☾üçüncü bölüm☽

13.1K 924 582
                                    

''Seninki orada.'' En sonunda dayanamayıp kafamı kaldırdığımda, sesin kaynağı olan Tao'nun çaprazımızda arkadaşlarıyla sohbet eden Ae Cha'yı çenesiyle işaret ettiğini gördüm. Bize bakmadığı izlenimini vermeye çalışıyordu ama kızlar bu işte hiç becerikli değillerdi.

''Sence bizim hakkımızda mı konuşuyorlardır?'' dedim diğer yanımdaki kız uzmanı Lay'e dönerek. Dudakları hafifçe kıvrıldı ve omzunu omzuma değdirdi. ''Umarım öyledir dostum çünkü şuan o kızlardan bir tanesine yol almak üzereyim.'' Lay önce duraksadı ama hemen ardından kendinden emin adımlarla çaprazımızda duran kız grubuna doğru ilerledi. Ae Cha bunu fark etmişti ve büyük ihtimalle şuan yanındakilere normal davranmalarını söylüyordu. Lay hepsine selam verdiğinde Ae Cha dışında hepsi şekilden şekle girdi. Bu kızın gerçekten benden hoşlandığı düşüncesi beni birazda olsa mutlu ediyordu. Benden hoşlanan birilerinin varlığını bilmek hep hoşuma giderdi. Lay odağını bir kıza yönlendirdiğinde o kız bunu fark etmiş olacak ki anında kızardı. Lay kıza bir şey söyledi ve kız onu onayladıktan sonra bizden de, Ae Cha'ların yanından da uzaklaştılar.

''Hiçbir zaman Lay kadar rahat olamayacağım.'' diye mırıldandı Xiumin sessizce. ''Herifin tek hareketi bedava satılan kulaklık rafıymış gibi kendine çektiriyor kızları.''

''Şşş,'' Suho bana doğru eğilerek yüzümü inceledi ama gözlerimi ona çevirmedim. ''Bizim minik Baekkie'miz bu sefer cesaretini toplayıp Ae Cha'yle konuşmaya karar verdi sanırım.''

''Sabırsızlanıyorum.'' Sehun'un alay torbası sesini arka plana yolladım ve adımlarımı az önce Lay'in yaptığı gibi Ae Cha'nın olduğu tarafa doğrulttum. Benden hoşlanan kıza karşı biraz özgüven fazla gelmezdi sanırım.

Yanlarına ulaştığımda adımlarım yavaşladı ve ellerimi okul formamın ceplerine sokarak Ae Cha'ya baktım. "Biraz konuşalım mı?" Ses tonum bir an olsun titrememişti ve ben, bu yüzden kendimle gurur duyuyordum. Ae Cha neredeyse fark edilmeyecek şekilde kızardı ve kafasını hafifçe salladı. Diğer kızlara kaçamak bir bakış attığımda çaprazımızda duran arkadaşlarıma merakla baktıklarını gördüm. Sırayla hepimizin geleceğini düşünüyor olmalılardı. Hadi dermişçesine kafamı salladım ve iki topluluktan da uzak bir yere ilerledim. Yeterince uzaklaştıktan sonra arkamı döndüğümde Ae Cha bana toslamamak için çaba sarf etti ama onu tuttum. Hemen kollarını saran ellerimden kurtularak bir adım geriledi ve gözüme bakmadan konuştu. "Ne diyecektin?"

Konuşurken yine sesimin titrememesine özen gösterdim. "Bu akşam işin var mı? Akşam üstü seni evinden almaya gelirim ve dokuzda dönmüş oluruz."

Yüzü hafifçe kalktı ve gözlerini gözlerime kenetledi. "Pekala, olur. Babam seni gördüğü sürece sorun olduğunu sanmıyorum."

"Tamam, altı gibi gelirim."

"Tamam," sesi heyecan kusuyordu. "sonra görüşürüz."

Onu onayladıktan sonra arkadaşlarının yanına döndü. Ben benimkilere baktığımda ise kimisi gülmekten ölüyor kimisi bana sessiz tezahüratlar yapıyordu. Kıkırdayarak yanlarına döndükten sonra okula girdik ve sınıflarımıza ayrıldık. Bu sefer Sehun'un yanındaki yerime geçmekten ziyade en arkaya, Chanyeol'ün yanına oturdum. Yeri boştu ama birazdan burada olurdu ve benimle anında ödev hakkında konuşmaya başlardı.

Bir süre bekledim ama sınıfa girenler, Chanyeol dışında herkesti.

Bundan önceki derslerde onu görmüştüm ama şimdi yoktu. Telefonumu çıkartıp ona bir mesaj attım.

Ben

Hey, Chanyeol, nerelerdesin? Ödevimiz hakkında konuşabilmek için Kimya dersini dinlememeyi planlıyordum ama yoksun.

Don't Cry Tonight ☆ Birinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin