneleri tek tek yeri bulup terk edince ölüm gelirdi. Kalan kumlar yaşamı, terkeden kumlar ise ölümü temsil ederdi.
Zamanı geldiğinde, kum taneleri kum saatini terk ettiğinde ölüm kaçınılmazdı. Austin'in zamanı gelmişti ve ölümden kaçamamıştı.
Avlanmamın üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen hâlâ saraya girmemiştim. Ormanın derinliklerinde sırtımı bir ağaca yaslayıp sarayın girişini gözetliyordum. Kraliyet ailesinin saraya girmesini bekliyordum. Onlardan önce sarayda olmam şüpheleri üzerime çekerdi. Bunu göze alamazdım. Nerede olduklarını bilmiyordum ama büyük ihtimalle halkın yanına gezintiye çıkmışlardı. Kraliçe ve Adrian arasındaki rekabet şimdiden başlamıştı. İkiside halkı yanına çekmeye çalışıyorlardı. Eminim ki ikisi halkın dertlerini dinliyor, sahte gülümsemeleri ile onlara yardım etmeye çalışıyorlardı. Auistin ise eline geçen bu fırsatla hizmetçileri ve muhafızları büyüsü ile bayıltıp arka bahçeye atmıştı beni daha rahat öldürebilmek için. Kraliyet ailesi saraya geldiğinde hizmetçileri ve muhafızları görmemesi onları şüphelendirecekti. Andrew'e onları bulması gerektiğini söylediğimde arka bahçede hepsini yerde baygın bir şekilde bulmuştu.
Kraliyet ailesi içeri girdikten bir süre sonra ben içeri girecek onlara avlanmada olduğumu söyleyecektim. Bundandır içtiğim insanın kanını her yerime bulaştırmam. Onlar da hem sarayda çok bulunmadığım için hem de Allison'un anılarına bakacakları için benim Auistin'i öldürdüğümü anlamıyacaklardı.
Allison'u ormanın öbür ucundan sarayın girişine doğru adımlandığını gördüğümde kaşlarım çatılmış hızla ayağa kalkmıştım. Kraliyet ailesinden önce saraya gelmesi kraliyet ailesinde daha fazla şüphe bırakabilirdi ama Allison'da az değildi. Austin'in cesedini gördüğü an onu ortadan kaldırmaya çalışabilirdi. Bu da planımı mahvederdi.
Zihnimdeki tüm sesleri susturdum. Gözlerimi kapatarak Andrew'i çağırdım. "Hangi cehennemdeysen hemen gel buraya." dememle Andrew'i arkamda görmem bir oldu. "Ne oldu? Planda bir aksilik mi var?" Sormasıyla sarayın bahçesine giren Allison'u gösterdim. "Diğerleri gelmeden odasına gitmesini engelle ve saraya girmeden önceki anılarını sil." dediklerimden sonra Andrew Allison'dan önce hızlıca saraya girdi. Ardından Allison'un girmesiyle beklemeye başladım. Uzun bir süre geçmesinin ardından zihnimdeki fısıltıların susması ve Andrew'in konuşmasıyla tüm dikkatimi ona verdim, gözlerim hâlâ saraydaydı. "Hallettim, resmen elimde bir kukla gibi oynuyor. Diğerleri gelene kadar buradayım. Gelmen gerektiği zaman sana haber veririm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN KIRMIZISI
FantasíaAidan'ın temsiliydi ölümü simgeleyen kan. Kanla çevrili yüzünde saklıydı gerçekleri. Bu gerçekler ona ya ölümü verecekti ya yaşamı. Artık savaş çanları çalınmış, yaşam ve ölüm arasındaki çizgi de ilerliyordu. Ya ölümün siyahlığını tadacaktı ya da ta...