BÖLÜM 4

16 5 0
                                    

HAYATA DAVETİYE

"Kızım bir insan 4 ay sonra gelir mi 2 ay arayla gel bari ya da ne bileyim ayda bir gel mesela. En olmadı ben seni almaya gelirim." Dedi Adem. Kafamı hayır anlamında salladım.

"Adem napayım ya boş boş durmuyorum ki zaten. Okul okuyorum ben orda." Dedim, gülerek.

"Biliyorum canım da işte özlüyoruz seni de. Zahide abla nasıl?" Dedi Adem, yüzündeki kocaman gülümsemeyle.

"İyi iyi çok şükür. Peki Melek abla nasıl?" Dedim. Melek abla Adem'in annesiydi. Çok kibar bir kadındı. Ağzı var, dili yoktu resmen. Çok güzel bir kalbi vardı.

"İyi iyi de ben sana ne diyeceğim." Dedi arka tarafa bakıp duruyordu. "Bu Kazım'lar varya hani senin ortaokuldan arkadaşın hani bana bakıp duruyor demiştiin?" Dedi.

"Evet" dedim kafamı salladım.

"O seni istedi. Yani annesiyle annene haber yolladı. Annende hayır olmaz benim kızım okuyor dedi." Dedi.

"Ne diyorsun, ciddi misin?" Dedim bir anda. Sırıtmıştım. Ama sinir olduğum için otomatikman olmuştu. "Annem doğru olanı demiş" dedim arkama yaslanırken. Bir kez daha gurur duymuştum annemle. Hiç de bahsetmemişti bana.

"Evet evet ve şuan tam şurda, gelirken gördüm. Sana bakıyor." Dedi Adem, kaşlarıyla işaret yapıyordu. Kafamı o yöne doğru çevirdim. Kerem de arkasına dönüp ona bakmıştı. Çok gıcık biriydi Kazım. Orda sırıtarak bana baktığını gördüm. Sabır çektim içimden. Şimdi kalkıp ona bir şey demeye gitsem olmazdı. Bizim buralarda görücü usulü yaygındı bu yüzden kazım da bu yola başvurmuş.

"Bakışlarından rahatsız oluyor musun? Bakmamasını güzellikle söyleyebilirim." Dedi Kerem. Çatık kaşlarıyla Kazım'a bakıyordu. Bana doğru dönmeden konuşuyordu benimle.

"Yok yok" dedim. Kerem durmadan ona öyle bir bakıyor ki ben Kazım'ın yerinde olsam korkup mekanı terk etmiştim bile. Kazım biraz tedirgin gözüküyordu. Ben boşuna demiyorum, bu adamın bakışlarında bir şey vardı. İnsana öyle bir bakıyordu ki garip hissettiriyordu.

"Böyle bakmamasını bilmesi gerek." Dedi Kerem ve ayağa kalktı.

"Kerem sıkıntı yok gerçekten." Dedim. Gitmemesi için kolundan tuttum. Ve arkamıza döner dönmez orda Kazım'ı göremedik.

"Nereye gitti lan bu şimdi?" Dedi Kerem. Kaçmıştı sanırım.

...

Biz böyle konuşmaya devam ettik üçümüz. Kerem Adem gelmeden önce daha biraz yumuşak konuşuyordu ama adem geldikten sonra değişti konuşması. Yine İstanbul'da olduğu gibi konuşuyordu.

En sonunda kalkmaya karar verdik. Kerem'i benim gezdirmem gerekti. Söz vermiştim bir kere Kemal amcaya. Bu yüzden Kerem'e yolu tarif ettim. En sonunda geldik.

"Hadi in arabadan bundan sonrası yürüyerek." Dedim kendimden emindim.

"Neden yürüyoruz? Araba girebilir buraya?" Diye merakla sordu. Çatık kaşları yürümeyi istemediğini belirtiyordu.

"Öyle keyfi çıkmaz ki. Hadi gel." Dedim. Kerem arabayı park etti ve arabadan indi.

"Evet ufaklık inşallah bizi çok yürütmezsin." Dedi. Yürümeyi sevmediğini anlamıştım. Bense yürümeyi çok severdim. Bazı günler saatlerce yürüyüş yapardım. O yürüme esnasında herşeyi düşünürdüm.

"Ya sen bana güven. Gel hadi." Diyerek bisikletçinin yanına gittik. Bisiklet kiralayıp onunla gezdik. Her ne kadar ben bisiklete binmem dediyse de ikna ettim ve yarışma yaptık. Bisiklete binmem diye tutturdu ama çok da güzel sürüyordu.

KALP İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin