12

511 74 46
                                    

İnsanın alışamayacağı, aşamayacağı bir gerçeklik var mıdır acaba diye düşünüyordum zaman zaman

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İnsanın alışamayacağı, aşamayacağı bir gerçeklik var mıdır acaba diye düşünüyordum zaman zaman.

Yani her şeyi kabullenir miyiz? Alışır mıyız kabullenmesi güç olan şeylere bile?

Bir katil olmayı kabullenebilmiş miydim? Yaşadığım hayatı neden sorgulamamıştım? Neden dur dememiştim hiçbir şeye? Dur diyememiş miydim yoksa bu en başından beri, insanın içinde bir şeyleri durduracak gücü bulamayacağını düşünmesinden mi kaynaklanıyordu? Eğer en başında durup etrafıma baksaydım, yardım isteseydim her şey daha farklı olur muydu?

İşler bu noktaya gelmeden, normal bir hayatım olur muydu?

Etrafıma baksaydım, Jungkook'u görür müydüm?

Bunu bilmiyordum ve bilmeyi her şeyden çok istiyordum. Eğer görseydim, bir şeyleri değiştirme fırsatım olur muydu? Şimdi o anların çok sonrasındaydım, çıkmazdaydım ve değiştiremediğim bir oyunun içindeydim. Eğerler, keşkeler ve olsaydılar anlamsız birer kelimeden ibaretti artık. Kendime dair bildiklerim, bilmediklerimden daha azdı. Kayboluyordum gittikçe ve hikayenin sonu, koca bir belirsizlikti. 

Jungkook odadan çıkıp gittikten sonra bir süre dediğine inanmayarak arkasından bakmış, daha sonra ise dün geceyi hatırlamaya çalışmıştım. Gerçekten onunla uyumak istediğimi söylemiş olabilir miydim? Olabilirdim, sanırım olabilirdim ve bunu düşünmek utançtan yerin dibine girmeme sebep oluyordu. Bu gece odamın kapısını kilitleyerek uyuyacaktım.

Üzerimi değiştirerek aşağıya, salona indiğimde kızların da burada olduğunu gördüm. Jisoo tek kişilik koltuklardan birine kıvrılmış, uyuyordu. Chae ise Jennie ile konuşuyordu. Taehyung ile Jungkook ise burada değillerdi. Kaşlarım merakla havalnırken "Şey," diye mırıldanmamla kızlar konuşmayı keserek bana döndü. "Nihayet uyandın, uykucu bebek," dedi Chae bana sevimlice gülümseyerek. Gülümsemesine yarım yamalak karşılık vermeye çalıştığımda, bakışlarımız Jennie ile kesişti. Şüphe dolu bakışları beni süzerken "İyi misin?" diye sordu. "Bir sorun yok, değil mi? Neden bize gelmedin?" 

Paniklediğimi hissettim. Hızlıca başımı iki yana sallayarak "Sorun yo-yok," dediğimde kekeleyişime küfrettim. Neden onlara gitmedim? Harika bir soruydu. Ne diyecektim? "Şeyden gelemedim," diye geveledim lafı. Konuştukça batıyordum. "Çünkü şey oldu..." Jennie kaşını kaldırdı. "Kızım korkutmasana beni, ne oldu?"

O an belime değen yumuşak dokunuşu hissettim. Jungkook yanımda belirdi ve diğer elini de kapıya yaslarken bakışlarını doğrudan Jennie'nin şüphe dolu bakışlarıyla buluşturdu. "Gece hastalandım," dedi Jungkook. "Lisa yanımdaydı ve kalmasını rica ettim, ateşim düşmüyordu. Hastaneye de gitmek istemedim. O da benimle kalmayı kabul etti."

Tekrar aynı şeyi yapıyordu, benim için yalan söylüyordu. 

"Geçmiş olsun," dedi Jennie memnuniyetsiz bir sesle. "Sabah hiç hasta görünmüyordun ama..." Chae onu dirseğiyle dürttüğünde susarak gözlerini devirdi. "Nasıl yani?" diye sordu Taehyung sahte bir sinirle yanımızdan geçip salona girerken. "Şimdi ben hasta olup senden kalmanı istesem, kalmayacak mısın Jennie?" 

broken smile | liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin