Sizden gelenler-57

994 79 10
                                    

Bölümü yazan @kaaninkitapligi



Lewis araştırmayı seven bir kişilikti. Boş vakitlerini CP okuyarak geçirirdi ve hiçbirinden etkilenmezdi. O da creepypasta yazmaya başladı ve bu işi geliştirdi. Bir blog açtı. Artık ünlü bir creepypasta yazarıydı. Ve bir gün, okuduğu bir creepypastayı gerçekleştirmek istedi. Hayır, bu bir ayin falan değildi. Kendisini Google'da arayacaktı. Google'da kendisini aradı. Bir sonuçtan başka hiçbir şey çıkmamıştı.


Lewis Harrington.


www.lewisharrington.com


Lewis şaşırmıştı. Özellikle başka bir sonuç çıkmaması, onu daha fazla şaşırtmıştı. Lewis bir şey gerçekleşmeyeceğini biliyordu ve bunu bildiği için umutsuzlukla linke tıkladı. Aynı okuduğu pastadaki gibi, site sahibiyle her şeyi aynıydı. Fakat pastadaki gibi, siteye mesaj gönderilmeyen bir yer yoktu. Heyecanla tıkladı ve mesajını yolladı:


"Merhaba! Aynı isme sahibiz ve özelliklerimiz aynı. Ne güzel değil mi? :)"


Dizüstü bilgisayarını kapattı ve heyecanla o gün uyuyamadı. Sitenin yok olması, sitenin sahibinin ise ona "BULDUM SENİ!" yazması gerekiyordu. Mutluydu. Hayatında ilk kez gerçekleşen bir creepypasta görecekti. Fakat dezavantajı vardı. Hikayenin devamı yoktu...


Ya o karakter ölüyorsa? Belki, kendisi de ölebilirdi. Kötü düşüncelerinden sıyrıldı ve o gece saat 3'te anca uyuyabildi. Ertesi gün uyanır uyanmaz Google'da siteyi arattı. Site hiç var olmamış gibi yok olmuştu. Tam da beklediği gibiydi. Fakat bir terslik vardı. Mesajı pastadaki gibi gmail'den göndermemişti, site içerisinde yollamıştı. O zaman mesajın yanıtı neredeydi? Biliyordu. Yanlış yapmıştı. Fakat nasıl olabilirdi ki? Her şeyi aynıydı, mail adresleri bile. Ama, aynı mail adresi alınamazdı ki. Nasıl olabilirdi? Lewis şaşırmıştı. Umutsuzlukla ayağa kalktı. Ayağa kalkmasıyla, odasınının kapısının yanındaki flash belleği görmesi bir oldu. Flash belleğe yavaş adımlarla yaklaştı. Eline aldı ve inceledi. Sıradan bir flash bellekti. Hemen bilgisayarının USB girişine flash belleği soktu. Bilgisayar, flash belleği gördü. Lewis heyecanla içindeki dosyaları açtı. Eğer boşsa tabii ki kullanacaktı. Fakat, hayır. Boş değildi. İçinde 'cXWet18.exe' adında garip isimli bir çalıştırma uygulaması vardı. Lewis şaşırdı ve güldü. Dosyayı açtı. Fakat açmasıyla bilgisayarının ekranının cızırdaması bir oldu. Lewis aniden gelen sesle irkildi. Öyle tiz bir ses vardı ki, Lewis bundan çok rahatsız olmuştu. Hem de kulaklık kullamıyordu ve son ses açıktı. Lewis kulaklığı fırlattı. Fakat ses, beynini zonklatıyordu. Lewis acıyla çığlık atmaya başladı. Lewis'in bedemi, hiç görmediği bir acıyla kavruluyordu. Acı, bedenini hapsetmişti.


Lewis ekrana baktı. Ekranda iki kırmızı göz vardı. Uygulamayı kapatmaya çalıştı. Fakat kapanmıyordu. Lewis korkmuştu. Hemen bilgisayarla ilgilenen bir arkadaşını aradı. Arkadaşı, beş dakika içinde eve vardı. Lewis, hâlâ başını tutuyordu, aynı zamanda ovuyordu. Arkadaşı telaşla, "Hey Lewis, iyi misin?" diye sordu. Lewis olumsuzca başını salladı. Konuşamıyordu. Odasını işaret etti. Arkadaşı, Lewis'in odasına gitti. Karşılaştığı manzara onu şaşırttı. "Lewis! Odan darmadağın!" dedi. Lewis korkuyla odasına girdi. Bilgisayardaki ekran hâlâ duruyordu. Fakat odası darmadağındı. Lewis acıyla konuştu. "Şunu düzelt," diye fısıldadı, bilgisayarın monitörünü işaret ederken. Arkadaşının ilk yaptığı şey, telefonunu çıkartıp ekranın görüntüsünü çekmek oldu. Yedi saniye sonra ekran değişti. Ekranda Portekizce dilinde bir şey yazıyordu. Arkadaşının Portekizce'si iyiydi. Fakat o cümleyi çevirmeden önce bilgisayar çantasından bilgisayarını çıkarttı ve telefonunu çıkartıp görüntüyü bilgisayara attı. Hemen fotoğraf düzenleme programını açtı ve görüntünün kontrastını arttırdı.


Fotoğrafta gizli bir mesaj vardı: "BULDUM SENİ!"


Hem de büyük harflerle.


Arkadaşı ürktü. Lewis'e gösterdi. Lewis gözlerini fal taşı kadar açtı. Arkadaşı telaşla bilgisayarının kapağını kapattı ve monitördeki Portekizce cümleyi çevirdi. Şaşkınlıkla Lewis'e döndü.


"Çevirdim," dedi.


"Seni bekliyorum. Seninle oynamak çok eğlenceliydi."

CreepyPasta is everywhere!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin