Jungkook.
Ellerimin altında titreyen bedene biraz daha sarıldım. Kim Taehyung adamı delirtirdi. Her şekilde. Hiçbir şey yapmadan sadece ona bakarak bile güzelliği karşısında kafayı yiyebilirdiniz. Kapalı gözlerimi açıp kollarımın arasındaki bedene baktım. Kulaklarının kızardığını buradan bile görebiliyordum.
En ufak temasımda yanıyordu. Ve yakıyordu. Son kez ensesine küçük bir buse kondurup kollarımı bedeninden çektim. Elimin altındaki fermuarı yavaşça çektim.
"Oldu sanırım, bunu alıyor muyuz?"
"E-evet alıyorum." Kekelediğinde onu ısırma dürtüsü uyandı içimde. Onu onaylayıp kabinden çıktım. Biraz daha kalsaydık bu ikimiz için de kötü olacaktı.
Perdeyi kapatıp derin bir nefes aldım. Hafifçe boğazımı temizleyip kasaya ilerledim. Çok geçmeden arkamdan Taehyung da geldiğinde yüzü hala az da olsa kırmızıydı. Ödemeyi yapıp elbise olan paketi de elime alıp mağazadan çıktık. O önümde yürüyordu. Ben ise onu izliyordum.
Esmer teni o kadar güzel ve kusursuzdu ki hiç kimseye göstermemek hepsini kendime saklamak istiyordum. Sadece benim olsun istiyordum.
Kimseler görmesin, kimseler o güzel sesini duymasın, kimse o tatlı çilek kokusunu almasın istiyordum. Onu tamamen 'Benim' yapmak istiyordum. Biraz daha kıyafet ve gerekli eşya alıp bir kafeye girip oturduk.
Saat çoktan öğlen olmuştu ve sabah kahvaltısının ardından uzun bir süre geçmişti, haliyle acıkmıştık. Her ne kadar yemek yemeğe gitmeyi teklif etsem de o kadar aç olmadığını söylemişti.
Boş bir masaya oturduğumuzda yanımıza hemen bir garson gelmişti. Menüyü önümüze koyup gittiğinde Taehyung dudaklarını büzüp menüyü incelemeye başlamıştı. Böyle yaptığında o pembeleri ısırmak istiyordum.
"Yapma." Mırıltı halinde çıkan sesimle gözlerini menüden kaldırıp benimkilere dikti.
"Bana mı söyledin?" Ağzımdan kaçan kelimeyle boğazımı temizleyip oturuşumu dikleştirdim.
"Yok, öyle bir şey geldi aklıma." Başını sallayıp menüyü incelemeye devam etti. En sonunda karar vermiş olacak ki masaya bırakıp garsonu beklemeye başladı. Birkaç saniye içinde garson yanımıza geldiğinde siparişlerimi sordu. Taehyung' a dönerek ne istediğini sordum.
"Ne istiyorsun güzelim?"
"Sandviç ve limonata." Küçük bir tebessüm yollayıp yanımdaki garsona döndüm.
"Bir sandviç ve iki limonata."
"Tamamdır, birkaç dakikaya hazırlanır efendim." Başımla onayladığımda yanımızdan ayrıldı. Gözlerimi önümdeki küçük bedene çevirdiğimde şaşkınlık içinde bana bakıyordu.
"Bir şey mi oldu?"
"Yok şey, filtre kahve yada çay falan istersin sanmıştım limonata deyince şaşırdım biraz.." Dediği şeyle güldüm.
"Neden mafyalar sadece filtre kahve içerek mi yaşıyorlar?"
"Aslında evet yani öyle sanıyordum." Daha da gülmeye başladığımda o da gülümsüyordu.
"Şey.."
"Hm?"
"Birkaç sorum var aslında ama sorsam mı emin olamıyorum." Ellerimi birbirine kenetleyip gülümseyerek ona baktım.
"Bana istediğin her şeyi sorabilirsin güzelim, çekinmene gerek yok." Söylediğim şeyle gözlerini yerden kaldırıp benimkilerle buluşturdu.
"O zaman ilk sorumdan başlıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry Boy ○Taekook○
Fanfiction-Tamamlandı- Arkadaşının önerisiyle girdiği lüks gazinoda çalışmaya başlamakla birlikte yeraltının en güçlü mafyasına aşık olmak mı? Bu tam benlik bir iş. ☆ "Sen gidip de elalemin mafyasına aşık mı oldun?!" "B...