"Kimsenin çektiği acıyı, yaşamadan bilemezsin."
Neydi bu şimdi? Neden kendi kendine tiriplerenmişti bu gerizekalı?
Onu düşünmeyi bırakıp odaya göz gezdirdiğimde, çift kişilik bir yatak, hemen yanında ise aynı renkte bir koltukla karşılaştım. Yatağın karşısındaki makyaj masasına, en ufak bir eşya parçası bile bıraılmamıştı. Koltuğun karşısındaki dolapların kapısını teker teker açtım ama hepsi bomboştu. Odada yeni temizlik yapılmış havası vardı. En ufak bir toz parçası bile yoktu.Dolapların hemen yanındaki banyo kapısını açtım ve içeri girdim. Sanırım en kısa zamanda alışverişe çıkmam gerekiyordu. Çünkü yanıma hiçbir şey almamıştım. Duş almak istesem bile aynı elbiseleri tekrar giyimek istemediğimden alamıyordum.
Kapıyı Ateş'in tersine yavaşça açıp merdivenlerden inmeye başladım. Her adımımda müzik sesi kulağımı daha da dolduruyordu.
Leblebi koydum tasa.
El vurdum basa basa.
Her yerini beğendim.
Birazcık boydan kısa.Cidden kim, neyin kafasını yaşıyor çok merak ediyorum.
"Çakmak çakmağa geldim.
Kına yakmağa geldim.
Ayşe Teyze ağlama.
Kızın almağa geldim."Şaşırmadım. Çünkü bu İbrahim Tatlıses'in şarkısına eşlik eden Mert'in sesiydi.
"Mert kes şunu." Dedi Uzay. Sesi çok zor duyuluyordu.
"MERT KES ŞUNU!" Evet bu da Ateş'in sesiydi. Her zamanki gibi agresifliğini konuşturmuştu.
Mert, bağırmasını gram tınlamadan, yavaşça müziği kapattı. Onun karşısında oturmuş Yalçın ise, beni Yeni fark etmiş olucak ki,
"Aaa prensesimiz teşrif etmiş." Dedi.
"Ne prensesi be."
"Ne kızıyon be. Ne dedik sanki." Diyip cık cıklamasayıla gülmeye başladım.
"Dinlenirsin diye düşünmüştüm."
Uzay bey beni düşünürmüydü ya.
"Şey aslında duş alıp dinlenmek istiyordum ama..."
"Ama giyiyecek bir şeyin yok." Diye devam ettirdi Ateş.
"Yani evet. Burası neresi bilmiyorum. En azından biriniz alışverişe çıkarma konusunda yardımcı olur diye düşünmüştüm."
"Seve seve olurum." Dedi Yalçın.
"Üzgünüm ama benim seninle işlerim var. Henüz temize çekmemiz gerken bir adet mutfak ve üç adet oda var." Dedi Mert.
"Sabahtandır şarkı söylüyorsun. Yeni mi geldi aklına temizlik yapmak." Dedim göz devirerek.
"Maalesef prenses. Demir abi, sadece iki saat verdi. İlk saati şarkı söyleyip modumu yakalamaya harcadığım için tam olarak şu an kalıp, temizlik yapmamız gerekiyor." Dedi ve Yalçın'ın esnesinden tutarak, yukarı doğru sürüklemeye başladı.
O kadar komik bir görüntüleri vardı ki, gülmeden edemedim. Kalanlara baktığımda, beni gram takmayıp telefonu ile ilgilenen bir Uzay ve gözlerimin içine bakan bir adet Ateş vardı. Uzay'a gerçekten anlam veremiyordum. Bir insan en fazla bu kadar umursamaz bu kadar duygusuz olabilirdi. Tabi Ateş beyimizden sonra. Malum onu kimse geçemez
"Bana kaldın galiba."
İçimden her ne kadar 'bok kalırım' diye geçirsem de kendi işim için ona katlanabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN 6. RENGİ
General FictionAğlamamak için tek kelime bile etmeden, Yalçın'ın indirdiği camdan, dışarıyı izlemeye başladım. Ağzımı açsam, hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı bildiğim için susmayı tercih etmiştim. Onlar kendi aralarında, bağırıp çağırıyorlardı ama benim kulağım hiçbi...