Jimin
Misafir odasına yerleştiğimizde eski odamı gözlerim arar olmuştu. Çok özlemiştim orada ağabeyim ile zaman geçirmeyi ve geç saatlere kadar konuşup çokça eğlenmeyi. Benim için zamanında bunlar hep sıradan olan şeylerdi aslında ama durumlar değişince o anıların benim için ne kadar da değerli olduğunu acı da olsa fark etmiştim.
Lort yatağa oturup bacağını sıvazladığında daha fazla düşünmemek adına yanına geçmiş ve bacağına tutunup sızlayan yere masaj yapmaya başlamıştım. Buraya hâlâ ne için böyle aniden geldiğimizi bilmiyordum, Hana da bir şey dememişti, ve ben kahveleri dağıttıktan sonra Lort nedense babam ile daha gizli saklı konuşmaya başlamıştı. Acaba birlikte iş mi yapmayı planlıyorlar diye düşünmeden edememiştim o sıra ama yine de mantıksız gelmişti bazı şeyler. O an benim hakkımda konuşmuş olabilecekleri aklıma gelmişti, yine de sözlerini kesmemiştim.
"Lort'um neden böyle bir anda buraya çağırdı bizi babam?"
"Ah, aslında öyle önemli bir şey değil."
Sinirlendiğimi hissetmiştim. Neden benden gizliyordu? Gizlenecek ne olabilirdi de böyle kestirip atıyordu? Gerçi şimdi söylemese bile bunu er ya da geç öğrenirdim nasıl olsa. O yüzden meraktan doğrusunu söylemek gerekirse içim içimi yemiyordu.
"Önemli bir şey değildiyse acelesi ne içindi peki Lort'um?"
Dizinde olan elimin üzerine elini koyduğunda ona bakmıştım kafamı kaldırarak, o ise kafasını bana yaklaştırmıştı bu esnada.
"Birileri çok mu meraklandı? Ve cevabını alamadığı için mutsuzca Lort'a kızıyor?"
O an Lort Min ile oyun oynamak istemiş, onu ölçüp değerlendirmek içimden gelmişti. Neden böyle yapmak istediğimi dahi anlayamamıştım lakin yine de onunla uğraşmak oldukça güzeldi. Sonuçta bana güzel şeyler söylüyordu her defasında, bu nedenden Lort ile uğraşmama her türlü değer diye düşünmüştüm.
"Lort'a karşı gelmek nerede görülmüş, yoksa Lort ona karşı geliyorum diye beni zindana mı atar?"
Sözlerime güldüğünde yüzünün ne kadar çekici olduğunu düşünmeden edememiştim. Yarası öyle beni içine çekiyorduki, neredeyse hep yüzüne bakıp dalıp gitmek istiyordum. Siyahlar içerisinde de adeta bir korsan gibiydi karşımda şimdi. Koyu gözleri ise beni etkisi altında tuttuğunda bana en değerli hazinesiymişim gibi bakıyordu sanki.
Onun için ne çok şey düşündüğümüyse daha yeni yeni anlıyordum ve hayret ediyordum istemsizce bu hallerime."Benim verdiğim cezalar zindana atılmak ile bitip kurturulmaz. O ağırlığın altından kalkabilir misin sen ufaklık?"
Sahi, o bir Lort'tu. İstediği çoğu şeyi yapabilirdi ve insanlara ceza verebilirdi. Şimdi bana söylediği sözleri düşününce gerçekten de ağır cezalar vermiş olduğunu fark ediyordum. Hiç bu zamana kadar bir Lort'un karanlık tarafına şahit olmamıştım ancak az çok tahmin edebiliyordum sınırlarını. Lort Min kesinlikle tehlikeli bir adamdı. Vücudunda yer edinen çeşitli bıçak ve yara izlerinden kesinlikle durumun ciddiyetine daha önce varmış olmalıydım.
Şimdi böyle bir adamın Baek'e neler yapabileceğini sorguluyamadan edemiyordum. Ölüme dahi gidebilirdi bütün yollar. İçten içe korksam da şimdilik harekete geçmemem gerektiğini düşünüyordum. Mantıklı bir karar mıydı bu yaptığım emin değildim ama yine de bekleyecektim Lort Min bir adım atana kadar.
"Bilmem... Size soralım. Bana kıyabilir misiniz siz Lort'um?"
Burnumu yaklaşıp burnuna sürttüğümde aniden beni öpmek için atılmıştı ama bunu yapacağını bildiğimden hemen kafamı çevirmiştim. Oyun oynamak oldukça eğlenceli hissettiriyordu, özellikle böyle tehlikeli bir adama bunu yapmak daha çok hoşuma gidiyordu.
Yine de Lort her zaman benden bir adım öndeydi.
Kafamı çevirmem ile beni kendisine döndüreceğini veya şikayet edeceğini tahmin ederken o beni güçlü kollarıyla sarıp neredeyse kucağına çıkacağım bir yakınlıkta boynumu öpmeye koyulmuştu. Normalde gülerek çığlık atacağım bir olaydı lakin ailem yüzünden ellerimi ağzıma bastırmış ve sessiz durmaya çabalamıştım. Fazlasıyla gıdıklanıyordum ve Lort'un elleri rahat durmayıp beni huylandırmaya devam ediyordu.
"Y-Yapmayın..." Sonunda diyebildiğimde o da benden ayrılıp birde üstüne dudaklarımdan öpmüştü.
"Güzelim." Demişti birkaç saniye bana tebessüm ile bakarken.
"Hm?" Diyebilmiştim sadece.
"İki günlüğüne gitmem gereken bir yer var." Demişti. Yüzüm de o böyle dediği an yavaş yavaş solmuştu.
"Nereye gidiceksiniz?"
"Komşu kasabada çıkan yangın yüzünden olay yerini ziyaret etmem gerekildiği uygun görüldü."
"Hmm..." Başka bir şey diyememiştim.
Oldukça canım sıkılmıştı. Buraya bunun için mi gelmiştik o zaman? İki gün çok uzun değildi ama Lort ile daha yeni yeni yakınlaşıyordum. Keşke biraz daha zamanımız olsaydı diyordum içimden.
"Seni de yanıma alıp götürmek, bir dakika bile seni yalnız bırakıp gitmek istemiyorum ama o karışmış, yıpranmış ortama girmeni de istemiyorum. Beni anlıyorsun değil mi bir tanem?"
"Anlıyorum. Bu senin görevin. Sadece..."
Uzanıp onu öptüğümde ve sıkıca boynuna sarıldığımda Lort'un gitmesini hiç istemiyordum gerçekten. Zarar görücek diye korkuyordum lakin kendisine çok iyi bakacağını da biliyordum. Her şeyden önce benim için kendisine iyi bakardı o. Emindim.
"Sadece hemen gel."
"Ne zaman gittiğimi anlamadan geleceğim ve ailenden seni alacağım endişelenme."
Lort'un da dediği gibi ailemin yanındayken sayılı günler çabuk geçerdi belki?
Yine de onu özleyeceğim kesindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DREAM ❟ yoonmin
Fanfiction❝ Lort Min rüyalarına giren güzeller güzeli Jimin'e aşık olur ve onunla evlenmek için rüyasında gördüğü eve gider. ❞