II

326 24 9
                                    

Merhabaaa, şuan da arkadaşımla oyuna gireceğim ama ben bölüm atıyorum 👍🏻. Her neyse bu bölümü kafam bozukken yazmıştım. Kusurlarım olduysa üzgünüm. İyi okumalar.

Herkes birbiriyle vedalaşırken onlara teşekkür edip hepsiyle tanıştığıma memnun olduğumu söylemiştim. Başım ağrıyordu ve Yeontan hâlâ benden ayrılabilmiş değildi. Gülümsemiş kafasını okşamıştım. Babasına gitmeyi bile reddediyordu.

"Tannie, oğlum gelmeyecek misin babaya?" Taehyung'un sorusuna karşılık havlamış kafasını omzuma yaslayarak cevaplamıştı. Herkes bu hâlimize gülmüş, Taehyung şakasına, kırılmış gibi bakıyordu Yeontan'a. Bir anda çekinmiş Yeontan'ı kucağım arasına alarak ona doğru uzatmıştım. O ise gülümsemiş kucağına almıştı Yeontan'ı. Fakat Yeontan rahat durmamış Havlamaya başlamış bütün sokağı başımıza toplamıştı resmen.

"Tan kendine yeni baba buldu Taehyung, köşende ağlayabilirsin." Jin'in dediği şey ile herkes gülerken ben ve Taehyung gülmemişti.

"Ha ha ve ha. Çok komik hyung. Tan kendine gel bir tanem Taehyung ben Taehyung. Yabancı değilim." herkes hâlâ gülmeye devam ederken biraz kötü hissetmiştim. Yeontan'a babalığı Jimin yapabilirdi ben değil. Konuşmamıştım sessiz kalmıştım. 3 kişi kalmış oraya doğru yürüyorduk. Jimin Taehyung'un koluna girmiş ona sırnaşıyordu. Tan ise benim yanıma gelmeye çalışıyordu tasmasının izin verdiği kadarıyla. Onun bu hâline gülümsemiştim sadece.

"Taehyung, sen bir öğrencisin biliyorsun değil mi? Baban artık daha fazla üzerine gelmesin." onları dinlemediğim belli oluyor muydu? Konuşmanın ortasında onları dinlemeye başlamıştım. Ağzımı kafenin önünden ayrıldığımızdan beri hiç açmamıştım. Dudaklarım birbirine yapışmış gibi hissettiğim için dudaklarımı yalamış, ıslatma gereği duymuştum.

"Biliyorsun, o herifin nasıl biri olduğunu. 2 haftaya beni unutur. Zaten oğlu da gelecek Los Angeles'tan." Taehyung neden kendinden başka biriymiş gibi bahsetmişti bilmiyorum ama şuan da pek iyi hissettiğini düşünmüyordum.

"Taehyung.. babandan nefret ediyorum." Jimin'in bunu demesi sakıncalı değil miydi? Neden bir anda bunu demişti. Taehyung ona kızabilird-

"Bende güzelim, bende." aldığım cevapla sustu içimde ki sesim. Tan'ı izliyormuş gibi yapmaya devam ettim. Hatta bir süreden sonra kulaklıklarımı takmıştım.

Onlardan bir anda önde yürümeye başlamışım. Haberim bile yoktu. Farkettiğimde arkamı döndüm. Bir anda,

"Ben biraz dışarıda takılacağım. Teyzeme söylersin. Meraklanmasın. Telefonum da sessizde." kafasını salladığında kulaklığımı geri takacağım sırada gözüme Yeontan takılmıştı.

"Görüşürüz Tannie. Ve görüşürüz Taehyung. Tanıştığıma memnun oldum tekrardan." gülümsemiş o da aynı şeyleri tekrarladığında arkamı dönmüş dolmuş gözlerimle birlikte kulaklığımı takmıştım. Nereye gittiğimi bilmiyordum fakat bir ara sokağa gitmiştim. Oradan bir sokak daha bir sokak daha derken park görmüştüm. Parka ilerlememin tek sebebi boş olmasıydı. Normaldi saat 22.48'di. Salıncağa oturmuş cebimden böğürtlenli sigara pakedimle çakmağımı çıkarmıştım. Sigaramı ateşe vermiş çakmağıda pakedin içine koyarak cebime atmıştım. Not allowed çalarken sağ kulaklığımı çıkarmıştım. Yavaş yavaş sallanırken sigaramdan bir nefes çekmiştim.

Ailem uzaktaydı artık. Busan'da. Üniversite için gelmiştim ama her an bırakıp gidebilirdim. Burası çok büyüktü. Ben burada yapamayabilirdim. Çok kalabalıktım Kalabalıkta boğulurdum ben. İnsanlar bana bakar gibi hissederdim. Ah bir de bu özgüven ile avukat olacaktım, öyle mi? Hadi ordan.

Kendi kendime kıkırdadım. Sigaramdan bir nefes daha çektiğimde içime bir ses duydum,

"Jimin astımın olduğunu ve yanında sigara içmemem gerektiğini söylemişti. Ama Beyefendi astımı olmasına rağmen gidiyor ve sigara mı içiyor? Evet, evet." diyerek mırıldanmış yanımda ki salıncağa oturmuştu.

"Abartıyor. Gayette etkili olmayan bir astımım var." hazır cevaptım. Kesinlikle anında birine cevap verme yeteneğim vardı. Yorgunlukla gülmüş sigarasını yakmıştı. Pekâlâ onun içtiği sigara aromasız olmalı ki çok ağır ve kötü kokuyordu. Hatta beni öksürtebilecek şekilde. Öksürmemek için kendimi zor tutmuştum.

"Yeontan nerede?" sorduğum soruya o da benim gibi anında cevap vermişti.

"Eve bıraktım. Evim buraya yakın bir şeyler alıp eve gidecektim fakat burada küçük bir tavşan buldum. Yalnız bırakmak istemedim ve yanına oturdum. Kötü mü yapmışım?" benden bahsediş şekli yüzünden normalde olsa tartışırdım fakat bu seferlik gülmekle geçmişti.

"Hayır, hayır. Kötü yapmamışsın. Bir de mentolsüz mü kullanıyorsun sigarayı? Çok ağır kokuyor."

"Ağır mı kokuyor? Hiç dikkat etmemişim. Ya da kokusuna alışmışımdır. Her neyse, evet mentolsüz ya da bir aromalı kullanmıyorum. Mentol sigara içme hevesimi kaçırıyor. Aromalıda hiç denemedim." dediği şey ile cebimden çıkarttığım sigara paketini ona doğru uzatmış,

"Denemek ister misin? Ben hepsini denedim fakat en sevdiğim böğürtlenli oldu ki, zaten böğürtlen aromalı şeylere bayılırım." merakla elime bakmış sonrasında dediğime gülümseyip bir dal almıştı paketin içinden. Bitmiş olan sigarasını çöpe attığında bende ayağa kalkıp atmıştım. Normalde olsa bir tane daha içerdim fakat art arda içmemem bir büyüğümün yanında kötü olabilirdi ki Jimin'e şikayet etme olasılığı yüksekti en azından bir dal içtiğimi bilsin diye düşünmüştüm.

"Demek bu yüzden böğürtlen gibi kokuyorsun. Ne kadar sıklıkla içiyorsun sigarayı?" sorduğu soruyu duymamış gibi yapmıştım,

"Böğürtlen gibi koktuğumu hiç farketmemiştim. Bu kötü bir şey mi iyi bir şey mi? Bir de beğendin mi nasıl tadı?" çöp kovasına doğru fırlatmış içine girmesini sağlamıştı. Hepsini içmemişti.

"Hiç bakma öyle, fazla içmek zararlı ayda bir paketi zor bitiriyorum ben. İdare eder. İçilmeyecek gibi değil yani." ilk başta dediği şeye gülmüş daha sonrasında dediği şey ile ciddileşmiştim.

"En azından içilebilir olmasına sevin-" sözümü devam etmeme izin vermeden konuştu,

"Sana bir soru sordum Jeongguk." ciddi şekilde konuşması ve sesinin daha da kalınlaşmış olması biraz tırsatmıştı. Derin nefes alarak söyledim.

"4 günde bir paket falan bitiriyorum." gözlerini açarak bana döndü. Yalan mı söylemeliydim? Hayır hayır. Doğruyu söylemek her zaman daha iyidir.

"Jeon, çok fazla içiyorsun. Bunu azaltmalısın."

"Aslında o geçen ay için geçerliydi. Bir ayın sonunda ilk defa ağzıma sigara aldım. Bu pakette yeni zaten. Kafeye gelirken almıştım." içinde ki rahatlamışlıkla derin bir nefes vermişti dışarıya. Bir müddet susmuş öylece parkta oturmuştuk. Bir süre sonra sıkıldığımda ileti geri gitmeye başladım. Taehyung oturduğu salıncakta beni izlemiş bir süreden sonra ayağa kalkmıştı. Arkamdam geçeceğini düşünüyordum. Durupta beni ileri geri ittirip çekeceğini düşünmemiştim. Beni yavaş yavaş sallarken kıkırdamıştım. Mutlu olmuştum.

Çok uzun süre olmuştu biri beni sallamayalı. Mutlulukla kıkırdarken sesimin çıkmamasına emin oluyordum. Daha sonra bir anda salıncağı durdurmuştu.

"Hadi kalk çise atıyor. Markete gidip bana geçelim. Hem zaten Tan seni özledi bir saatte." teklifini reddetmemiştim çünkü bir anda yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başlamıştı. Bir anda el ele tutuşmuş koşarak markete girmiştik.

Mean it | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin