"İnsanlar değişir, ama duygular değişmez."
Bu gerçek olmamalıydı.
"Oyun bitti Derin. Silah senin."
Önce elindeki silaha, sonra da gözlerinin içine baktım. En ufak bir duygu kırıntısı yoktu. Duygusuzun tekiydi.
"Ben... Ben bunu yapamam." Dedim. Ağlamaktan, hıçkırmaya başlamıştım.
"Ateş, lütfen. Ona zarar vermicez dediniz. Ben... Ben inanmıştım. Olmayacaktı. Ona bir şey olmayacaktı?"
"Hata yaptın Derin. Yalan söyledin."
Sadece ben ve o. Herkes susuyordu. Herkes bizi izliyordu. Kimse Bir şey yapmıyordu ve ben aklımı kaçırıyordum.
"Ben, ben yalan söylemedim. Yemin ederim, yalan söylemedim kimseye.
Islak zeminde, ayakları çıplak bir şekilde, sandalyeye oturan, daha doğrusu sandalyeye bağlanan ve ağzının açık olmasına rağmen, tek bir kelime etmeyen Arel'le karşı karşıyaydım.
Gözlerinde hiçbir duygu yoktu. Bana karşı, eskisi gibi davranmasını beklemiyordum ama onu, bana bakarken ilk defa bu kadar soğuk görüyordum.
"Sana güvenmiştim, biliyor musun? Bir an inanmıştım. Yalancının tekiymişsin sende. Herkes gibi..."
"MERT, BEN BİR ŞEY YAPMADIM. YEMİN EDERİM YAPMADIM."
Evet bu bir rüyaydı. Gerçek olamazdı.
"CD'Yİ NEDEN SAKLADIN O ZAMAN?" Sude'nin ani çıkışmasıyla, ona döndüm.
Jeton yeni düşmüştü. O CD, benim aklımdan bile geçmemişti ama bunu ne yaparsam yapayım, onalra inandıramazdım.
"Ben, ben unuttum. Gerçekten unuttum. Yoksa neden saklıyayım? Hem başka bir amacım olsa, neden geri kalan kimlik ve pasaportları size vereyim ki? Ben daha o CD'de ne var onu bile bilmiyorum. Yemin ederim bilmiyorum."
"Nefesini boşa harcama." Dedi ve Arel'in kafasına silah dayadı.
"Neden? Arel'le ne derdin var ki? Yalan söylemiş olan ben değilmiydim sizin için?" Hıçkırıyordum.
"YALAN SÖYLEDİN DERİN. BANA YALAN SÖYLEDİN."
"CD'DE NE VARDI? NE VARDI, NE?" Ağlamamı, kontrol edemiyordum.
Herkes susmuş, ben ve Ateş'i izliyordu.
CD'de her ne varsa, Arel ile ilgili bir şey olmalıydı. Başka türlü beni, neden Arel'le korkutsunlar ki?
O CD'yi bana uzatan kişi zaten Arel'di. Şu an, herşeyin farkında olmasına rağmen, sesini çıkarmıyordu. Onu, arkasından vurduğumu bilmesine rağmen, susuyordu.
Belki de en başından beri, herşeyin farkındaydı...
Ateş, soruma cevap vermeden, Arel'in kafasına dayadığı silahın, emniyetini açtı.
"NAPICAKSIN? NAPICAKSIN SÖYLESENE? SEN, SEN KATİL OLAMAZSIN Kİ." Ağlıyordum. Sadece ağlıyordum.
Konuşmamla, herkes gülmeye başlamıştı. Ben mi çıldırıyordum, bunlar mı deliydi? Komik olan ne vardı ki şu görüntüde.
"YALVARIRIM YAPMAYIN. YALVARIRIM NE İS-"
Kulaklarımı dolduran silah sesi, kelimlerimi ağzıma tıkamıştı. Görüş açım yavaş yavaş, kararmaya başlsa bile yere, damla damla akan kanı görmemem imkansızdı. Etrafımı görmeye çalışıyordum ama başaramıyordum. Kendimi bir an boşlukta hissetim ve yere yığıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN 6. RENGİ
General FictionAğlamamak için tek kelime bile etmeden, Yalçın'ın indirdiği camdan, dışarıyı izlemeye başladım. Ağzımı açsam, hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı bildiğim için susmayı tercih etmiştim. Onlar kendi aralarında, bağırıp çağırıyorlardı ama benim kulağım hiçbi...