Yazar'dan
Melek ağlayarak yukarı çıkarken Baran yaptığı aptallığın yeni yeni farkına varıyordu.
Tabi ki de sevdiğine inanamaması gibi bir durum söz konusu değildi ama Baran sinirlendiğinde her zaman olduğu gibi gözü kimseyi görmemişti. Melek'ini bile.
Onun korktuğunu biliyordu elbette ama sinirlendiğinde korkutucu bir adam oluyordu. Melek'ini bile görmemesinin sebebi buydu
Baran sinirle komodinlere tekme atarken Melek çoktan başka bir odanın yatağına yatmış ağlıyordu.
Melek bir süre sonra ağlayarak uykuya daldığında Baran sakinleşip kendini koltuklardan birine attı.
Kafasını koltuğun başlığına yaslayarak düşünmeye başladı. Nasıl olduda gözünden sakındığını gözü görmemişti.
Hemen güzelinin gönlünü almalıydı. Baran şu an Melek'in uyuya kaldığını tahmin ediyordu.
Onsuz uyuyamayacağını bildiği için ayağa kakıp Meleğin kaldığı odayı aramaya başladı.
Odayı bulduğunda içeri girdi. Baran Melek'in yüzünün kapıya dönük olduğunu gördü.
Yavaş adımlarla yanına yaklaştı. Göz altlarında hala ıslaklık ve kızarıklık olduğunu gördü.
Kısık sesle kendine bir kaç küfür savurdu. Sonra yavaşça Melek'in yüzüne eğildi ve dudaklarını hafifçe anlına değdirdi. Dudakları anlındayken kısık bir sesle mırıldandı.
"Özür dilerim miniğim. Ben sana hep inanırım. Sadece öfkelenince gözüm kimseyi görmüyor. Ama bir daha böyle bir şeye şahit olmayacaksın. Buna asla izin vermem."
Baran güzelinin anlını koklayarak öptükten sonra yatağın etrafını dolandı.
Melek'in arkasına yattıp kollarını beline doladı ve minik kadınını kendine çekti.
Ensesini de koklayarak bir öpücük kondurdu ve anlını öptüğü yere dayadı.
Bir kaç saniye sonra Melek bilinçsice Baran'dan tarafa döndü. Kollarını Baran'ın boynuna sardı ve iyice ona sokuldu.
Baranda hafiften tebessüm ederek miniğini sarıp sarmaladı ve uykuya daldı.
Melek'ten
Sabah bilincim yavaş yavaş açılırken sırtımdaki ağırlıkla ve burnuma gelen ağır bir o kadar da güzel olan kokuyla yerimde sıçradım.
Gözümü açtığımda kafamı,artık kendime neredeyse yuva edindiğim boyuna gömdüğümü gördüm.
Dün yaşadıklarım gözlerimin önüne gelince gözlerim tekrar dolmuştu. Sessizce burnumu çekip kafamı Baran'ın boynundan çıkarmaya çalıştım.
Kafamı Baran'ın boynundan çektikten sonra kollarını arasından çıkmaya çalışsamda bu girişimin oldukça başarısız sonuçlanmıştı.
Çünkü Baran uykulu bir şekilde beni kendine çekip adeta bir ahtapot misali sarıp sarmalamıştı.
Normalde olsa kıyamazdım belki ama şu an da hak ettiğini düşündüğüm için çok ta vicdan azabı çekiceğimi sanmıyordum. Sinirle boynunu serçe ısırdım ve geri çekildim.
Baran uykusundan inleyerek uyandı ve kollarını geri çekti. Ben yataktan kalkarken Baran küfür mırıldanıyordu.
"Siktir! Yavrum ne yaptın."
Yataktan kalktıktan sonra geceden beri üzerimde kalan elbisenin kırışıklıklarına yüzümü buruşturdum. Oysa ki ne hayallerle giymiştim. Düzgünce ayağa durmayı başarınca Barana cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağanın İstanbullu Sevdiği (Ağa Gelini 1.KITAP)
ChickLitBir adam var Mardin'in en büyük aşiretini sahibi ve Mardin'in her yerine sozü geçen bir ağa. Babası öldürüldüğü için bir o kadar da dugusuz. İşleri gerği 6 aylığına İstanbul'a gider. Ve orada ilk görüşte aşık olur. Aşık olduğu kız ise çok masum an...