XIII, kusursuz gözüken yalanlar

387 63 23
                                    

Jimin

Lort'u beklemek zordu.

Bana o günkü davranışını yeni yeni anlamlandırmak ve olayları yeni yeni açığa kavuşturmak kolay işler değildi.
Üstelik her şeyin bu kadar erkenden ortaya çıkması başımı döndürmeye bile fazlasıyla yetiyordu.

Ayakta, odada öylece Lort'u beklediğim dakikalarda bu yüzden sabrımı kontrol edemiyor, adeta küçük bir çocuk gibi Lort'u bir an önce yanımda istiyordum.
Baek'in buraya gelmesi başlı başına planlı bir durumdu ve hepsini en doğru şekilde öğrenmek istiyordum.
Lort'un o gün bana o şekilde davranmasının arkasında Baek'in bir parmağı vardı, bu yüzden Lort'u daha fazla yanlış anlamak istemiyordum.

Aslında Lort'u neredeyse hiç tanımıyordum. Bu yüzden bana o gün sarf ettiği sözleri gerçekten içinden geldiği için mi söylediğini düşünmeye ihtiyaç duymamıştım ama bugün Baek'in buraya gelmiş olması ve Lort Min'in buna izin vermiş olması bazı şeyleri anlamamı sağlamıştı. Şimdi de emin olmak istiyordum.
Düşündüğüm gibi olup olmadığını birde Lort Min'den duymak istiyordum.

Lort'tan bunları duymaya fazlasıyla ihtiyacım vardı.

Kapı birkaç dakika içinde aralanıp açıldığında kafam hızla sesin geldiği noktaya çevrilmişti. Lort Min ile göz göze gelip, o topallayarak içeri girdiğinde ise elindeki bastonuyla yavaşça yanıma gelmişti.

Onu bahçede gördüğümü fark etmiş miydi diye düşünüyordum şimdi.

"Burada ne yapıyorsun?"

"Çalışma odasında olacağını söylemiştin. Konuşmak istediklerim vardı lakin yoktun."

"Ben... Ah, birkaç mektup vardı onları almak için inmiştim."

"Mektupları bulamadın galiba, ellerin bomboş."

"Aslında-"

"Lort'um, neden bana yalan söylüyorsun? Ben her şeyi gördüm. Ordaydın, izliyordun bizi. Neden böyle bir şey yaptın?"

Kaşlarını anlamayarak çattığında derin bir nefes almıştım.

"Gördüm seni. Baek ile konuşmamı istediğin için mi benden bahçeye inmemi istedin? Ama neden? Ne için? Onun için mi beni kendinden uzaklaştırmak istedin? Neden Lort'um? Bir şey söyleyin."

Ellerim yakalarına çıkıp tutunduğunda eli belimdeki yerini almıştı çoktan.
Gözlerim dolu dolu gözlerine baktığında ise bir küfür dudaklarından savurup attığını duymuştum.

"Bana o gün söylediğin sözleri gerçekten öyle düşündüğün için mi söyledin?"

"Bir tanem bunu... Bunu sonra konuşalım-"

"Hayır, hayır şimdi. Lütfen kaçmayın. Hemen öğrenmek istiyorum. Her şeyi dinlemek istiyorum. Baek. O sana düğün günü neler söyledi bilmiyorum ama yalandan başka bir şey demediğini biliyorum. O yüzden söyleyin bana. Anlatın hepsini. Nedir kalbinizi acıtıp bana mesafe koyduran? Neden Baek ile gitmemi istediniz? Söyleyin. Lütfen söyle, kaçma artık daha fazla. İhtiyacım var."

"Sevdiğin varken sevmediğin birisi ile olursan mutsuz olacaksın. Bu yüzden."

Düşündüğüm gibi olduğunu anladığımda göz yaşlarım gözlerimden düşmeye başlamıştı bile. O an benim mutlu olmamı istediği için böyle bir adım atmış olduğunu bir kez daha anlamam kötü hissetmemi sağlamıştı.

"Başkasına kalbini verdiğini bilmiyordum."

"Kalbim kimseye ait olmamıştı Lort'um."

Gözlerimin derinine baktığında bir elimle göz yaşlarımı silmiştim.

"Her şeyi çok yanlış anladınız sadece. Çünkü bana ne hissettiğimi hiç sormadınız. Anlamadınız mı? Baek ile bir kez tanışma anlamında bile bir konuşmam olmadı ama o benimle evlenmek istedi. Kabul etmediğim vakit bile vazgeçmek istemedi. Evlendiğimi duyduğunda bile buna devam etti."

"Ama bana..." Dedi ve sustu. Akan yaşlarımla gözlerine bakmaya devam ettim. Her şeyi anlatmasını bekledim. En sonunda, "Bana baban yüzünden evliliğe razı gelip ondan vazgeçtiğini söylemişti." dedi.

"Neden bana sormadın?"

"Kabul etmeyeceğini söyledi. Babanın yaptığı işkenceler yüzünden sana sorduğum takdirde reddedeceğini söyledi. Onun sırtında izler bıraktığını söylediğinde sana daha fazla zarar vermek istemedim."

Kaşlarımı çattığımda Baek'i öldürmek istemiştim. Nasıl böyle şeyler söylerdi? Resmen Lort'un gerçekleri öğrenmemesi adına her yalanı söyleyip durmuştu.

"Senin yarası ve sakatlığı olan bir adamı kabul etmek istemediğini söylediğinde diyecek pek bir şeyim yoktu. Sana kızamazdım. Ona baktığımda ise gerçekten sağlığı yerinde, yakışıklı ve genç gözüken birisiydi. Benden daha çok yakışırdı sana. Senin onu istediğini söylediğinde sizin birlikte olmanıza mani olmam saçmalık olurdu. Önemli olan senin mutluluğundu. Bu yüzden ona gitmen için ve pişman olmaman için benden nefret etmeni istedim. O yüzden sana o gece öyle davranmıştım. Jimin, güzelim... Özür dilerim. Ben sen mutlu ol, daha fazla acı çekme istedim."

"Nasıl kendin hakkında böyle şeyler söylersin, nasıl seni sevemeyeceğimi düşünüp beni bir başkasına vermek istersin?" Diyerek göğsüne vurduğumda oldukça sinirliydim.

"O adamı buraya kadar getirdin! Her şeyi yuttun! Bile bile kendini nasıl bu kadar üzdün?! Bunu anlamıyorum işte, ben seni sevmeye çalışıyordum nasıl bizi bitirmek istedin!"

"Onu sevdiğini söylediğin-"

"Ne derse desin bencil olman gerekirdi!"

Belindeki elinden sertçe kurtulup kendimi geri çektiğimde sakatlığından ötürü dengesini kaydedip sendelediği vakit bir anda her şeyi unutmuştum.

Hızlaca gömleğinin bel kısımlarına tutunup koynuna sığındığımda düşmesine engel olmuştum. Eli hemen beni bir çırpıda sardığında fırsattan istifade saçlarımı koklamıştı.

Bense ona bir zarar gelecek diye çok korkmuştum.

"Sonra konuşacağız bunu. Odaya gidelim, oturalım. Böyle olmaz." Diye bir çırpıda konuştuğumda derin, kalın sesiyle onaylamıştı beni.

Kolunun altına girip odamıza doğru gitmeye koyulduğumda onun zarar göreceği düşüncesi ile bir anda her şeyi bu kadar hızlı şekilde unutmuş olduğumu fark etmem kafamı karıştırıyordu.

Belki de Lort'u sandığımdan daha hızlı bir şekilde sevmeye başlıyordum...

DREAM ❟ yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin