Selam gençler!
Uzun zaman oldu. Kısa keselim.
İyi okumalar!Hayır diyebilmek.
Bunu başarabileniniz var mı?
Bahsettiğim şey öylesine söylenen bir hayır değil. Yapmak istediğiniz bir şeye hayır demek. Ya da yapmak istemediğiniz bir şeye...
Ben çekingen bir insanım. Hayırdan daha çok evet istemiyorumdan daha çok istiyorum derim.
Tabii duruma göre.
Çünkü olduğum durum hem istediğim hem istemediğim, hem hayır diyeceğim hem de evet diyeceğim bir durumdu.
*
*
*1 hafta.
168 saat.
10.080 dakika.
604.800 saniye.
Ben ve diğer 14 kişinin ölü olduğu gerçeğini dünyanın kabullendiğinden beri geçen süre.
Bir yerde biz de artık öldüğümüzü kabul etmiştik sanki. Kimse birbirine ismiyle hitap etmiyor, doğrusu yüz yüze bakmaya bile çekinir olmuştuk. Sanki hepimiz bir diğerine ihanet ediyor gibiydik.
Çocukluğumdan beri tanıdığım Çağrı'yla dahi göz göze gelemez olmuştuk. Ama bunu en çok sınava girenlerde sezmiştim.
İlk sınava giren Uras ve Hazal'ı inceledim ilk başta. Kahvaltı masasında karşı karşıya oturuyor, birbirilerine göz gezdiriyor ve kaçırıyorlardı. Sonrasında gözüm Kuzey ve Arden'e kaydı. Onlar da karşı karşıya denk düşmüşlerdi.
Ve ne tuhaftır ki onlar da bakışlarını birbirilerinden kaçırıyordu. Bana sorarsanız iki sınavda da tek ortak yön vardı.
Yatak.
Beni asıl korkutan ise...
O sınava benim de girecek olmamdı.
"Günaydın gençler. "
İşte duymak istediğim ses.
Araf kahvaltı masasına hepimizden sonra katılmıştı. Kimse ona cevap vermeye tenezzül etmediği için yerine oturarak o da kahvaltısına başladı. Bir iki kez tabağından başını kaldırıp bana baktığını gördüm. Fakat bu kısa süreli bakışlardı.
İlk sınav gününden sonra bir daha ne yalnız kalabilmiştik ne de konuşabilmiştik. Tek yaptığımız ağır tempoyla antrenmanlara devam etmekti.
Aslında bana sorarsanız gün geçtikçe alışıyordum. Vücudum sanki kendini yeniliyor, daha da güçleniyordu. Gözlemlediğim kadarıyla diğerlerinin de benden aşağı kalır yanı yoktu.
Öyle ki erkeklerin vücudu kızlardan daha belirgin şekilde gelişmişti. Yaz ortası olduğundan çoğunun üzerinde atlet, atletin altından çıkan kaslarını dahi görebiliyordum.
"Efken!"
Araf'ın kızgınlık dolu sesiyle bakışlarımı çevirdim.
"Kahvaltına odaklan. Bugün daha zinde olman gerek."
Anlamaz şekilde başımı salladım.
"Bugün sıra sizde. Savaş ve sen sınavda olacaksınız. "
İşte korktuğum an gelmişti. Uras ve Hazal gibi benim ve Savaş'ın aynı yatakta olduğunu düşünmek dahi istemiyordum.
Elbette ilk aklıma gelen şey birlikte oldukları değildi. Ama her ihtimali de kafamda tartmadan duramıyordum. Sınav bu muydu yani?
Bize karşılık seçilen çiftlerle birlikte olmak mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite • Venüs (+18)
Teen FictionYaptığım şey ve bulunduğum ortam tamamen takdire şayandı. Fakat Şeytan, kafasını kaldırıp bir kez bile bakmamıştı. Buraya ne zorluklarla geldiğimin farkında mıydı? "Bana bakacak mısın artık?" Şeytan, önündeki kağıtlardan kafasını kaldırmadan sorumu...