8 Bölüm

127 11 0
                                    

(Düzenlendi)

Midemin bulanması uyandım. Daha hava aydınlanmamıştı. Yine ter içindeydim ve terim üzerimde soğuduğu için tenim buz gibiydi. Doğrulup ayaklarımı yatak aşağıya saldım. Sıcak olan parkeye ayaklarımı koyup bir süre böylece bekledim. Genelde midem kolaylıkla bulanmasada buaralar beni baya zorluyordu. Ayağa kalktım ve lavaboya ilerledim. Her geçen gün dahada zayıflıyordum. Bünyem çok zayıftı. Sarı saçlarım dökülüyordu. Yemek yememeye okadar çok almıştım ki, şimdi istesemde yiyemiyordum. Elimi yüzümü yıkayıp ıslak olan ellerimi boynuma bastırdım. Ve yatağıma geri döndüm. Telefonumu elime alıp saate baktığımda güneşin doğmasına az bir süre olduğunu gördüm. Yatağıma yatmaktan vazgeçip üzerime lila kısa yeleğimi geçirdim. Odamın kartını ve telefonumu alıp odadan çıkarken sessiz olmaya özen gösteriyordum. Boş ve sessiz olan kolidorda ilerleyip asansöre bindim ve giriş katına bastım. Asansör kata geldiğinde durdu bende inip otelin bahçesine yürüdüm. Her yer boştu. Hava karanlık olsada otelin ışıkları etrafı azda olsa aydınlatıyordu. Kumsala doğru yöneldim. Dalgaların kıyıya vurmasının sesini duymaya başlamıştım. Geldiğimde kumları üzerinde oturan birini gördüm. Denize dönüktü. Eline aldığı taşları denize fırlatıyordu. Sonra şarkı başladı. Mırıldanmaya başladığında durdum ve dinlemeye başladım.

Dünyanın en güzel kızı
Kalpsiz hem kalp hırsızı
Göremezsem o güzel yüzünü ölüce'm

Gerçeklere bu kadar çok takılırsan
Bu hayatın tadını çıkaramazsın
Ben hayallerimle mutlu mesut yaşarken
Sen kaybettiklerinden kurtulamazsın

Ya da geri dönme, düşünemem aşkından ölürken
Bile bile kandık dünyaya bu kadar kötüyken
Evinin içinde kendinle yapayalnız uyurken
Bi odada sen ve ben, neler neler, aşkımdan ölürsem

Dünyanın en güzel kızı
Hem kalpsiz hem kalp hırsızı
Göremezsem o güzel yüzünü ölüce'm

Eteğinde kırmızı çiçekler
Göğsünde açan kelebekler
Seni öptüğümde hayata dönücem...............
( mavi gri: dünyanın en güzel kızı)

Şarkıya dalmışken şarkı durdu ve tanıdık bir ses duydum.

" Gelsene dünyanın en güzel kızı"

Bana dönük olan yüzüne baktım. Bu Talhaydı yanına yürüdüm ve yeleğime sarılıp oturdum. Ay hala gökyüzündeydi. Gözlerimi ondan çekip denize baktım. Hala bana bakıyordu. Sonra bende ona döndüğümde dudakları aralandı.

" Alya demirer"

Ona bakmaya devam ettiğimde oda konuşmaya devam etti.

" Beklediğimden daha sert bir kabuğun var, tüm dünyaya karşı sert bir duvar örmüşsün kendine okadar sert ve kalın ki sen bile asıl senin nasıl biri olduğunu bilmiyor"

Derin bir nefes alıp devam etti.

" Ne yaptılar sana?"

Bomboş olan gözlerimi denize çevirdi. Haklıydı bende bilmiyordum asıl beni.

" Benim ne yaşadığımı bilmen gerekmiyor ve seni ilgilendirmiyor kendi işine bak"

Kafasını olumsuz anlamda salladı.

" Bak böyle işte zayıf bir yönün fark edildiğinde hemen sert çıkışıyorsun"

Bunları söylemesi canımı sıkmaya başladığında ellerimi yere koydum ve kalktım. Arkamı ve ellerimi silktikten sonra yürümeye başladım. Osırada kolumu tuttu.

" Gitme, tamam özür dilerim. Sadece bu gece biraz gardını indirip benimle burada otursan lütfen"

Ben insanları çok mu incitip kırıyordum? Umurumdamıydı? Hayır. Ama sadece bu gece oturup konuşmak ve anlamak istedim. Gerçekten ne istiyordu?
Gözlerine bakıp kolumu kurtardım ve denize yaklaştım ve oturdum. Oda yanıma oturduğunda sırtımı kumla birleştirdim. Gökyüzündeki yıldızlara bakmaya başladım. Hava hafif esiyordu. Oda yanıma yattı ve bana döndü. Vücudumun yanında duran ellerimden birini alıp parmaklarımın arasından parmaklarını geçirdiğinde avcum onunda sıcak avucuyla ısındı. Kafamı çevirip ona baktım. Bana yalvarırcasına bakıyordu. Derince nefes alıp tekrar gökyüzüne döndüm. Bir insan neden tanımadığı birinin elini tutmak ister ve onunla yan yana durmak için uğraşırdı?

İmkansızlığın İmkanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin