9

513 72 21
                                    

En karanlık gecenin sonunda, aydınlık sabahlar saklanırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

En karanlık gecenin sonunda, aydınlık sabahlar saklanırdı.

Yangınlar başlar, yangınlar biterdi ve geriye bir tek küller kalırdı.

Her insan bir gün son kez uykuya dalardı ve o son uykularına ölüm adı verilirdi.

Karanlık bir gecenin içindeydim, bitmek bilmeyen bir yangının sıcaklığı tenime acıyı bahşediyordu ve uyku, son kezmiş gibi çağırıyordu beni.

Gözlerimi saniyelik aralıklarla açabiliyordum, yoğun bir duman kokusu burnuma doluyor, aldığım her nefeste ciğerlerim sıkışıyordu. Adımın seslenildiğini duyuyordum ancak cevap verebilecek bir sese sahip bile değil gibiydim.

"Lalisa... Lalisa, uyan güzelim... Buradan çıkmamız gerekiyor..."

Jungkook.

"Ne-nefes..." diyebildim güçlükle. "Nefes alamıyorum." Gözlerimi kısıkça araladığımda, dumanların arasında, Jungkook'un yüzünü gördüm. "Biliyorum," dedi titreyen sesiyle. "Biliyorum, özür dilerim... Seni buradan çıkartacağım ama önce kalkmalısın."

Canım yanıyordu, hareket etmek o kadar zordu ki, eğer Jungkook bana kalkmam gerektiğini söylemeseydi burada kalıp küle dönmeyi kabullenecek kadar güçsüz, yolunu kaybetmiş düşüncelere sahiptim o an.

Bakışlarım koltuğa sıçramak üzere olan alevlere değdiğinde hissettiğim korku, gözlerimin dolmasına sebebiyet verdi. Jungkook kalkmama destek olmak adına bir kolunu belime sardığında, dengesizce ayağa kalktım ve ellerim ayakta kalabilmek adına kollarına tutundu. "Şuradaki pencereyi görüyor musun?" dedi kısk bir sesle. O an, onun da konuşmakta, nefes almakta zorlandığını fark ettim. Bana belli etmemeye çalışıyordu, korkmamam için çabalıyordu. Başımı yavaşça salladım. Gösterdiği pencere, kulübenin en köşesinde kalan bir pencereydi. Yangının ulaşmak üzere olduğu ancak henüz ulaşamadığı belki de tek yerdi. Dudaklarını hafifçe şakağıma bastırarak varla yok arası öptü. "Oradan çıkacağız, söz veriyorum, seni buradan çıkartacağım Lalisa..." Bacaklarımdan çekilmeye başlayan güçle düşecek gibi olduğumda, beni daha sıkı tuttu. "Sadece ayakta kal," diye devam etti konuşmaya. "Uyanık kal, Lalisa." Sesindeki acı, beni ayakta kalmaya zorladı.

Beraber pencereye doğru adımlamaya başladık. Güç denen şey o an zerre kadar bende bulunmamasına rağmen kendimi ayakta kalmaya zorluyordum. Ve bunu Jungkook'un da yaptığını hissedebiliyordum. Belime sarılan eli zaman zaman kayıyor, düşecek gibi oluyor ancak kendini toparlıyordu.

Bir anda, kolumu kaplayan yoğun acıyla, dudaklarım arasından acı dolı bir çığlık döküldü. Yanan bir tahta parçası, yere düşmeden evvel kolumu sıyırıp geçmişti ve daha önce böyle bir acı hissetmemiştim. "Siktir..." dedi Jungkook. "Lalisa... Dayan güzelim, lütfen, lütfen dayan... Özür dilerim..." Sanki her adımda, pencereden uzaklaşıyorduk. Başım dönüyordu, bir şeyler duyuyordum ama duyduklarım bir bütün olamıyordu.

broken smile | liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin