☾ikinci bölüm☽

14.2K 991 144
                                    

''İnsanlık için küçük, minik Baekkie için büyük bir adım!''

Son gücüme kadar harcadığım atış başarılı olduğunda tek şaşıran Suho değildi, elimde olsaydı sevinçten potanın tam ortasına oturur ve tüm gün boyunca bağırırdım. Basketbolda pek başarılı olduğum söylenemezdi, evet, kesinlikle bahsi bile geçemezdi.

''Bu sefer seni dinlemeyeceğim Suho, bu büyük olaydan sonra olmaz.''

Suho kendince bir kahkaha attı. ''Ne kadar büyük bir olay ama.''

Bayık gözlerimi olabildiğince tersleştirerek Suho'ya baktım. ''Gidiyorum ben.''

''Nereye?'' Eliyle karşımızdaki okul duvarını işaret etti. ''Tuhaf arkadaşının yanına mı?''

Gözlerim elini doğrulttuğu yönü bulunca okul duvarına yaslanmış sanki gerçek bir basket maçı izliyormuşçasına bize bakan Chanyeol'ü gördüm. Kaşlarını kaldırmıştı ve gözlerinden alay dolu bakışlar fışkırıyordu. İkimiz de onun yanlısı olduğu bir takım değilmişiz ve berbat bir oyun çıkarmışız gibi bakıyordu. Aklından neler geçtiğini gerçekten merak etmeye başlamıştım.

''Onunla arkadaş olduğumuzu düşünmüyorum.'' dedim tuhaf bir ses tonuyla. Sanırım kendimi Chanyeol'ün gözlerinin üzerimizde oluşuna kaptırmıştım. Bakışlarımı Chanyeol'den alıp Suho'ya döndüğümde onun Chanyeol'e el salladığını gördüm. Gözlerimi devirerek sahadan çıktım ve ikisinden de uzak bir yerlere doğru yürüdüm. Okulumuzu seviyordum, tabi ders işlemeseydik. Büyük bir spor salonu dışında bahçede de sahalar vardı. Sadece öğretmenleri, dersleri, kelimeleri, işlemleri ve okul duvarlarının içindeki bazı insan görünümlü hayvanları sevemiyordum. Okul hayatım boyunca bir günlük tutsaydım her gün aynı şekilde başlardı ilk söz: Sevgili günlük, bugün yine okulumuzdaki hayvanları yürüyüşe çıkardım...

Rüzgar tatlı bir serinlikte esmeye başladığında gözlerimi kapadım ve günün tüm yorgunluğunu üzerimden atmak için spor salonuna ilerledim. Migren denen lanet şeye sahiptim ve nadiren benimle olmadığı günler onu aratmayan yorgunluk hissi içimi kaplıyordu. Hayatım yeterince sıradan, yorucu ve hastalık doluydu. Spor salonuna girdikten sonra ayağımı kaygan zemine sürte sürte erkeklerin soyunma odasına, oradan da duşlara yöneldim. Neyse ki henüz ders tam anlamıyla bitmediği için sıra yoktu. Duşumu bu kirli kabinlerde yapmak yerine evimde de yapabilirdim ama odama adım atar atmaz tüm duş alma isteğim yok oluyordu. Kendimi fazla sıcaklaşamayan suyun altında ferahlattıktan sonra 'hijyen' adına şampuanlanma kısmını hızlıca geçiştirdim. Duştan çıktığımda beklediğim gibi son ders zili çalmıştı ve beş altı kişi kuyrukta bekliyordu. Geri kalanlar ya evde duş alacaktı ya da o kokuyla günlük işlerine devam edeceklerdi. Giyinip eve gitme hayaliyle tutuştuğum sırada çantamın yanında duran telefonumdan kısa bir melodi sesi geldi. Dudaklarımın arasından kaçan küçük nefes topluluğunun ardından eğilip telefonu aldığımda bildirimde Chanyeol kişisinden bir mesaj... yazdığını gördüm. 'Bir bu eksikti' düşüncesiyle kilidi açtığım sırada aklıma bugün onunla kütüphanede buluşacağım geldi. Gerçekten mi? Bu oyunu böyle mi oynayacağız Tanrım? İçimde büyüyen sıkıntıyla mesaj sekmesini açıp Chanyeol'ün en az kendisi kadar gereksiz mesajını okudum.

Chanyeol

Tuhaf duş fantezin bittiyse artık çıksan diyorum? Yapmam gereken ödevlerim, çalışmam gereken sınavlarım ve gitmem gereken bir evim var.

Ben

Evine git Chanyeol, bugün hiçbir şey yapasım gelmiyor...bir dakika, bir ihtimal...duştayken beni mi gözetliyorsun......?

''Tuhaf ithamlarına ayıracak zamanım yok Byun Baekhyun. Tek istediğim şu ödevi yapmak.''

Yerimde sıçramaktan son anda kurtulmanın etkisiyle arkamı döndüğümde Chanyeol'un her zamanki surat ifadesiyle beni süzdüğünü gördüm. ''Burada olduğuna göre beni gözetliyordun, değil mi?''

Yüzünü saniyesinde ekşiterek ''Hayır, benimde dersim bedendi ve senden sonra girmeme rağmen duşumu yaptım ve önceden çıktım.'' dedi.

''Yorgun hissediyorum ve rahatlamaya ihtiyacım vardı. Bunun için beni sorgulama.''

''Seni sorguluyorum Baekhyun çünkü ödev yapmak istemediğini söylüyorsun ve ben seni zorlamaya devam edeceğim. Gel benimle ve ödev yapalım.''

Kaşlarımı çatarak spor salonunun çıkışına yöneldim. ''Yorgun olduğumu söylüyorum, biraz hoşgörü beklemem doğal değil mi?''

''O zaman seninle eve kadar yürüyeyim, en azından ödev üzerine konuşuruz.''

Yüzüme piçimsi bir gülümsemenin yayılmasına engel olamadım. ''Ben eve otobüsle gidiyorum Yeol. Sana iyi günler.''

Adımlarımı hızlandırıp oradan uzaklaşırken arkamdan birkaç kere seslendi ama dönüp bakmadım bile. Gerçekten sadece eve gitmek istiyordum.

~

Chanyeol

Benden kurtulamazsın! Benimle söylediğim yerde buluş da bundan sonra birbirimizi görmek zorunda kalmayalım Baek. Gerçekten sadece ödevi bitirmek istiyorum.

Ben

Ne tesadüf? Ben de sadece beni rahat bırakmanı istiyorum ama olmuyor işte.

Chanyeol

Ödevi hazırladığımız an seni rahat bırakacağım. Eskiden bildiğin Chanyeol kim ise o olacağım.

Ben

Ah, Chanyeol gerçekten, of... Ne istiyorsun? Seninle dışarıda buluşmam dışında. Yatağımdan kalkmak için güç bulamıyorum kendimde.

Chanyeol

Pekala, bununla yetinebilirim. İlk baştan başlayalım, bu bir ödev olduğu için Solucan Delikleri'ni bize özgü bir şekilde anlatmamız lazım. İki yıldır seni tanıdığım...yani gördüğüm üzere kendini ifade etmede çok iyisin. O yüzden özgün anlatım kısmını sana bırakmak istedim. Solucan Delikleri nedir Byun Baekhyun? Bunu bana biraz açıklar mısın?

Ben

Derslerde kendimi ifade etmem bir Fizik uzmanı olduğumu göstermiyor!

Chanyeol

Konuşmanın ciddiyetini ve dramasını bozmadan devam et!

Ben

Pekala. Ah, Sayın Chanyeol...Solucan Delikleri...Tanrım, ciddi olamıyorum ki! Pekala. Bu kaçıncı pekala deyişim? Beni öldürüyorsun Chanyeol.

Chanyeol

Ve..?

Ben

Solucan Delikleri, iki Kara Deliğin uç noktalarının birbirine değmesiyle oluşur. Bazı insanlar için bu oldukça karmaşık ve anlaşılmaz bir olay olduğu için benim içimde yatan Solucan Deliği teorisi bambaşka. İki insan düşünün şimdi, birbirlerine farklı duygular besleyen iki insan. Bu duygunun adı aşk. Bu insanlar birbirlerini uzaktan sevmeye alışmışlar ama bir gün gelmiş ve yakınlaşmışlar. O ilk etkileşimin olduğu yer -kara deliklerin uç kısımları- öyle bir etki yaratmış ki gerçek aşkı doğurmuş. O noktadan içeriye girildiği sırada -olay ufkuna- onlar için öyle bir zaman bükülmesi yaşanıyormuş ki, kimi zaman, zaman duruyor kimi zaman fazlasıyla hızlı akıyormuş. Işık hızı bile kaçamıyormuş bu aşkın içinden...

Yazdıklarımı kendime bile sindirememiştim. Yazdıklarımda hem saçmaladığımı hem de haklı olduğumu düşünüyordum. Gülmek istememe rağmen ben neymişim diye düşünmekten alamamıştım kendimi.

Chanyeol

Vay

Ben

Ne?

Chanyeol

Yok bir şey.

Chanyeol bir daha mesaj atmadı. Ve ben de atmadım.

Don't Cry Tonight ☆ Birinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin