İçki etkisinde miydim? Hayır. Gözleri beni içine çekmiş, kafamın durmasını sağlamıştı. Şuan da, o beni mi öpüyordu? Gerçek miydi bu an? İlk öpücüğümdü bu benim. Onun kaçıncı öpücüğüydüm. O şuan da sarhoş muydu? Sarhoş kafasıyla beni mi öpüyordu?
İttim.
Şaşkınca baktı. Kırıkca baktım.
"Sarhoşsun." mırıldandım. Alnını alnıma dayadı. Kafasını iki yana sallarken burunlarımız birbirine sürtüştü.
"Hayır, hayır Gguk. Hiç olmadığım kadar ayığım hatta. Eğer sarhoşsam dudaklarında ki o kirazlı nemlendiricin yüzündendir." dediği şeyler yanağımı yakarken duraksadım. O gerçekten ayık mıydı? Şimdi ne olacaktı peki? Sevdiği kişi ben miydim?
"Hyung..." diye sızlandım kafamı boynuna gömüp. O beni öpmüştü... Cennette gibi hissediyordum.
"Bebeğim. Bebeğim, seni seviyorum. Yemin ederim ki. Bir türlü aklımdan çıkmıyorsun. Sürekli aklımdasın. Beni delirtiyorsun." boynuma minik minik öpücükler bıraktı. Gözlerim doldu.
"Jeongguk... Sen beni seviyorsun di mi? Senin isteğin dışında bir şey yapmak istemem." diye mırıldandı. Cevap veremedim. Sessizliğim karşısında bir anda geri çekildi.
"Jeongguk?" sorgularcasına baktı. Gözlerinde endişe vardı. Elleri yanaklarımı tuttu.
"Hyung, seni seviyorum." dediğim şey ile tuttuğu nefesi bıraktı. Baş parmakları yanaklarımı okşadı. Gözlerimden yaşlar aktı bir an. Sildi ve endişeyle konuştu.
"Canını mı acıttım bebeğim? Neden ağlıyorsun." Bilmiyordum ki. Neden ağladığımı gram bilmiyordum. Mutluluktandı sanırsam ha?
"B-bilmiyorum. Ben ilk defa böyle duygular yaşıyorum. Kalbim ilk defa böyle hızlı atıyor benim. Kelebekler uçuruyorsun karnımda. Sanırsam, mutluluktan ağlıyorum." Gülümsese de kaşları çatıktı.
"Mutlu olsan bile ağlamanı istemiyorum." dediği şey ile kafamı salladım. Göz yaşlarım durduğunda bana tekrar baktı uzunca. Bir anda dudaklarımız birleştiğinde durmadım bu sefer. Alt dudağımı emmeye başladı. Bu hissiyat ile karnıma ağrılar girdi. Bayılacak gibi hissettim, gözlerim karardı bir an.
Dili dudaklarıma değdi ve ben, dayanamadım. Bayıldım o anlık heyecan ile.
•
"Taehyung?" ince bir tını ile uyanmıştım.
"Jimin sessiz ol, Jeongguk'u uyandıracaksın." mırıldanmıştı. Yani fısıldamıştı.
"Jeongguk neden senin kucağında uyuyor? Artık bazı şeyleri anlatmanın zamanı geldi gibi." uyuma numarası yapıyordum. Tanrım! Çok gergindim şuan da.
"Onu seviyorum Jimin, şimdi kaybol. Daha fazla ses çıkarma. Sonra konuşuruz." kapı sesi ile,
"Gözlerini açabilirsin güzelim." dediği şey ile heyecan yapmıştım. O nasıl benim uyumadığımı biliyordu.
"Sorun yok, Jimin anlayışlı bir insan. Hadi aç." dediği şeyler ile utanarak gözümü açtım. Gülümsemiş yanağıma büyük bir öpücük kondurmuştu. İçim titredi bir an.
"Bayıldın..." mırıldandığı şey ile her şeyi hatırlayıp kafamı boynuna gömdüm.
"Tamam utanmak yok. Bana bak, hadi." gözlerim tekrar ona çıkınca belimi tutan bir eli yanağımı çıkmış okşamıştı.