3 Bölüm

288 17 1
                                    

( Düzenlendi)

Bu korktuğum aslında doğduğumuz günden beri planlanan bir şeydi. Bazen sadece holdingler birleşsin diye doğduğumuzu bile düşünürdüm ve bu çok can yakıcıydı. Hatta annem aynı günde doğmamızı sebep belirlemek için ikimizin aynı anda doğmasını denk getirmişti. Küçükken nasıl olduğunu anlamasamda şimdi anlıyorum. Sadece onunla aynı doğum gününe sahip olmak için en az birkaç ay önce doğurmuştu beni. Belkide zayıf bünyem buyüzdendi. Canımı en çok bu yakıyordu. Annem sürekli yanıma gelir bir kaç dakika saçlarımı okşar sonra kaana karşı hislerimi sorardı. bende hiç birşey dedigimde kızardı ve okşadığı saçlarımı birden çekerdi. Ve ben her seferinde kanıyordum. Dün beni karşılarına oturtup, oradaki tüm insanlara ve Kaana sahte bir sevgi olduğunu hissetirmemi söylemişlerdi. Üzerine içi boş tehtitlerinin üzerine odama çıkıp tüm gece kendi hayatımı nasıl mafedeceğimi düşünmüştüm. Evet bencilim ve bunun için üzgün falanda değilim. Ben nefretle iç içe büyütülmüşken kimse benden merhamet beklememeliydi. Elini dansa davet edercesine bana uzattığında. Elimi ona hiç tereddüt etmeden uzattım. Ellerimi tutunca dans etmeye başladık kaan siyah bir takım elbise giymişti. Simsiyah gözleri ve şaçları vardı saçları çok ugraşılmıştı. Biz birer piyonduk ve bu benim canımı yakıyordu. Hayır! Canımı yakmıyordu yeterince canım yanmıştı. Artık can yakma sırası bendeydi.

Herkes bizi şaşkınlıkla izliyorken ben sadece bu anın bitmesini bekliyor ve dansa ayak uyduruyordum.

Kaan'dan

Alya çok güzeldi. onunla çocukluk'tan beri arkadaştık ama böyle hislerle dogum günümüzde onunla dans etmek aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben onun o güzel gözlerine kitlenmişken. O benimle göz teması kurmuyor başka yerlere umursamazca bakıyordu. ama bu hali bile çok güzeldi. Dayanamadım ve kulagına egilip "Çok güzel olmuşsun" dedim. O ise kesinlikle ayıp olmasın diye söylediginde emin oldugum. Zorunlu bir sesle "Teşekkürler" dedi gözleri çok güzeldi ama sanki bir yandanda gözleri ölüydü. Çocuklugumdan beri bir kere bile gerçekten gülümsemesini görmemiştim. Sadece küçükken bir kere gülmüştü. O zamanı hala hatırlıyordum gülünce gamzesi çıkıyordu ama büyüdükten sonra asla gamzesini göstererek gülmedi.. Sevgisinin sahte olduğunu biliyordum. Ama bu umrumda değildi. Ben seviyordum ve sevmese onunla olucaktım. O bana aitti.

ALYA

İltifat etmişti, ama hiç etkilenmemiştim. mutlu olmamıştım. Çünkü mutlu olmamı gerektirecek biri değildi. Zorla dansımız bittiğinde 3 katlı sahte bir pasta gelmişti. Bıçagı tutarken eli elime değdiğinde gülümsedi. Onu boşvererek bıçağı hafif tutarak kesiyor gibi yaptık. Sanki bir düğündü. Müzik yavaş yavaş yükselmeye başladığında insanlar bizi umursamadan eğlenmelerine baktılar. Bende hızlı adımlarla Buğleme yürüyordum. Hatta yürümeye çalışıyordum çünkü topuklular beni çok zorluyordu. Beni gördüğünde gülümsedi. Yanına oturdum. Sahnede nekadar güzel danaettiğimizi söylediğinde gözlerimi devirdim. Rolümü iyi oynamıştım. Övünmelimiydim bence, hayır. Sonuçta ailem böyle yapmıştı beni. Bir süre daha konuştuktan sonra, Buğra yanımıza geldi. Buglemin sevgilisiydi ailesinde izin veriyordu çok yakışıyorlardı birbirini severek evleniceklerdi. Ne şanslılar ama bense galiba hiç istemedigim biriyle ömür çürütecektim. Buğlem ve Buğra dansa kalktıklarında hayranlıkla onları izlemiştim. Bugün benim doğum günümdü eğlenmesi gereken bendim ama ben dışında herkes benden daha fazla eğleniyordu. Evet bugün 18 yaşıma girmiştim. Küçükken olmayı hayal ettiğim yaştaydım. Ama hayallerimdeki gibi özgür ve mutlu değildim.

Bir köşede öylece onlara baksamda gözümün önünde 18 yaşıma girmeyi hayal eden küçük bir kız çocuğu vardı. Yatağına oturmuş. Dizlerini karnına çekmişti. Birinin omzuma dokunmasıyla gözümün önündeki küçük kız elimden çekilip alındı. Omuzuma dokunan babamdı. Birilerini öldüren kanlı elleri omzuma değmişti. Yüzüne boş bir ifadeyle baktığımda herkese dağılmıştı. Koskoca kalabalıktan eser yoktu. Ayağa kalkıp babamı takip ettim. Arabaya binip hemen yanımda oturan annemden en uzağa kapının yanına sindim ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Telefonum birden elimden çekilip aldığında alan kişiye bakmak zorunda kaldım. Hiç bir duygu barındırmayan yüzümle anneme baktım. Annem bana bakıp kazandığı zaferle gülümseyip konuştu "Aferin hiç bozuntuya vermedin" demesiyle içimde bir tiksindi oluştu. Ama yinede konuşmadan sadece kafamı salladım. Doğum günü hediyelerimi açmaya koyuldum. Yol uzundu. Babam bir kolye almıştı ucunda adım yazıyordu. Annem hediye almamıştı. Doğmamış bile bir uğursuzluk olarak algılayan bana işkenceler çektiren annemden hediye beklemek saçmalık olurdu. Kaanın hediyesini açtığımda içinden kadife bir kutu çıktı. İçini açtığımda pembe kalpli bir yüzük olduğunu gördüm. Onu bir kenara koydum ve ailelerin ortak bir şekilde kaan ve benim için ortak bir almış olduklarını şık bir kağıtta öğrenmiştim. Derin bir nefes alıp kağıdı koltuğa koyup gelmiş olduğumuzu gördüğümde kapıyı açıp onlarla hiç muhatap olmadan eve girip odama yöneldim. Sadece uyumak istiyordum. Saçımı açtım ve duşa girip saçımı yıkadım. Duştan çıktıgımda altıma gri bir sort üstüme siyah bir tişört giyip tek mutlu olduğum yere rüyalar alemine kendimi bıraktım.

✨✨✨✨

..Merabaa! Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın amacım çok fazla okunmak değildi ama bu sayılar bile benim için çok heyecan verici. Hikayem bittikten sonra yeniden düzenlemeye karar verdim. Artık umarım daha iyi olur...

(Düzenlendi)

İmkansızlığın İmkanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin