Selam gençler!
Şükür iyileştim diyebilirim.
Önümde zorlu bölümler beni bekliyor. Mantık hatası kurmadan yazmak çok zor çünkü shahahhsah
Size de böyle havaya uygun kahvenizi alıp müziğinizi açıp okuyabileceğiniz bir bölüm bıraktım.
İyi okumalar bebeklerim!
"Herkese günaydın!"
Hayatımda duygularını böyle kolay değiştirebilen bir insan daha tanımamıştım. Çünkü Araf, sabahın ilk ışıklarında yaptığımız o konuşmayı unutmuş gibi enerji dolu halde etrafımızda dolanıyordu.
Tahminimce saat dokuza geliyordu. Hepimiz ilk olarak kahvaltımızı etmiş, ardından kaldığımız köşkün alt katına indirilmiştik. Bu süre zarfında bize sadece gözlerini görebildiğimiz bir kaç yardımcı eşlik etmişti. Bir kaçımızın sorduğu sorulara yanıt vermiyor, sadece işlerini yapıyorlardı.
Hepimize giymemiz için spor kıyafetleri vermişlerdi. Valizlerimizde bir ton eşyayla zaten gelmiştik fakat tatilde spor yapamayacağımızdan kimsenin aklına rahat kıyafetler almak gelmemişti.
"İyi uyudunuz mu bakalım?"
Bakışlarım diğerlerine dönmüştü. Gerçekten hepsi enerjik gözüküyordu. Bende uykumu almıştım. Sanki yıllardır burada kalıyor gibiydim. Halbuki en yakın arkadaşıma dahi gitsem gecenin yarısında uyuyamadığım için tıpış tıpış evime dönerdim.
"Bu enerjiyi nerden depoluyor bu adam amınakoyayım?"
Ah. Savaş tabii ki tersinden uyanmıştı yine.
"Köşkten dolayı Ares. "
Savaş sözlerinin duyulmasından çekinmemişti. Aksine o kafa tutucu yapısıyla gözlerini Araf'a dikmişti.
"Sizin için hazırlandı. Rahat etmeniz adına her şey düşünüldü. Uykunuzu almanız için özel ses dalgaları bile yayılıyor duvarların her yanından. "
Araf'ın açıklamasıyla herkesten hayret nidaları dökülüyordu. Ne kadar çok ayrıntı öğrenirsek o kadar korkuyorduk aslında. Çünkü bu tehlikeli bir görev için işlenmiş mükemmel planı sunuyordu bize.
"Sınava ne zaman gireceğiz? Sabırsızlanıyorum..."
Deren cilve dolu sesiyle Araf'a bakıyordu. Hayır bakmak demeyelim. Gözleriyle sevişir gibiydi daha çok. Fakat Araf'ın karşılık verdiğini söyleyemezdim. Aslında kimseye herhangi bir farklı bakışını görmemiştim. Hepimize eşit derecede davranıyordu.
Tabii biz yalnız kaldığımızda durum farklıydı. O halde yalnız kaldığında başkasına da böyle davranır mıydı? Bakışlarım tekrar diğerlerine kaydı. Yirmili yaşlarında hatrı sayılır güzellikte kızlardık.
Çoğumuzun da ilişkisi olmadığını bilir haldeydim. Bunları algılamak bana acı vermişti şimdi. Araf'ı başkasıyla hayal etmek.
Araf'ı hayal etmek?
"Hepiniz aynı anda girmeyeceksiniz bu sınavlara. Uzun bir süreç olacak diyebilirim. Sınavlar bittiği an da hepinizin önünde açıklayacağım sonuçları. "
Araf eliyle Hazal ve Uras'ı işaret etti.
"İkiniz benimle gelin."
Araf'ın sözlerine uyarak ikisi de peşinden gitti. Alt kata inen bir tane daha merdiven vardı. Biz nereye indiklerini görememiştik. Dakikalar sonra ise Araf tek başına dönmüştü.
"Onları nereye götürdün?"
Araf, hepimizi antrenman alanına benzer bir yere götürürken hepimiz merakla aşağı kata inen merdivenlere bakıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite • Venüs (+18)
Teen FictionYaptığım şey ve bulunduğum ortam tamamen takdire şayandı. Fakat Şeytan, kafasını kaldırıp bir kez bile bakmamıştı. Buraya ne zorluklarla geldiğimin farkında mıydı? "Bana bakacak mısın artık?" Şeytan, önündeki kağıtlardan kafasını kaldırmadan sorumu...