BÖLÜM 20

13 2 0
                                    

ZOR ZAMANDA İNSAN EN ÇOK KİMİ ARARDI?

Her şeyiyle haklı olabilirdi. Ama anlamıştım... Neden böyle davrandığını sonunda anlamıştım. Biz böyle devam edemezdik. Beni yattığı diğer kızlar gibi gördü. Daha ileri gitmek istemedi. Birinci bu bir evcilikti ve daha ileri giderse bu oyun gerçeğe dönüşücekti. Ki bu onu istemeyecek kadar rahat bir insandı. Evlilik ciddiyet gerektiren, sorumuluk gerektiren bir şeydi. İkincisi de bana kıyamıyordu. Kendisi öyle demişti. Bu kıyamamak kötü bir şeydi belki. Çünkü yarı yolda bırakıcaktı eninde sonunda. Evet anlamıştım onu. Gerçekten anlamıştım.

Ben ne düşünüyorum bilmiyorum. Aslında çok şey düşünüyorum. Kerem belki ondan hoşlandığımı sanıyordu ama ben sadece etkilenmiştim. Bana olan davranışlarından belki. Aşk, belki. Ama sevgi asla. Ve bugün bana dediklerinden sonra aşk da sevgi de herşey bitmişti. İlk tanıştığımız gibi olacaktık belkide bundan sonra. Bu benim canımı yaksa da artık böyle olmalıydı. Gizleyememiştim Kerem'den, ondan etkilendiğimi. Anlamıştı bir şekilde belki de. İçeri geçtim. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle telefonuma baktım.

"Araba ve beş burma bilezik
sözüm vardı galiba. Araba
kapıda, bilezikler Gülşen
hanımda. Vericektir sana. Dün
çıkıp gitmişsin taksiyle. Bundan
sonra arabayı kullan."

Yazmıştı Kerem. Görüldü atıp telefonumu hızla koltuğa fırlattım. Deli gibi ağlamak istiyordum ama ağlayamazdım. Gözümden tek bir damla yaş bile akmasına bile izin vermedim. Koltuğa oturdum. Saatlerce düşünmeye ihtiyacım vardı. Aslında gerek de yoktu. Kerem her şeyi özetlemişti. Düşünüp de kendimi daha da yormamalıydım. Kerem yoktu artık. Sadece bir arkadaşımdı. Tıpkı Adem gibi olmalıydı benim için. Ama nasıl olacaktı? Kerem'e karşı içimde iyi şeyler beslerken o gözlerine arkadaşça nasıl bakacaktım. Kalbimi acıtmayacak mıydı bu? Acıtacaktı biliyordum. Ama ben dayanırım. Bunun da üstesinden gelirdim ben. İstesem bunu da başarırdım. Ama istemiyordum.

Dışarı çıkacakken Gülşen abla bilezikleri elime tutuşturmuştu. Bilezikleri alıp aynı kararlılıkla dışarı kapıya doğru yöneldim. Bahçe kapısından çıkacakken Görkem bey yanıma geldi.

"Arabanız hemen geliyor Gökçe hanım." Diyerek beni durdurmuştu. Araba geldiğinde hayranlıkla arabaya bakakalmıştım. Siyah Range Rover son model araba... Ağzım açık kalmıştı.

"Gökçe hanım size şoförlük yapmamı ister misin?" Diye beni kendime getirdi, Görkem bey. Kafamı hayır anlamında sallamıştım. Bir şey diyemeyecek kadar şaşkındım. Bir an önce arabama binip annemlerin yanına gitmek istedim. Görkem bey arabanın anahtarını verdiğinde heycanla alıp arabaya bindim. Çok güzeldi. Fazla güzeldi yani.

...

Altınları bankaya yatırıp annemlerin yanına gittim. Kapıyı annem açtı. Direkt boynuna sarıldım. Şuan çok ağlamak istiyordum ama ağlamamalıydım bunu biliyordum. Tüm samimiyetimle anneme gülümsedim. İçim ağlıyordu ama bunu ona belli etmedim. İçeriye geçtim. Aylin oyuncakları ile oynuyordu.

"Abyaa." Dedi beni görür görmez Aylin. Hemen gidip kollarım arasına aldım. Bana sımsıkı sarıldı. "Keyem neydee?" Dedi Aylin. Bu kızın hareketleri çok tatlıydı. Çok seviyordum.

"Kerem abin işte." Dedim gülümseyerek. Yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. Depremden sonra depremzedelere evi bırakmıştık. Annemler, Aylin için İstanbul'a taşındılar. Orda daha fazla psikolojik sorunlar yaşamasın diye. 

"Keyem gey gey gey. (Kerem gel gel gel)" Dedi Aylin elini gel anlamında sallayarak. Kerem'i çok seviyordu. Bizden de fazla seviyordu. Yalan yok Kerem de Aylin'i çok seviyordu.

"Kızım Kerem'i ara, iş çıkışı gelsin de hep beraber yemek yiyelim." Dedi annem. Ne yapacağımı bilemedim. Aramak istemiyordum. Kafamı dinlemeye gelmiştim buraya. Burda da Kerem yukarı Kerem aşağı. Devamlı Kerem geçiyordu her sözde. Kerem'i burda hatırlamamam mümkün değildi.

KALP İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin