________________
"Ulan bu ne ?!"
"B-baba be-"
"Baba deme bana! Doğduğun yetmemiş gibi bir de başımıza ibne mi oldun?!"
"Bu doğru değil!"
Sağ yanağıma inen başka bir tokatla gözyaşlarım daha da artmıştı. Kendi öz babamdan dayak yiyordum.
"Ne doğru değil lan ha ne doğru değil?! komşular görmüş seni bir erkeği öperken!"
"Yanağından öptüm sadece arkadaşım o benim yemin ederim!"
Haykırarak kurduğum cümlelerim her seferinde havada öylece asılı kalıyordu. Ne duyan vardı ne de anlayan.
"Arkadaşmış! O dolabındaki kıyafetler ne lan o zaman orospu musun sen?!"
Söylediği şeyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Onları bulduysa eğer.. Sağ bırakmamıştır.
Yaşadığım kısa süreli şokun ardından hemen üst kattaki odama çıktım. Kapıyı sert bir şekilde kapatıp doğruca kıyafet dolabıma ilerledim. Kapağını açtığımda ise karşımda tam da düşündüğüm bir manzara vardı. Kıyafetlerimin hepsini paramparça etmişti..
Her birini tek tek..
Dizlerim bedenimi taşıyamadığında yere çöktüm, titreyen ellerimle yerdeki paramparça olmuş kıyafetlerimi toplamaya çalıştım. Sicim gibi akan gözyaşlarım parçalanmış renkli kumaşların üstünde can verdiler. Dişlerimi dudağıma geçirip sessizce ağladım uzun bir süre.
Çöktüğüm yerden kalkamamıştım bile. Kanatlarımı koparmıştı baba dediğim o adam. Hiç acımadan bin bir parçaya ayırmıştı beni. Gözünü bile kırpmadan.
Eskiden böyle değildi oysaki annem öldükten sonra değişti her şey. Annem hala hayattayken çok güzel bir ilişkimiz vardı. Ona her ihtiyacım olduğunda yanımdaydı. Beni hiç yalnız bırakmazdı. Ben on üç yaşımdayken annem aniden kalp krizi geçirerek öldü. Babam annemin arkasından depresyona girdi. Hiç kimsenin yüzüne bakmadı yanında kimseyi istemedi.
Beni bile.
Birkaç yıl teyzemin yanında kaldım. Sonra tekrar babamın yanına geldim ama o eskisi gibi değildi. Bana sevgiyle değil nefretle bakıyordu. Sanki annemi öldüren benmişim gibi. Uzun bir süre yüzüme bakmadı hatta aynı odada durmadı bile yemeği o farklı bir yerde bende farklı bir yerde yerdim.
Birlikte asla bir yerde durmazdık. Çok kez konuşmaya çalıştım anlatmaya çalıştım ama beni dinlemeye tenezzül bile etmedi. Üzüntüsü büyük diye üstüne gitmedim ama o üzüntü zamanla öfkeye dönüştü. Her fırsatta bana hakaretler yağdırıyordu.
Her göz göze geldiğimizde tiksinircesine baktı bana. On yedi yaşımda erkeklere ve feminen tarza olan ilgimi keşfettim. İlk defa böyle bir şey hissettiğim için korktum, kendimden korktum, utandım, kaçtım, aynalara bakmadım. Reşit olduğumda kendi paramı kazanmak için yarı zamanlı kafede garsonluk yapmaya başladım.
Orada tanışıp arkadaş olduğum bir kız vardı. Bana kendimi sevmeyi o öğretti. Hemcinsimden hoşlanmanın, feminen tarzı sevmemin, makyaj yapmamın kötü bir şey olmadığını bana o öğretti. Birlikte çok alışverişe çıktık. Bana makyaj yapmayı, güzel giyinmeyi öğretti. Her şey için ona minnettarım. Elimde olsa onunla bir daha görüşmek isterdim. Neden bilmiyorum ama bir gün ortadan kayboldu. Kimse nereye gittiğini bilmiyordu.
Sanki hiç orada var olmamış gibi toz olup uçmuştu aniden. O zamandan beri onu göremedim.
Yerdeki kıyafetlerime sarılmış bir şekilde gözlerimde yaş kalmayana kadar ağladım. Akacak yaş kalmayınca sessizce iç çekmeye devam ettim sadece. Gözlerimi kapatıp dakikalardır çalan telefonuma bakmayı reddettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/332091221-288-k122932.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry Boy ○Taekook○
Hayran Kurgu-Tamamlandı- Arkadaşının önerisiyle girdiği lüks gazinoda çalışmaya başlamakla birlikte yeraltının en güçlü mafyasına aşık olmak mı? Bu tam benlik bir iş. ☆ "Sen gidip de elalemin mafyasına aşık mı oldun?!" "B...