Yılmak yok yola devam

495 28 4
                                    

Sesin geldiği yöne zıplayıp onu yakalamayı umuyordum ama çoktan gitmişti. İkinci parçayı kaptırdım ve üçüncünün yerini de bilmiyorum. Günlükte bir şeyler olmak zorunda. Büyükannenin evine geri döndüm. Ev harabe halindeydi. Camlar kırılmış ve içeriden berbat kokular geliyordu. Her ihtimale karşı sessizce girdim eve. Cam kırıklarının arasında sessiz olmak pekte kolay değildi. Günlüğü koltuğun üzerine bırakmıştım. Orada değildi. Günlüğü aramak için mutfağa girdiğimde kokunun sebebini anladım. Büyükannenin çürümüş bedeni. Görüntü katlanılabilecek gibi değildi. Yüzünün bir kısmı kalmasaydı onu tanıyamazdım. Günlük tezgahın üstünde duruyordu. Üzerindeki kanı silip aldım. Arkamdan gelen çıtırtıyla alnımdan soğuk terler akmaya başladı. Arkamı yavaşça döndüğümde karşımda üç çürük duruyordu. Ağızlarından kanlar akıyor. Tam biri kolumdan yakalayacakken geri çekildim ve mutfakta bulduğum her şeyi onlara atmaya başladım. Bir bıçak alıp birine saplıyordum ki dördüncü çürük gelip kafamdan yakaladı. Bıçağı gelişigüzel fırlattım. Birine isabet etmişti. Tekrar üç tane kalmıştı. İkiside yaklaşınca pes etmeye karar verdim. Ama ayağıma değen soğuk demir ile kalp atışlarım hızlandı. Bu bir silahtı. Büyükannenin silahı. İzlediğim aksiyon filmlerinin hakkını verme zamanı geldi. Ayağımı yavaşça altına sokup hızlıca yukarı fırlattım. Önce arkamdakine bir el ateş edip kendimi özgür kıldım. Sonra artarda ateş edip diğer ikisinden de kurtuldum. Silahı boynuma takıp mermi doldurdum. Günlüğü aldım ve oradan uzaklaştım. Eski evim gözüme çarpınca külleri alıp gitmem gerektiğini düşündüm. Sessizce girdim. Önce koltuğun arkasına saklanıp biri var mı diye gözlem yaptım. Lanet olsun. Şu koltuğun altındaki demi yine bacağımı kanattı. Bir süre sonra kimsenin olmadığına karar verip üst kata çıktım külleri alırken büyük bir çanta da aldım. Fazla mermileri, baltanın parçasını , kül tüpünü ve bir iki parça kıyafeti çantaya koydum. Günlüğü elimde sımsıkı tutuyordum. Güvenli bir yer bulup okumam gerekiyordu. Fazla zamanım olmadığımdan çöp kutularının arkasına geçip okumaya başladım. Ama baltayla ilgili diğer tüm sayfalar yırtılmış. Tam kapatacakken kapaktaki son bir cümle dikkatimi çekti.
Katil herzaman olay mahallindeydi.
Cümleyi defalarca okudum ve bacağımdaki yaraya baktım. İşte son parçayı da bulmuştum. Eve geri dönecekken tıkırtılar gelmeye başladı. Camdan içeri baktığımda Jessica nın eve girdiğini gördüm. Çürük ordusu ile beraber parçayı arıyordu. Evde olduğunu öğrenmiş demekki. Ama tam olarak nerede olduğunu bilmediğine göre hala bir şansım olabilirdi. Jessica üst kata çıktı. Alt katta sadece bir iki çürük kaldı. Bu fırsatı kaçıramazdım. İkisi de mutfağa doğru giderken sessizce camdan içeri girdim. Koltuğun altına uzandığımda keskin demir parçayı bulmuştum. Ama elim çok kötü kanamaya başlamıştı. Sesler gelmeye başlayınca koltuğun altına saklandım. Çürükler kanın kokusunu alabiliyordu galiba. Hepsi salona geldi. Tek yapabildiğim kendimi sakinleştirmekti. Sessiz ol Annabeth. Çığlık atmak yasak

Çığlık Atmak YasakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin