Bu ilk bölüm ve ben uykusuzluktan ölürken bu bölümü atıyorum 👍🏻 iyiyim arkadaşlae sorun yok. Her neyse bu fic bir anda olan bir şey oldu normalde böyle bir fic konusu aklımda yoktu. Umarım beğenirsiniz iyi okumalar.
•
''Taehyung-ah. Nerede kaldın?'' Jimin'in sorusuyla derin nefes verdim. Yattığım yataktan kalkıp saçlarımı karıştırmış tam karşımda ki saate bakmıştım. On ikiye geliyordu. Boğazımı temizleyip konuştum,
''Ben gelmesem olmuyor mu? Yorgunum Jimin.'' kendimi sırt üstü tekrar yatağa bırakmıştım konuştuktan sonra. Sinirli nidalar yükselmişti telefonun ardından. Derin nefes verdiğim an bana kızmaya başlamıştı.
''Taehyung! Biz sözleştik! Kuzenim geldi ve seni, sizi onunla tanıştıracağımı söyledim. Kaç kişi buluşacağımızı biliyor ve, ve sen gelmezsen kırılacağına eminim.'' sonlara doğru sesinin kısılmıştı.
''Jimin beni tanımıyor bile. Neden üzülesin?'' diye sorguladım. Telefondan bir oflama geldi. Bende nefesimi seslice verdim.
''O çıtkırıldım biri. Ve ben sen gelmezsen üzüleceğim. Bak tamam yorgunsun anlıyorum ama iki haftadan beri görüşmüyoruz Taehyung. O siktiğimin baban olacak kişi seni rahat bırakmıyor ve bu çok sinir bozucu. Bu aralar yurt dışına çıkacak. Bunu biliyorum. Hadi lütfen çok eğleneceğiz!''Jimin hiç bir zaman kıyamadığım biriydi. Peki diye mırıldanmamla minik bir zafer kahkahası atmış öpüyorum diyerek kapatmıştı. Gülümsemiş yatağımdan kalkmış rutin işlerimi halletmiştim.
Hiç süslenmekle uğraşamazdım. Gri eşofmanımı ve siyah sweatimi giymiştim. Altıma beyaz kısa kollumu giymiştim. Eğer sıcaklarsam çıkartırdım. Üstüme ince hırkamı geçirmiş duş aldığım için ıslak saçlarımı kurutma makinesi ile kurutmuştum. Kıvırcıklaşmış saçlarıma bir anda hırslansam da yapacak bir şeyim yoktu. Doğal halleriydi ve ben bunu sevmiyordum fakat fön çekmek için zamanım yoktu on dakika vardı buluşmamıza. Kafede buluşacaktık zaten bir şeyler yemesem de olurdu. Converselerimi hızlıca ayağıma geçirmiş telefonumu ve cüzdanımı alarak evden çıkmıştım. Sonrasında bir anlığını unuttuğum köpeğim havlayarak kendini bana hatırlatmıştı. Kapının kilidini açıp Tan'ın bacağıma tırmanmasıyla onu kucağıma almış daha sonrasında askılıkta asılı olan tasmasını almış ona takmıştım. Dışarıya çıktığımız an yere bıraktığım Tan koşmaya başlamıştı. Tasmasının ayarıyla oynayıp fazla uzağa gitmesine izin vermeden tasmayı kısaltmıştım.
''Tan baba yorgun ve onu daha fazla yorma olur mu?'' anlamış gibi yanıma gelen köpeğim kafasını sağa sola çevirerek dilini dışarı çıkarmış havlamıştı. Gülümsemiş kapıyı kilitlediğim gibi kafeye doğru ilerlemeye başlamıştık.
•
Jimin, herkesle tanıştırmıştı beni. Bir kişi eksikti ama. Beş kişi ile tanıştıracaktı. Yoongi hyung, Hobi hyung, Namjoon hyung, Jin hyung ve Taehyung. Taehyung haricinde hepsiyle tanışmıştım. Namjoon ve Hoseok sevgiliydi. Jin hyungun kız arkadaşı vardı. Yoongi hyung biraz soğuk biriydi. Ama bana gülümsemesini sevmiştim. Hayatımla ilgili bir şeyler sorması yani ilgili olmasını sevmiştim. Hoseok hyung ise onun tam tersiydi. O çok pozitif, mutlu ve enerjik birine benziyordu. Jin hyung espritüel bir insandı. Konudan alakasız bir şey söyler ve kendi dediği şeye gülerdi. Namjoon hyung ise konuşmaları dikkatle dinler ve yorumunu yapardı ciddi biriydi. Belki de benimle ilk tanışması olduğu içindir.
''Taehyung gelmeyecek mi?'' Namjoon hyungun sorusuyla merakla Jimin'e bakmıştım. Tam Jimin konuşacağı sırada kalın sesli bir bireyin konuştuğunu duymuştum.