Parmaklarımın arasındaki sigaradan derin bir nefes daha aldıktan sonra yere atıp ayakkabımın ucuyla ezdim.
"Lütfen.. Bırakın gideyim... Bir daha.. Karşınıza çıkmam... Yemin ederim.." Gözlerimi sandalyeye bağlanmış vücudunun her karışı kan içinde olan adama doğrulttum. Jeon gelmeden önce biraz eğlenmiştik işte.
Sırıttım.
"Onu patronumuzun sevgilisini kaçırıp zarar vermeden önce yapacaktın gülüm. Daha bu ne ki, Jeon geldikten sonra acı ne demek öğrenirsin."
Zindanın kapısı yavaşca açıldığında içeriye giren bedenle gülümsedim.
"Şeytanı çağır, sopayı hazırla."
Siyah gömleğinin kollarını yukarı doğru kıvırırken açığa çıkan dövmelerine baktım.
"Ve o 'şeytan' ben oluyorum sanırım?" Ellerimi kaldırıp teslim olur gibi yaptım.
"Bilemiyorum artık." Gülüp elini uzattı.
"Bir tane sigara ver bakalım." Cebimden paketi çıkarırken sordum;
"Bıraktığını sanıyordum?" Uzattığım dalı dudakları arasına sıkıştırıp ucubu yaktı. Derin bir nefes çekip kirli dumanı dışarı üfledi.
"Evet, bırakmıştım. Ama bir taneden bir şey olmaz." Başımı salladım.
Ellerini birbirine sürterek sandalyede bağlı olan adama bakıp sırıttı.
"Şimdi sana ne yapsam?" Ağzında sigarasıyla gülerek bana baktı. Duvarın köşesinde duran metal sopayı alıp ona uzattım.
"Hadi birazcık eğlenelim ha, ne dersin?" Daha bir şey söylemeden sopayı adamın karın boşluğuna geçirdi. İlk darbeyi sindirmesine vakit bile tanımadan art arda vurmaya devam etti.
Ve bunu yaparken yüzündeki sadistik gülüş bir an bile solmadı. Pek tabi biz bu görüntüye oldukça aşinaydık. Bu daha neydi ki ben Jeon' un bir adamın canlı şekilde iç organlarını söktüğünü bilirim.
Evet adam henüz canlıyken resmen elleriyle çıplak elleriyle iç organlarını teker teker sökmüştü. Dışarıdan birisi görse çığlık çığlığa arkasına bile bakmadan kaçardı tabi. Ama söylediğim gibi biz buna alışığız. Bir kaç dakika sonra sopayı yere koyup elinin tersiyle ıslak alnını sildi.
"Bundan sıkıldım, Hoseok bana başka bir şey ver."
"Dart oyununa ne dersin?"
"Güzel fikir, yolla gelsin." Ahşap kutunun içinden küçük özel yapım gümüş bıçakları çıkartıp Jeon' un eline verdim. Diğer adamlar ise hala sandalyeye bağlı olan herifi kaldırıp büyük dönen çarka bağlamaya başladılar.
Hazır olduğunda ise çarkı döndürdüler. Jeon bir kaç adım geriye gidip bıçağıyla nişan aldıktan sonra çarka bağlı olan adama doğru fırlattı.
Bıçak Dohwon itinin omzuna saplandığında çığlık atmaya başladı. Jeon yüzünü buruşturup adamlarına döndü.
"Ayş bu ne kadar da çok ses çıkarıyor böyle, ne yapsam ağzını mı bağlasak?"
İşareti alan adamları çekmeceden bant çıkarıp adamın ağzını bantladılar. Şimdi ise sadece ağzından sadece boğuk homurtular çıkıyordu.
Sırıttı.
"Böylesi daha iyi."
Ve kaldığı yerden işkencesine devam etti. Gözlerimi ağlayıp çırpınan adamdan çekip saatime baktım. Vakit neredeyse gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry Boy ○Taekook○
Fanfiction-Tamamlandı- Arkadaşının önerisiyle girdiği lüks gazinoda çalışmaya başlamakla birlikte yeraltının en güçlü mafyasına aşık olmak mı? Bu tam benlik bir iş. ☆ "Sen gidip de elalemin mafyasına aşık mı oldun?!" "B...