Öncelikle bu hikayeyi yazarken kimseden esinlenmediğimi belirtmek isterim. Hiçbir karakterin gerçek hayatla ilgisi yoktur. Tüm karakterler hayal ürünüdür.
Multimedia'da Cansu ve Koko var.
Koko'nun kulakları sağır edici biçimde miyavlamalarını duyarken yatağımda hışımla doğruldum. Saatlerdir uyumamıştım ve bir de üstüne o aptal kedinin sesleri kulağa hiç hoş gelmiyordu. Ayağa kalkıp pencereden dışarıya baktım. Bir adam Koko'ya dil çıkartıp duruyordu ve haliyle Koko daha çok sinirleniyordu. O adamın gözüne yumruğumu geçirmek istiyordum. Sinirle merdivenlerden indim ve bahçeye koşarak girdim.
''Ne yaptığını sanıyorsun sen?! '' deyip Koko'yu kucağıma aldım.
''Hey, sakin ol bebeğim''
''Bana bebeğim deme!!'' dedim, işaret parmağımı ona sallayarak.
''Fazla sert, tam aradığım kız''
Söylediği şeyi kafama takmamaya çalışarak daha sert bir şekilde sordum.
''Kedimi niye rahatsız ediyordun?''
'' Bahçemize girip toprağı eşeledi. Bir de üstüne sıçtı. Ben de onu buraya kadar kovaladım.'' dedi yarım ağız sırıtarak.
Ağzım resmen açık kalmıştı nasıl olurdu ya? Biz Koko'ya tuvalet eğitimi vermiştik.
''Yalan söylüyorsun, Koko'nun tuvalet eğitimi var'' gerçekten sinirlenmiştim, elimden kaçıp gitmeye çalışan Koko'yu daha sıkı tuttum.
O sırada yaklaştı, yaklaştı ve daha da yaklaştı. Artık dibimdeydi. Belimden tuttu ve diğer eliyle de gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına aldı. Tam o sırada okkalı bir tokadı yapıştırdım. Afalladı, canı yandığı belliydi. Geri çekildim ve arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım.
''Caner!'' diye bağırdı. ''İsmim Caner. Peki ya senin ismin?''
Yavaşça geriye döndüm.
''Sanane'' dedim ve içeriye hızlıca girip bahçe kapısını kapattım. Odama giden merdivenleri ikişer ikişer tırmandım. Odama girdiğimde Koko'yu yatağımın üzerine koydum. '' Yaramaz'' dedim gülümseyerek. Anlamış gibi sessizce miyavladı.
Pencereye yöneldim. Hala bahçede miydi acaba? Eğer öyleyse bu sefer oklavayla kovalayacağım. Hayır yoktu, gitmişti. Perdeyi kapattıktan sonra üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Yatağıma kendimi attığımda ne kadar yorulduğumu tekrar hatırladım. Daha dün çok büyük bir kutlamadaydım ve eve saat 6' da gelmiştim. O saatten sonra da duş alıp kahvaltı etmiştim. Normalde olsa hayatta o saatte kahvaltı etmezdim. Uykucu koyunlar gibi uyur dururdum. Bunları düşünürken bir şeyin daha ağır bastığını hissettim. Ne mi? Tabi ki uykumun. Ben uykucu Cansu'yum. Uyandığımda saat akşamüstü üçtü. Hemen kalktım. Üzerime kırmızı beyaz desenli bir tişört ve altına kot şort giydim. Salona indim. Annemin koltukta oturmuş televizyon izlediğini gördüm.
''Günaydın'' diyerek yanaklarından öptüm.
''Günaydın mı? Öğlen oldu kızım''
''Ama anne sabaha kadar ayaktaydım'' alt dudağımı öne ittim. Evett çok tatlı bir Küçük Emrah rolü oynadım. Ve annem hemen yumuşadı. İşe yarayacağından emindim.
''Tamam tamam, hadi koşuya gitmeyecek misin?''
Ayağa fırladım. Bugün Duru'yla koşuya gidecektik. Saate baktım 3 buçuktu.
''Tamamen unutmuşum, giyineyim''
Odama girdiğimde çalan telefonuma doğru koştum. Komodinin üzerinden aldım tam açacakken kapandı.
''Neee yuh Duru 20 cevapsız arama ne kızım yaa''
Rehberi açıp Duru'yu buldum ve aradım.Sinirli bir şekilde telefonu açtı.
''Duru?''
''Kız sen neredesin, 20 kez aradım seni, koşuya gideceğiz, evine yaklaştım hadi in aşağı'' dedi ve telefonu yüzüme kapattı.
Hızlıca spor şortumu ve üstüne spor bir yarım atlet giydim. Havlumu boynuma koydum. Beyaz spor ayakkabımı giydikten sonra telefonum ve kulaklığımı elime alarak mutfağa koştum. Hatice Hanım'a su şişemi doldurmasını söyleyerek mutfaktan hızlıca ayrıldım. Aynanın karşısında saçlarımı topladım. Kapının zili ard arda 3 kez çaldı. Hacer Hanım'ın uzattığı su şişesini elime aldım. Tahmin ettiğim gibi gelen Duru'ydu. Kolumdan tutup çekmeye başladı.
''Duru dursana kızım''
'' Geç kaldık, hadi'' dedi ve koşmaya başladık. Duru'nun aceleci ve sabırsız bir kişiliği vardır. Bu yüzden onun taliplerine sesleniyorum: Onu sakın bekletmeyin.
Sahile geldiğimizde nefes nefese kaldık evden bayağı uzaklaşmıştık. Banklardan birine yığıldık. Suyumuzdan içerken önümüzde dikilen kişiyi görünce şaşırdım. Bugün Koko'yu sinirlendiren çocuk değil miydi bu? Adı neydi? Unuttum valla.
Heh hatırladım.
''Ne o öyle yalı kazığı gibi dikildin Cankut, bir şey mi vardı?''
Alayla güldü.
''Cankut mu? Çok komiksin. Kedin mi öğretti?''
İyice sinirlendim. Egoist gerizekalı.
''Kes sesini gerizekalı yoksa o dilini gırtlağına yapıştırırım.''
''Ooo bayağı sertiz yine'' dedi ve yanağımdan bir makas alıp uzaklaşmaya başladı.
''Adım Caner'' diye bağırdı.
Öyle yüksek bağırdı ki etraftaki herkesin ilgi odağı olduk.
Tüm bu olanları mal gibi izleyen Duru'ya hışımla dönünce korkuyla bana baktı. ''Hadi ne duruyoruz koşmaya devam edelim'' kolundan çekip kaldırdım ve ondan önce tazı gibi koşmaya başladım.
---
Eve geldiğimde ılık bir duş aldım ve altıma dar pantolon üstüme gömlek giydim.Saçımı kuruttuktan sonra kulağıma kulaklığı takıp odamdaki balkona çıktım sallanan koltuğuma oturdum ve Doğukan Manço'yla Tuğba Yurt'un sesleri kulağımı okşadı. Sanki şu anki halimi anlatıyordu. Caner denen gerizekalı iyice tepemin tasını attırmıştı. Bir daha karşıma çıkıp egoistliğine devam ederse bu sefer gözüne yumruğu yiyecek. Çocuk konuşmasa bile hareketleri kendini beğenmişliğinin kanıtı oluyor.Yanağımdan makas aldığı için pişman olacak. Cansu Çakıl'la uğraşmak neymiş görsün bakalım. Ben böyle düşünürken müzik devam ediyordu. Tam da şu anki kızgınlığımı sakinleştirmek istercesine söyleniyor gibiydi.
Kimi entellere düşman
Kiminden cehalete prim
Bu ne manasız didişme
Kimse kimseye bir şey öğretemez mirim
Şişt şişt sakin ol sinirlerine hakim ol
Şişşt Şişt sakin ol sinirlerine hakim ol
Ölümlü dünya ölümlü insan
Ha alim olsan ha zalim olsan
Ölümlü dünya ölümlü insan
Ha alim olsan ha zalim olsan
Müzik bittiğinde diğer şarkıya geçiş yaptı ve ben de balkonumda, sallanan koltuğumun üzerinde deniz manzarasının maviliğine geçiş yaptım.
Bu hikayeyi yazarken nasıl heyecanlandım bilemezsiniz.
Sizce bir sonraki bölümde neler olacak?
Caner egoist hareketlerine devam edecek mi?
Cansu'nun intikamı ne olacak dersiniz?
Eksik veya fazla gördüğünüz yerler var mı?
Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımdan Bir Parça
Genç KurguAdam sevdi, kadın sevdi. Mutlu oldular. Yeniden doğan bir insan gibi birbirlerine sımsıkı sarılıp her zorluğu birlikte aştılar. Kavgaları hiçbir zaman uzun sürmedi. Kıyamadılar birbirlerine, seviyorlardı çünkü. **** Adam gitti, kadın kal...