"Beni sakinleştirmeye çalışma Harold. Kaybedecek kimsem yok." Vanya'nın keskin ve sert sesi ile Harold ona döndü. Öyle bir niyeti yoktu. Kaşlarını çatarak tekrar önüne döndü, yanlış anlaşılmıştı.
Az ileride kasabanın girişini aydınlatan ateşler vardı. Yavaşlayarak orayı geçmeleri ile yıkılmış heykeli görmeleri bir olmuştu.
Harold az daha ilerledikten sonra ihtiyarın dükkanının önünde atları durdurdu. Peşinden gelenler de yanlara dağılmış meydana toplanmışlardı. Yağmaya dair bir şey yoktu. Harold yavaşça arabadan inerek yıkılmış heykeli inceledi. Başını kırmışlardı.
"Ne olmuş böyle?" Vanya'nın sorusu ile Harold kısa bir an etrafı inceledi. Hislerinden emindi oysaki.
"Aileleri olanlar evlerine gitsin. Silah kullanmayı bilenler de silah alıp benimle gelsinler. Heykel kırıldıysa illaki gelmişlerdir." Harold'un söyledikleri ile herkes dağılmış evlerine gitmişlerdi. Harold meydandaki lambalardan birini alarak etrafta gezinmeye başladı. Geldiklerine emindi.
Harold bir evin önünden geçip gidecekti ki bahçede gördüğü hareketlilik onu durdurdu. Belinden silahını çıkartarak oraya yönelmişti ki başında hissettiği darbe ile sendeleyerek yere düştü.
Hızla dönerek silahını karşısında ki kişiye doğrultarak ayağa kalktı. Adam her kimse maskeliydi ve o da silahını çıkarmıştı. Büyüyen gözlerinden şaşırdığı belli oluyordu. Oysaki Harold yalnızca ona silahını doğrultuyordu. Başka bir şey yapmamıştı. Yavaşça sırtındaki gözlere döndü. Köylü halk toplanmış nefretle karşılarında ki adamlara bakıyorlardı. Harold tekrar önüne dönerek karşısında ki adamın şaşkınlığından faydalandı. Adamın silahına attığı tekme köylüleri harekete geçirmiş, adamı dövmeye başlamışlardı.
Harold köylülerin arasından çıkarak bahçeye girdi. Bu evin kapısı zorlanılmış duruyordu. Kilit kırılmıştı ama arkasına destek konulmuştu. Harold pencereye dönerek içeriyi inceledi. Biri kız diğeri erkek iki çocuk şöminenin yanına kıvrılmış, korku ile birbirlerine sarılıyordu. Harold yavaşça kapının oraya gelerek sağ omzu ile ittirmeye başladı. Çok ta zor olmamıştı. Harold yalnızca biraz kuvvetle kapıyı açmayı başarmıştı.
Yavaş ve sakin adımlar ile içeriye girerek çocuklara baktı. Korkutmak istemiyordu. Onun için yanlarına gitmekten vazgeçerek yere eğildi.
"Çocuklar... Korkmayın size bir şey yapmayacağım. Anneniz veya babanız nerede?" Harold'un sesini duyan çocuklar yavaşça birbirlerinden ayrılmış ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
"Babam öldü. Annem ise silah almaya gitmişti... ama dönmedi." Kız olanın konuşması ile Harold gülümseyerek ayağa kalktı.
"Annen nerede olabilir?" Harold'un başka bir soru sorması ile kız olan cevap verecekti ki gözlerinin arkaya kayması ve her ne gördüyse kardeşine sarılması bir olmuştu. Harold yavaşça arkasına dönerek ne olduğuna baktı. Yüzü maskeli adamlardan biri bir kadını rehin almış Harold'a nefret ile bakıyordu.
"Dì ai tuoi abitanti del villaggio di fare marcia indietro. (Köylülerine söyle geri çekilsinler.)" Harold'un duyduğu dil ile kaşları çatılmıştı. İtalyanca konuşuyordu. Harold adamın dediğini umursamayarak "Qual'e 'il tuo scopo? (Amacınız ne?)" diye sormuştu. Babasının hatırı sayılır bir devlet adamı olması onu zeki ve çalışkan olmaya itmişti. Haliyle İtalyanca biliyordu.
Adam onun ile aynı dili konuşmasına şaşırmıştı. Ne bekliyordu ki? İtalyanca konuşarak emir veriyordu. Anlayacağını düşünmüyorsa neden konuşuyordu?
"Conosci la nostra lingua, è incredibile. Non sapevo che l'italiano si parlasse su un'isola spagnola e turca. Comunque! DICE ALLE PERSONE FUORI DI RITIRARSI! ALTRIMENTI... (Dilimizi biliyorsun, bu harika. Bir İspanyol ve Türk adasında İtalyanca konuşulduğunu bilmiyordum. Her neyse! DIŞARIDAKİLERE GERİ ÇEKİLMELERİNİ SÖYLE! AKSİ TAKDİRDE...)" Bir de seçenek sunuyordu. Harold çocuklara dönerek gözlerini ve kulaklarını kapatmalarını işaret etti. Ardından tekrar dönerek hızla bileğinden bıçağını çıkartarak adamın silah tutan koluna fırlattı. Adam belki kadını vurabilirdi ama bir aptal gibi davranmış gelecek olan darbeyi durdurmaya çalışmıştı.
Daha önce babasının da dediği gibi 'Korku yavaşlatır ve yanlış kararlar vermemizi sağlardı.'
Harold, bıçağın tam istediği yere saplanması ile kadının kolunu tutarak arkasına aldı. Adam koluna saplanmış bıçak ile elindeki silahını düşürmüş, gözlerindeki şaşkınlık ve acıyla Harold'a bakıyordu. Harold yavaşça adamın kolunu tutarak çıkışa doğru ilerletti. Bir şey yapmayacaktı. Şimdilik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uğra Kollarıma
General Fiction"Burada biz umudu uçurtma olarak simgeleriz. Çünkü umut karşı koymaktır. Her türlü düşünceye, tehlikeye karşı vazgeçmemektir. Ve uçurtmalar... Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler." "Ve asılı kalan uçurtma, umudu...