☾final | bir ☽

6.2K 545 129
                                    

| Gülümsedi. İğrenç hissediyor olmalıydı. "Çünkü..." Gözünden kopan bir damla yaş yanağında usulca süzüldü. "...Ae Cha istedi." Bakışları bakışlarımı buldu. "Beni tehdit etti." |

Sehun'un yanağından kayan yaşlar arka arkaya gelirken elimi kaldırdım. Ne yapacağımı bilmiyordum, ne algılamam gerektiğini de bilmiyordum. Bunları Sehun'un bilerek yapmadığı düşüncesi bir nebze içimi rahatlatmıştı ama Ae Cha'nın onu tehdit etmesi...Düşünce yolum kesilmiş durumdaydı.

Yutkunarak Sehun'un dolu gözlerine baktım. "Sana...Ne dedi? Neden tehdit etti?"

Mırıldanarak elinin tersiyle gözlerini sildi ve "Bunu sana söyleyemem. Zaten kimse bilmesin diye yaptım tüm bunları." dedi.

"Sehun, neden en başından söylemedin?"

"Ae Cha şu an bunu sana söylediğimi biliyor. Muhtemelen herkese söylemek üzeredir." diye fısıldadı başını eğerek. "Sırrımı."

İçime çektiğim nefesi aynı şekilde vererek "Onunla konuşacağım." dedim. "Burada bekle."

Gideceğim sırada beni tuttu ve ilerlememi engelledi. "Hayır, Baekhyun. Bırak ne yapmak istiyorsa yapsın."

Bitik bakışları bana yalvarırcasına bakarken bir şey yapamayacağımı fark ettim. Ae Cha'nın durması için hiçbir sebep yoktu.

Tam o sırada parmaklarımın arasında titreyen telefonum tüm dikkatimi Chanyeol'ün çekmesini sağlamıştı ama mesaj ondan değildi. Ae Cha mesaj atmıştı.

Ae Cha

Okulumuzda yetişen pisliklerin sayısı her geçen gün artıyor. Bilin bakalım kim Baekhyun ve Chanyeol'e özenmiş. Biricik Sehunnieee! Oh Sehun, Luhan'a umutsuzca aşık!

Çok geçmeden ikinci bir bildirim sesi duyuldu.

Ae Cha

Hey, Luhan! Eğer bu mesajı okuyorsan, Young Jae'den hoşlandığını biliyorum. Sehun'un kalbini ezmeni mutlulukla izleyeceğim. Seni rahatsız ederse eğer, biz buradayız.

Gözlerimi telefondan kaldırıp kıyametin kopacağı haberini almış gibi Sehun'a baktım. Mesaj ona da gitmişti. Ona ve tüm okula. Elindeki telefonun ekranına bakılı kalmıştı. Muhtemelen Luhan'ın Young Jae'den hoşlandığını yeni öğreniyordu.

Sınıfta oturan herkes mesajı yeni yeni okuyup bir uğultuya neden olurken Sehun telefonunu kapattı ve sınıftan çıktı. Duyguları incinmiş, sinirleri tepesine çıkmıştı. Bunu tek bir solumasından bile anlayabilirdim.

"Sehun!" Bize odaklanan bakışlar eşliğinde peşinden çıktım ve koştum. Adımlarını uzun ve hızlı atıyordu.

Duraksadığında ona yetiştim ama benim için durmamıştı. Luhan önünü kesmişti. Yüzü tuhaf ve panik olmuş bir ifade barındırırken ellerini Sehun'un göğsüne koyarak gitmesini önledi.

"Sehun! Öyle değil..." Sehun onun kollarını itip yürümeye devam ettiğinde Luhan tekrar onu durdurmaya yeltendi ama uzanıp bileğini yakaladım. Bana döndüğünde bakışlarında çaresizliği görmüştüm ama "Onu rahat bırak." dedim. Neler hissettiğini ufak tefek anlıyordum. Normal bir ilişki ne kadar zorsa, eşcinsel ilişkisi iki katı kadar zordu. O zaman duygular daha değişik oluyordu çünkü karşınızdaki hemcinsinizdi. Birbirinizi anlıyordunuz, birbirinize sonsuz güven duyuyordunuz ve vücutlarınızı birbirlerine sıkı sıkı bastırmak istiyordunuz. Ayrıca her zaman büyüyen bir korku içinizde yetişiyordu. 'İnsanlar ne der?', 'Çevremdekiler hakkımda nasıl düşünür?', 'Ya benden vazgeçerse?'.
Bu tıpkı aileniz size ilk defa bir süs balığı aldığında 'Ya ölürse?' endişesi gibiydi.

Don't Cry Tonight ☆ Birinci Kitap ☆ ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin