"Günaydın." içeri giren profesör ile ayağa kalktık. Yerimize oturduğumuz da ise direk kitapları çıkarmış tahtaya yazılarını yazmaya başlamıştı. Notlarımı alırken bir yandan da profesörü dinliyordum. Dersin hemen bitmesini istiyordum. Eve gitmek istiyordum. Dünkü paylaşımdan sonra gözlerin çoğu bendeymiş gibi hissediyordum. Çok kötü bir duyguydu. Nefesim daralıyordu sanki. İzlenme korkusu ile sürekli etrafıma bakıp duruyordum.
Bunu söylemem ile kafamı kaldırıp etrafıma bakmıştım. Yine bir iki kız bana bakıyor dikkatlice beni inceliyordu. Anlamıyordum. Gerçekten çok mu seviyorlardı Taehyung'u?
Neden sevmesinler ki
Sende onu öyle sevmedin mi?Ah evet. Doğru. Benim hatam. Kafamı eğmiş derse odaklanmaya çalışmıştım. Tabii ki beceremedim. Kafamı sıraya dayadım. Kalemimi elimde döndürdüm, saçma çizimler yaptım, elimi mürekkepler bulaştı. Zaman geçmesi için her şeyi yaptım. Çok zordu ama. Sürekli saatteydi gözüm nasıl hızlı gidebilirdi ki?
Daldım saate bakarken. Her zaman ki gibi günlük aktivitemi yaptım, hayatımı sorguladım. Uyuya kalmışım o sırada.
~
"Jeon Jeongguk!" ismimin bağırılması ile birlikte korkuyla kafamı kaldırdım. Profesör bana bakıyordu.
"Benim dersimde nasıl uyursun sen?" dediği şey ile kafamı yere eğdim.
"Özür dilerim Bay Lee. Bu aralar uyku sıkıntı-" sözümü kesmiş tekrardan bana bağırmıştı.
"Kalk ve bu soruyu çöz! Çözemezsen seni dersten bırakacağım. Çözer isen," duraksadığında gözlerim ona çıktı.
"Çözer isen, dersimde sadece senin uyumana izin vereceğim." Böyle bir iddiaya girdiğine göre zor bir soru olmalıydı. Tebeşiri eline almış hızlıca soruları yazmaya başlamıştı. Matematik dersinden nefret ederdim ama öğretmenim en yakın arkadaşım gibi olduğu için çok çalışır derslerinden yüksek alırdım. Yazdığı işlemleri biliyordum.
"Tahtaya çık." Ayağa kalkmış amfinin merdiveninden inmeye başlamıştım. Tahtaya geldiğimde tebeşiri bana verip masasına oturdu. Arkamda ki insanlar fısır fısır konuşurken gerilmiştim. Soruyu ilk 5 dakika dikkatlice okumuştum.
"Otur yerin-" sözünün kesilmesinin nedeni işlemleri yazdığım tahtadan çıkan sesti. Hiç kimsenin çıtı bile çıkmadı. Ya da ben duymadım. İşlem bittiği an cevabın altını çizmiş, tebeşirlerin olduğu kısma tebeşiri koydum. Meraklı gözler ile profesöre baktım. Dikkatle soruyu ve cevabımı gözden geçirmişti.
"Otur yerine." dediği şey ile korkudan yerime oturdum. Yanlış mı yaptım diye sürekli kontrol etmiştim. Bir yanlış görmüyordum. Yani ben görmüyordum.
"Dersleri dinlemeyip nasıl yapabiliyorsun Jeongguk?" profesörün sorduğu soru ile gülümseyip cevap verdim.
"Lise zamanında çok çalışırdım. Ondan kaynaklı olabilir Bay Lee."
"İstediğin yerde misin? Çok çalışmış olmalısın burayı kazanmak için." dediği şeyler ile gülümsemem daha da büyüdü.
"Hayır efendim. Ben beden eğitimi öğretmenliği istiyordum. Fakat kazanamadım." alaycı bir gülüş yayıldı.
"Hukuk, beden eğitimi öğretmenliğinden daha iyi ama?" dedi soru sorarcasına. Gülümsemem yüzümden silinmişti. Nasıl baktığımı bilmiyordum ama donuk bakışlarımı gönderdiğime emindim.