ARAFTA KALMAK

2.5K 88 45
                                    

Selam gençler!

Okumaların ve yorumların ve oyların!

Düşüşleri beni deli ediyor. Biliyorum bu kitabı kaç kere silip tekrar yazdım. Çünkü içime hiç sinmiyordu. Mükemmel olsun istiyordum.

Bir kaç zaman sonra farkettim ki zaman geçtikçe, tekrar tekrar okudukça hep hata bulacağım.

O yüzden daha rahat daha özgür yazmaya başladım.

Ama oylarınız, yorumlarınız beni yazmaya daha çok motive ediyor. Bir çok yazarın yaptığı gibi bölüm sınırı da koymuyorum.

Bu yüzden oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar!

Araf'ın ağzından...

Şüphe.

Hayatta en korktuğum şey.

İnsanın içini yiyip bitiren bir şüphe. Düşünemez, yemek yiyemez, hareket edemez olursunuz. Gerçeği öğrenmek istersiniz.

Tabii bu gerçek kaldırabileceğiniz bir gerçekse.

Hayır.

Şüphem Efken'den yana değildi. Çünkü aptal değilseniz göz bebeklerinin bir hareketinden bile anlarsınız karşınızdaki insanın hislerini.

Peki ya Savaş?

İşte Savaş'ın Efken'e olabilecek hisleri beni şüpheye düşürüyordu.

*

Efken duşunu almak için odadan çıktığında bende alelacele çıktım odamdan. Savaş'la ne kadar erken konuşursam kafamdaki sesler o kadar erken susacak gibiydi.

Aralarında hiçbir şey olmamıştı.

Ama bilirsiniz.

Savaş'ın yapısında bir insan kimsenin yanında göz yaşı akıtacak kadar zayıf değildir.

Akıtıyorsa, yanındaki insana karşı zayıflığı vardır.

Koridorda ilerleyerek Savaş'ın kapısında durdum. Elim bir türlü kapıya gitmiyordu. Duyacaklarımdan ilk defa bu kadar korkuyordum.

Tıkladım kapıyı.

Ardından Savaş'ın tok sesini duydum.

"Gel!"

Kapıyı açarak içeri girdim. Koltukta oturuyordu. Kafası tavana çevrilmiş, öylece izliyordu. Ayak seslerimle birlikte bakışlarını bana çevirdi. Ardından ayağa kalktı.

"Ne işin var burada senin!?"

Sinirliydi.

"Konuşmak için geldim. "

Bir iki adım daha atarak yanıma geldi.

"Kafa mı buluyorsun sen?! Bizi bir odaya hapsedip afrodizyak verdin. Hadi beni düşünmüyorsun. O kızı da mı düşünmüyorsun? İkimizi de hayatımızda istemediğimiz bir şeye sürüklüyordun sen bizi!"

Bu Savaş'tan beklemediğim bir konuşmaydı.

"Burası çocuk alanı değil Savaş. Hepiniz sınavlara tabii tutuluyorsunuz. Bunun ve karşındaki kişinin kim olduğunun farkına var öncelikle. "

Koltuğa geri oturdu.

"Ben nerede olduğumun gayet farkındayım Şeytan. Ama sanırım derdimi sana anlatamıyorum. Farklı bir yoldan anlatayım o halde. "

Sessiz kaldım.

"Efken'in o sıcacık bedeni, kokusu... Belki afrodizyak olmasa bile dokunmak isterdim. Kasıklarımın ona olan teması..."

"Kes sesini!"

Kendimi tutamamıştım. O görüntüdeki halleri canlanmıştı kafamda.

"İşte şimdi anladığını düşünüyorum. Ama bugün bende bir şey anladım Şeytan. "

Tekrar ayağa kalkarak karşıma geçti. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı. İşaret parmağını kaldırarak göğsüme vurdu.

"Sen Efken'e aşıksın. "

Algımı yitirdim.

Duyduklarım yankılandı kafamda. Doğruluğunu düşündüm. Olabilir miydi?

Hayır.

Evet?

Peki ya Savaş?

"Sende. "

Yüzü dalgalandı. Gülümsemesi silindi. Bir kaç dakika öylece suratıma baktı.

"Siktir oradan. Kurma kafanda. "

Aşıktı.

Emin değildim. Şüphelerim vardı. Ama artık netleşmişti her şey. Savaş'ın Efken'e karşı hisleri vardı.

"Salak mı sandın sen beni? Nasıl baktığımı görmüyor muyum ona?"

Gözleri sinirle parladı. Fakat konuşmadı. Tekrar inkar etmedi. Yüzü sanki kabullenmişçesine hüzünlendi.

"Uzak duracaksın Efken'den. "

Sözlerimin ardından bir kahkaha patlattı beni şaşırtarak.

"Ben zaten uzağım Efken'e Şeytan. Benim Efken'le aramdaki mesafe dağlar kadar. Sen bizi aynı odaya soktun! Sen bizi o siktiğimin sınavı yüzünden yakınlaştırdın! Sen beni ona ittin!"

Savaş'ın bu siniri ve benim bu sakinliğim.

Efken haklıydı. Savaş bir şeyler saklıyordu. Ona bu kadar aşıkken neden uzaktı? Yıllardır aynı okulda, aynı sınıftalardı. Bir kez bile adım atmamıştı ona.

Elbette istemiyordum ona yaklaşmasını. Kim isterdi ki? Ama kim olsa da garipserdi bu durumu. Efken'in kalbi yıllardır boştu. Keza benim de öyle.

Karşılaşana kadar birbirimize karşı hissimiz yoktu.

"Bu sondu Savaş. Bir daha yan yana gelmeyeceksiniz. "

Başını salladı sadece.

Savaş beni dinleyecek bir insan değildi. Uzak durmak kendi kararıydı belli ki. Ama bu durum bende merak uyandırıyordu.

"Fakat..."

Kafasını kaldırarak bana baktı.

"Başka durumlar var sende. "

"Var ya da yok. Seni alakadar etmiyor. "

Başımı salladım.

"Yine de anlatırsan dinlerim. Odamı biliyorsun. "

Cevap vermesini beklemeden çıktım odadan. Belki de bir erkekle yaptığım hayatımdaki en garip konuşmaydı.

On dakika sürmüştü fakat saatler geçmiş gibiydi.

Savaş'ın acısı yüzünden okunuyordu.

Fakat benim aklımda daha çok olan şey Efken'e olan hislerimdi. Savaş söylemese de farkındaydım. Onu bu kadar istemem sadece bir arzu değildi.

Anladım ki tüm kalbim ona aitti.

Koridorda ilerleyerek kendi odama yöneldim.

Kapıyı açacağım sırada içeriden bir ses duydum. Hızlıca açarak içeri girdiğimde ise masamda Efken bilgisayarın başında oturuyordu. Planlar, bu yer, her şeyin gizli olduğu bilgisayarımın başında.

Yüzü şaşkın, üzgün bir ifadeyle bilgisayarın ekranına bakıyordu.

Siktir!

Efken her şeyi öğrenmişti.

Bölüm sonu.

Efkenin bir bok bildiği yok arkadaşlar sakin olun.

Bu geçiş bölümümüzü Arafçım seslendirsin istedim. Çünkü onun da Efkene karşı hislerini merak ettiğinizi düşündüm.

Ebett aşık bu da.

Peki ya Savaş? Yaralı ceylanım... Neyin var senin?

Tahminlerinizi alayım.

Oy ve yorum atmayı unutmayın!💖

Aphrodite • Venüs (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin