16. Bölüm

88 6 1
                                    

Bu bölüm 22 şubat, saat 23:44-de payşılmışdır.

_________________________________________

Ormanın içiyle yürüyorduk, yolumuzu Ay aydınlatıyordu. Gözlerime düşen ışık gök yüzüne bakmamı engelliyordu. Kendimde olmasam bile Caner yanımla yürüyordu. Arada sırada ayağım kayar yere düşerdim, Canerse bir şey demeden öylece durar, ayağa kalkmamı beklerdi. Ben ayağa kalkıncada yola koyulurdu. Bana kızgın olduğu belliydi. Çaktırmamaya çalışsada anlaya biliyordum.

Bu sefer bilerekden ayağımı kaydırıp yere düştüm. Caner'i yanıma çekmek için. Durup bana taraf dönünce mızıldanmaya başladım.

" Bacağım! Bacağımı incitdim. Çok acıyor! " diye rol yaptım. Ama Caner o kadar inanmışa benzemiyordu. Belindeki çantayı çıkarıp açtı. İçindeki suyu çıkarıp bana taraf geldi. " Al. Yarana dök. " dedi ve bana uzatdı.

Bir şey diyemeden su şişesini aldım. Kapağını açarak yarama döktüm. Bilerekten yaptığım ama gerçekten yaralanmış bacağımı suyla yıkadım. Caner çantadan mendil çıkardı. " Bununla kurula." dedi. Mendili alarak yaramı temizledim. Sonra Caner'e tutunarak ayağa kalktım. Yürüyemediğim için Caner'e tutunmuşdum.

Gece saat kaçdı bilmiyordum. Caner'e sormaya da korkuyordum. Hâlâ yürüyorduk. Sessizce ve dikkatlice. Sanki ormanda yürüyüşe çıkmıştık. Kesici, soğuk havada yürüyor, ara sıra dururduk. Sonra yeniden devam ederdik.

" Batı? "

Aha, Caner benimle konuşmaya başladı.

" Hm? " diye cevap verdim sanki bende küsmüşüm gibi.

" Hani sordun ya bana? Kaanla benim ilişkimi? "

" Evet? "

" Kaanla ben. Bir birimizi seviyoruz. " kafası önüne eğik şekilde devam etdi. " Aslında bunca zaman sana yalan söyledim ben. Benim görevim seninle ilgilenmek ve seni zamanı gelincede Özgür'e teslim etmekti. "

" Ne?! " diyerek Caner'i kenara itdim.

Suçlu, korkunç ve üzgün yüz ifadeyle karşımda duran Caner devam etdi.

" Gerçekten, gerçekten yanlış yaptım. Ama Batı beni dinle. O gün, hani seninle bir dosya bulduğumuz gün. O gün ben tüm yaptığımız planları suya düşürdüm. Aslında parti günü seninle yatan kişi Özgürdü. Ben o gün seni ona teslim etmeliydim. Ama kendim yaptığım planı uygulamadım. Seni önemsediyim için. Kaan'a bunu söyledim aslında. Biliyordu her şeyi. Ama sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum. Bir tarafdan en yakın arkadaşım, diğer tarafdan sevdiğim kişi, birde patron vardı. Bu yüzden işleri boka sarmadan halletmem gerekiyordu. Bu yüzden seni ona teslim etmek için daha kolay bir çözüm buldum. Sonrada seni ondan kurtarmam için Kaanla plan yaptık. Senin abini bulman gerekiyor. Boşver o bara gelen adamı. O senin abin felan değil. Senin abini hiç kimse bilmiyor. "

" Dur, dur bir saniye. O gün seni kim cezalandırdı? Kaan mı? Yoksa... "

" O gün beni cezalandıran kişi bara gelen kişiydi. Batı? Sen! Senin rüyaların. Hatırlıyor musun seninle bir sabah buluştuk? Sen bir rüya gördüğünü söyledin. Dün akşam biraz hayal etmişdin ya hani abini felan. Anlatsana o rüyayı bana. "

Hangi rüyayı diyordu? Birinin yaralı halde evime girdiği rüyadan mı bahsediyordu Caner? Galiba oydu. Hatırladığım kadarını anlatmaya başladım.
( not: bur'da 1, 2, 3 ve 4. bölümlerde gördüğü rüyayı anlatıyor. )

" Hatırladığım bunlar Caner. Başka bir şey hatırlamıyorum. " kafamı elimle karıştırarak etrafa bakınmaya başladım.

" Tamam Batı. Hadi az kaldı. Biraz daha yürüyelim. Karşıda bir garaj var. Bizim eski garaj. Orada arkadaşlarım var. Oraya gidelim. "

Hava giderek aydınlanıyordu. Biraz sonra uzaktan garaj göründü. Garajın karşısında duran bir kaç kişi bizi bekliyordu galiba. Ben gözümü onlardan çekmiyor, dikatlice onları seziyordum.

" Nihayet! Sizi sabaha kadar beklemekten ağaç olduk burda! "

Sinan? Bu benim rüyamdaki o çoçuk işte. Abimin koluna giren çoçuk.

" Caner? Özgür sizi görmedi değil mi? Bizi fena yapar haberin olsun. "

Bu da Aras. Rüyamda olan diğer kişilerden biri.

" Aaa! Bu da Batı olmalı! Bizim Özgür bey'in sevdiği kişi. " Sinan karşıya çıkarak boynuma atıldı.

" Siktirtme belanı Sinan! " dedim elini boynumdan çekerek. " Hem sen kimsin ki, bana sarılıyorsun. "

" Oho, Caner bakıyorumda isimlerimizi çoktan söylemişsin ona. "

Caner kafasını önüne eyerek çantasını çıkardı.

" Ben sizin isimlerini ona söylemedim. " çantayı Sinan'a uzatarak içeri geçtik.

" Hassiktir! Bu o söylediğin çoçuk mu?! " Sinan şaşkınlıkla Aras'a bakarken Aras kafasını salladı. " Evet gerizekalı Sinan. Bu o çoçuk. " dedi ve oda bizim peşimizden içeri girdi.

İçeri büyük ve motosikletlerle doluydu. 2 katdan ibaret olan bu garajın 2. katı odalarla doluydu. Etrafa öyle bakıyordum ki, görende hiç görmediğimi sanıcaktı. Motosiklelere yaklaşarak dikkatlica bakmaya başladım. O kadar parlakdı ki, kendi göre biliyordum.

" Hey! Sen? İsmini bilmediğim çoçuk. Motosiklet görmedin mi hiç? " dedi Sinan. Ben ismini biliyordum aslından ysterdi bu.

" Hayır aslında. Yakından görmedim. Böyle abimde çok severdi motosikleti. Kolleksiyonu vardı hatta. " derken hayellere daldım. Gözümde abimin çocukken bana gösterdiği motosiklet fotoğrafları canlandı. O kadar çok severdi ki, benden izin almışdı odayı bu fotoğraflarla bezemek için. Bende kabul etmişdim.

" Bu kim? "

Tanımadığım bir ses bana yaklaşırken düşüncelerim kayboldu. Bu sesi hakikaten bilmiyordum.

" Aaa şey işte Murat abi. Rüyaları gerçekleşen çoçuk. " omzuma dokunan büyük eller beni korkutuyordu. İstemsizcede olsa gözlerim gözlerine denk geldi ve arkaya giderek motosiklete çarptım.

" HEY! Dikkatli ol! Seni rüyacı çoçuk! Ne kadar pahalı o biliyir musun? Senin zengin sevgilinin arbasından bile pahalı! "

Adamın bana olan soğuk bakışları yüzünden kendimi kaybetmiş durumdaydım. Daha fazla dayanamayıp Caner'e taraf gitdim. Kanapeye oturarak yeniden garaja bakmaya devam etdim.

" Caner? Böyle bir yeri rüyamda görmüştüm. Aaa dur! Bu o kişi! " az önceki kişiyi göstererek " Ben rüyamda uyuyarken karşımda gördüğüm o adamsın sen. "

_________________________________________

İyi okumalarrr.

1 DAKİKA [~GAY~] (B×B) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin