Yazarın ağzından ;
18 yaşını doldurmuştu kız. Belkide her genc kız , her yıl pastasına bir mum eklemeyi , yeni dilek dilemeyi heyecanla beklemiştir. Fakat Mısra için aynı şey geçerli değildi.Kırmızı valizini yatağının üstünde bırakmış , Pera'nın ona hediyesi olan tişörtü arıyordu. Bugün 18 yaşını doldurduğu için yetimhaneden çıkıcaktı.Ne kadar üzülsede bir yandan bastıramadığı bir sevinç vardı içinde.
''Ne kadar kötü olabilir ki ? '' diye düşündü.Sonuçta ilk kez 18 yıl sonra kaldığı şehirde özgür olmuştu.Evet 18 yıl.Mısra kaybolmuştu , daha doğrusu üvey annesi onu bilerek kaybetmişti. 23 nisandı ve onu ilk kez şaşırtarak seni çocuk eğlencelerine götürücem demişti. O sırada altı yaşındaydı , ne kadar küçükte olsa zihni herşeyi hatırlıyordu.Annesi o dört yaşındayken vefat etmişti. Sonra bir yılın ardından babası hemen bir kadınla evlenmişti.Minik kalbi bu kadına yabancıydı.Kim dört yıl sevgiyle yasadıktan sonra , evin içinde adeta bir buz kütlesi gibi dolaşan birini sevebilirdi ki ? Anasınıfına başlamıştı. Birgün gelip saçlarını taradığını görmemişti Mısra. O da sevememişti bu kadını.Annesinin öldüğünü kabullenmemişti bir türlü. ''Gelip saçlarımı tarıycaksın biliyorum , sen bana kıyamazsın anne '' derdi her uyandıgında.Belki küçüktü ama , annesiz kalan her cocuk bir yandan olgunlaşırdı.Yine kalkıp saçlarını kendi taramıştı.Minik elleri biraz beceriksiz olsada yinede kendi işini kendi halletmişti işte.Odasının kapısı çalındıgında , tiz sesiyle gir dedi.Ve üvey annesi girdi.Onu cocuk senlıklerıne göturecegını soyledı.Şaşırmıştı , hemde çok. Yüzüne gülmeyen kadın , onu cocuk bayramının yapıldıgı yere mi götürecekti ? biliyordu babası götüremezdi.Kafasını işlerinden kaldırmazdı ki.Ne zaman yanına gidip baba dese , '' git başımdan Mısra işim var '' derdi.Belkide onu babadan çok bir yabancı olarak görmüştü.Nihayet hazırlandığında üvey annesinin yanına gitti. Kadın elini bile tutmamıştı. Kızın minik kalbi sızlasada genede sesini çıkarmamıştı. Nihayet çocuk şenliklerinin yapıldıgı yere gelmişlerdi.Cocukların yaptıgı gosterılerın oldugu yere hızla ılerlerken , kalabalıktan göz gözü görmuyordu.O gosterılerı ızlerken , üvey annesi ona pamuk şeker isteyip istemediğini sordu , Mısra pamuk şekere dayanamazdı.
Heyecanla Eveet ! derken aslında kaderinin bu noktada değişeceğini hiç hesaba katmamıştı.Yaklaşık on dakika olmuştu.Görünürde ne pamuk şekerci , nede buz kütlesi olan üvey annesi vardı.Gözleri doldu.O korkardı.Ama akıllıydı , korkak bile olsa korkusunu göstermezdi hiç bir zaman. Yoğun gösteri alanında bir bank buldugunda sessizce oturdu.Etrafı incelemeye başladı.Anında gözleri doldu.Burası anne ve babasının elinden tutarak kahkahalarla yürüyen mutlu çocuklarla doluydu.Kalbi sızladı kızın.Minik tırnaklarını , ağlamasını engellemek için ağzına götürüp kemirmeye başladı.Hiç bir etkisi olmamıştı.Bir damla süzüldü yanagından. ''Annecim , nerdesin ? '' kelimesi çıktı ağzından.Sonra kafasını kaldırıp bulutlara baktı.Siliniklerdi bugun, şekillerini bulamamıştı.Her zaman bulutları bir şekle benzetirdi.Nerdeyse 1 saat geçmişti , küçük kız gösterilerle kendini avutsada gösterilerde bittiğinde korkusu tüm vucudunu ele gecirmişti.Gosteri alanında kimse kalmamıştı.Gözleri dolu dolu bir polis gördüğünde bir umutla koştu , o koştuğunda eski hayatınıda geride bırakmıştı aslında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişte Kalanlar
Teen FictionBirinin sığınacak bir eve ihtiyacı vardı , birinin sığınacak bir kalbe. Onlar birbirlerinin geçmişi. Severek okuyacağınızı düşündüğüm bir Mısra&Baran hikayesi.