☾on altıncı bölüm☽

8.5K 786 324
                                    

Hikayeye geçmeden önce küçük bir not:
OKUYUCULARINI KISKANAN İLK VE TEK GERİZEKALI OLDUĞUMDAN DOLAYI BU BÖLÜMÜ HEMEN YAYINLADIM.

Her neyse...Öhöm. Sizi seviyorum.

| baekhyun |

Odamın içine dolan o mükemmel hava veya mükemmel güneş ışıkları umrumda değildi. Şu anda sadece tek bir şey istiyordum. Tek bir şey.
Hayatım boyunca Chanyeol'e sarılabilmek...
Mükemmel olmaz mıydı? Bilmiyorum ama mükemmel hissettirirdi.

Gözlerim kapalıydı ama mutluydum. Kolumun altındaki inip kalkan çıplak göğsü bile iyi hissettiriyordu.

"Uyandın, değil mi?"

Chanyeol'ün boğuk ve kalın sesini algılar algılamaz gözlerim açıldı. Uyanık olduğunu hiç düşünmemiştim. Gözlerimi açarak kafamı hafifçe yukarıya doğru kaldırdığımda ifadesizce bana baktığını gördüm. "Evet," Konuşamıyordum bile.

Chanyeol tuhaf bir tonla fısıldadı, "Özür dilerim."

Kafamı eski haline doğru eğerek "Neden özür diliyorsun şimdi?" diye sordum.

"Acele ettiğimizi düşünmüyor musun?"

İşaret parmağımla çıplak karnında daireler çizdim. "Bu aşık olmak gibi bir şey Yeol, nerede, ne zaman olacağını asla bilemezsin."

Yeol'ün kolumda olmayan eli boynuma kaydı. "Sanat eserim."

Parmaklarımı az önce dokunduğu yere dokundurdum. "Morarmış mı?"

Chanyeol kıkırdadı. "Elbette."

"Tanrım..." Yattığım yerden doğruldum. "babam görecek."

Benim gibi yattığı yerden doğruldu. "Bir sürü bahaneye sahipsin." Yataktan kalktığında poposunu bana döndü ve yerdeki boxerını aldı. Beyaz poposu güzeldi. Ah, ne diyorum ben?

"Bir saniye..." Bakışlarımı ikinci kez Chanyeol'e ve poposuna yönelttim.

Bacaklarının arasındaki boxerı yukarıya doğru çekti ve poposunu kapattı. "Ne var?"

"Okula gitmedik mi?"

Chanyeol bana tuhaf tuhaf bakarak tekrar yere eğildi. "Sence şu an tarih dersinde miyiz?"

"İki gün üst üste devamsızlık..." diye söylendim kendi kendime.

"Seni çıplak bir şekilde uyurken okula götürmemi istediğini söyleseydin yapardım Baekkie."

Tekrar ona dönüp kısık bir bakış attığımda pantolonunu giydiğini ve tişörtünü eline aldığını gördüm. Tekrar önüme döndüğümde yatağın diğer tarafından benim tarafıma doğru geldi ve eline ne zaman aldığını bilmediğim boxerımı yüzüme attı. "Giy şunu," gözleri alt tarafıma kaydı. "bamya."

Toparlanarak ayağa kalktım ve kumaş parçasını anında giydim. Bana laf atmasına izin vermeyecektim. Sonra pantolonumu alıp dikkatlice giydim. Kıçım ve kasıklarım o kadar iyi bir halde değillerdi. Yavaşça Yeol'e döndüm. Duvara dayanmış beni izliyordu.

"Kötü hissetmiyorsun, değil mi?" Ona bakmadan masama doğru ilerledim. "Hangi bakımdan?"

"Gece olanlar konusunda."
Deodorantı sıktıktan sonra neredeyse boş olan şişeyi masaya bıraktım ve şüpheli bakışlarla Chanyeol'e döndüm. "Özür diledin ve kötü hissedip hissetmediğimi sordun."

Bakışlarını kaçırdı. "Ne olmuş?"

"Dün gece için pişmansın, değil mi?" Merakla Chanyeol'e baktığımda durduğu yerde kıpırdandı ve yanıma geldi. "Senin yerinde olsaydım kötü hissederdim. Bir erkeksin ve ailenin senden beklediği küçük bamyanı bir şeftaliye sokarak üremen. Ama kötü hissetmiyorsan, bu iyi. Ben mutluyum." Dudaklarını birbirine bastırıp yanımdan geçip giderken arkasından bakakaldım. "Bamya ve şeftali?"

Don't Cry Tonight ☆ Birinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin