Hep birlikte yemek yemiş sonrada ateşin başına geçmiştik. Yani kadınlar masayı topluyorlardı, erkekler ise ateşin başında içki içerek konuşuyorlardı. Sinirlenmiştim. Hiç kimse başkasının pisliğini toplamak zorunda değildi. O yüzden toplamaya yardım ediyordum.
"Oğlum sen bırak artık, biz devam ederiz." Yemekten önce konuştuğum teyzenin dedikleri ile elimdekileri de bırakarak, yaptıklarını izlemeye başladım. Tabakları yatay bir şekilde duran fıçıya koymuşlardı. Yarın yıkayacaklarını söylemişlerdi.
"Doydun sen değil mi?" Yabancı gelen ses ile arkama döndüm. Kahverengi saçlı, kahverengi gözlü bir kadın suratındaki gülümseme ile bana bakıyordu.
"Evet. Sağolun, her şey çok güzel olmuş." Dediklerim ile daha da gülümsemiş yaklaşarak "Sevindim." demiş yanağımı öperek gitmişti. Etrafımdaki kadınların gülmesi ve fısıldaşmaları ile kaşlarımı çatarak giden kadının arkasından baktım. Sinir bozucu bir şekilde ateşin yanına oturmuş erkeklerle birlikte içki içmeye başlamıştı. Dudaklarına değen bardak ile bana döndü.
Koluma değen parmaklar ile dokunan kişiye döndüm. Vanya gelmiş benim gibi o kadına bakıyordu. Sinirlerim bozulmuştu. Elim ile yanağımı silerek, tamamen Vanya'ya döndüm. Kaşları çatılmış beni izliyordu.
"Ne yaptı?" Sorusu ile duraksayarak tekrar o kadına döndüm. Annem gibi öpmıştü. Bu kadını anneme benzettiğime inanamıyordum.
"Öptü. Kim bu? Hangi hakla böyle bir şey yapabiliyor?" Sinirli ve art arda gelen sorularım ile hızla "İşi bu. Yukarıdaki barda çalışıyor. Ama sana olan bakışları farklı gibi. Seni istiyor ve..." İşi olabilirdi ama bu hiç tanımadığı birini öpmesi demek değildi.
"İstemesi bir şey ifade etmiyor. Şu saatten sonra benim için gereksiz biri." Dediklerim ile gülümsemiş beni ateşin oraya doğru çekiştirmeye başlamıştı. Onu uğraştırmayarak yanına geldim ve sandalyelerden birine oturdum. O da yanıma oturmuş ateşi izliyordu.
Bulunduğumuz ortama müzik sesinin yayılması ile birkaç kişi ayağa kalkmış dans etmeye başlamıştı. İster istemez aklıma düşen anı ile gülümsedim. Annemle babam hep dans ederdi. Bizde kardeşim ile onları izler hareketlerini taklit etmeye çalışırdık. Kardeşim artık yoktu ama ben onun için dans etmeye devam etmiştim. Zamanla da tamamen bırakmış sadece annem ile ilgilenmeye başlamıştım.
Bedenimin sallannası ile Vanya'ya dönerek başımı salladım. Eğilerek "Dans edelim mi?" demesi ile duraksayarak tekrar ateşe döndüm. Uzun zamandır dans etmiyordum. Hatırlamak da istemiyordum. Başımı eğerek saçlarımı karıştırdım. Daha ne kadar hatırlayabilirdim ki...
"Bilmiyorum. İlgimi de çekmiyor." İfadesiz sesim ile duraksamış, yüzü düşmüştü. Başını sallayarak tekrar ateşe döndü.
Başımı eğerek müzik çalan kişiye döndüm. Durmuş sıradaki melodiyi düşünüyordu.
Gülümseyerek ellerini tellerde hareket ettirmeye ortamdaki dikkati dağıtmaya başladı. Herkes yerine oturmuş öylece gitar çalan kişiye bakıyordu.
Herkesin dikkatini çekmişti. Çünkü bu melodi değil, bir ayrılığın şarkısıydı. Ve herkesin ilk kez duyduğuna emindim. Bakışları farklı, dikkatli ve meraklı bir şekilde dinliyorlardı. Biliyordum. Bu şarkıyı defalarca kez dinleniştim. Annem ile şarkı söylerken duymuştum. Ve bir yıl boyunca yalnızca bu şarkıya çalışmıştık. Gülümseyerek ateşe döndüm. Annemi düşünürken bir sesin kafamı karıştırması ile şaşkınca Vanya'ya döndüm. Bana bakıp gülümsemiş gitar çalan kişiye dönmüştü.
"Hayallerimi benden aldın, geri vermeyi düşünmüyor musun?
Beni bu ayrılığa bırakıp gidiyormusun?
O kadar kolay mı?
Koy verip gitmek, bu kadar kolay mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uğra Kollarıma
General Fiction"Burada biz umudu uçurtma olarak simgeleriz. Çünkü umut karşı koymaktır. Her türlü düşünceye, tehlikeye karşı vazgeçmemektir. Ve uçurtmalar... Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler." "Ve asılı kalan uçurtma, umudu...