Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey kucağımda bağlı olan ellerim oldu. Birkaç kez gözlerimi açıp kapattım. Kendime gelmeye ve neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Başım o kadar acıyordu ki düşünme yetimi kaybettiğimi sandım.
Gözlerimi yumdum derin bir nefes aldım. ve düşünmeye çalıştım. Neler oldu ve neden buradayım.
En son mutfakta çilek yıkıyordum, Jungkook' la konuşuyordum, kapı çaldı ve gerisi karanlık. Görüşüme giren birkaç adamdan sonra başka bir şey hatırlamıyorum. Demir kapının gıcırtılı ses çıkararak açılmasıyla gözlerimi kucağımda bağlı duran ellerimden çekip gelen kişiye doğrulttum.
Ve gördüğüm siluetle hiç de şaşırmadım. Birkaç gün önce Jungkook' un bana uzak durmamı tembihlediği adam, çatı katında karşılaştığım o herif. Kaşlarımı çatıp yüzüne tiksintiyle baktım.
"Bay Kim bana böyle nefretle bakmanız beni ne kadar da üzüyor haberiniz yok."
Küfür etmeye çalışıp ağzımdan sadece birkaç homurtu döküldüğünde dudaklarımın bantlı olduğunu anladım. O ise arkama el işareti yaptığında ne zamandan beri orada olduğunu bilmediğim adam dudaklarımdaki bantı koparırcasına çıkardı. Dudaklarıma yapışmış olan bant canımı yaktığında acıyla tısladım.
"Hayvan herif azıcık insancıl olsan ölür müsün sanki?!"
Sanki bir robotla konuşuyormuşum gibi ifadesizce yüzüme bakmakla yetindi. Bu yer ve bu adamlar beni oldukça geriyordu şu anda. Sanki hepsi birer cansız kuklaydı. Karşımda alayla sırıtan herife bakıp kaşlarımı çattım.
"Benden ne istiyorsun şerefsiz piç."
Küfür etmemi beklemiyor olacak ki kaşları şaşkınlıkla havalandı. Çok geçmeden yüzüne yine o alaylı gülüşünü takındı.
"Ben sizden bir şey istemiyorum bay kim, beni derdin sizin biricik sevgilinizle."
"Ha yani baktın benim adamıma zarar veremiyorsun dedin ki bari sevgilisiyle tehdit edeyim. Nesin sen çocuk falan mı?" Yüzündeki gülüş silinirken yerini yavaşça öfke almaya başlamıştı.
"Noldu çocuk demem zoruna mı gitti yoksa." Bu sefer alayla gülme sırası bendeydi.
"Bay Kim ağzınızdan çıkan kelimelere dikkat etmeninizi rica ediyorum, yoksa-"
"Yoksa ne, öldürür müsün? Sıkıyorsa dene." Gözlerini kapatıp eliyle çenesini ovdu. Birileri biraz gergin sanki ne dersiniz?
Uzun adımlarla boş depo mudur bina mıdır içinde bulunduğumuz şey her neyse artık içerisinde volta atamaya başladı. Ben ise bu halini gülerek keyifle izledim.
"Ne oldu, birileri biraz gergin gibi, biraz papatya çayı ister misin?" Neredeyse kahkaha atarak kurduğum cümleyle hışımla yanıma gelip yüzüme tokat attı. Başım sol yanıma düşerken gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalıştım.
"Hadi bir daha söyleyin neye ihtiyacım olduğunu." Kendince beni korkutma çabalarına gülerek karşılık verdim.
"Diyorum ki annen seni hiç iyi eğitememiş tasmasız dışarı çıkmaman gerektiğini kimse söylemedi-" Bir tokat daha yediğimde iyice sinirlenmeye başlamıştım.
"Bana bak o elini kopartıp bir yerlerine sokarım!" Bir tokat daha yedim. Ağzıma dolan metal tatla dudağımın patladığını anladım. Ağzımdaki kanı biriktirip tam yüzüne gelecek şekilde tükürdüm.
"Haha sonunda o boktan suratına renk geldi biraz, ağzıma sağlık." yüzündeki kanı cebimden peçete çıkarıp silip peçeteyi bir kenara atıp hala alayla sırıtan yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry Boy ○Taekook○
Fanfiction-Tamamlandı- Arkadaşının önerisiyle girdiği lüks gazinoda çalışmaya başlamakla birlikte yeraltının en güçlü mafyasına aşık olmak mı? Bu tam benlik bir iş. ☆ "Sen gidip de elalemin mafyasına aşık mı oldun?!" "B...