Hemen evlenmek için gün sayan Büşra ve Kadir Benim yaşadıklarından dolayı düğünü ertelemişlerdi.İtirazlarım işe yaramamıştı. Tan gideli tam üç ay olmuştu ve ben sadece bu ülkeden ve benden kaçtığını biliyordum.Nefretimin artması kadar özlemimde artıyordu. Çağatay ve Damlayıda çok az görmeye başladım hatta şileye hiç gitmedim anılarla baş etme gücüm yoktu. Sadece nefes alıyordum ama yaşadığımdan emin değilim. Eğer nefes almak yaşamaksa evet yaşıyordum.
Kırgınlıklarımda benimle yaşıyordu aldığım yaraların acısı yaşadığımı hatırlatıyordu.
Çok düşündüm onu tanıdığıma pişman mıyım diye? Ama ne zaman bunları düşünsem bana bu kadar aşkı ve mutluluğu tattıracak başka bir insan olmayacaktı hayatta ve ben aşkı hiç öğrenemeden ölecektim belkide...
Aşk kavuşamamaktır diye bir yazı okumuştum kavuşursan bu aşk değil diye....Aslına bakarsanız aşka dair yazıan ne kadar çok söylem ve şarkı varsa ben hiç birine itibaar etmem. Herkes kendi Aşk tanımını yaşar..Bendeki tanımı ise bambaşka....Ben bana bunca acıyı yaşatarken hala iyi olmasını isteyen bir kör aşığım. Beni terkedip giden bir adamın nefes aldığını bilerek hayata tutamam bir deliyim. Onu mutlu edecek bu dünyada her ne varsa onu gücüm yetmesede bulup hediye etmek isteyenim. Gözlerindeki gölgede yolunu şaşıran bir gezginim. mutlu olduğunda gülümseyişlerinde kaybolan şaşkınım. ben bile konu o olunca neyim bilmiyorum ama şuan bir derbederim.Cümlelerine susturucu takmış bir yazarım..Ben onu hala deliler gibi seven bir viraneyim..
günler akıp geçiyordu ne zaman gün doğuyor yada ne zaman karanlıklar beni sarıyor farketmiyordum.Gece gündüzden ve gündüz geceden farksızdı tüm mevsimler aynıydı.
Tan beni terkettiğinde ruhumda terkedip bana sadece beden bırakmıştı sanki...Gülmeyi unutmuştum birazda solgun olduğumu söylüyorlar.Aynaya baktığımda o küçük yaramaz kadının gözlerinde fer yoktu ben yoktum o yoktu.
KAdir ve Büşra hergün türlü türlü programlar yaparak kafamı dağıtmaya çalışmalarına sadece üzülmemeleri için eşlik ediyordum.Birgün ona kurmayı hayal ettiğim sofralarla ağırlıyordum bazen yemekte yanıma oturup elimi tuttuğunu hayal ediyordum. Sanırım aklımı kaçırmam çok yakındı.
Bu sabah kendimi mutlaka birşeylerle oyalamam gerektiğine karar verip fotoğrafçılık kursuna yazıldım ...Sadece bir ay devam edebildim. Sonra dükkanı kapatıp kısa bir tatil programı yaptım biletimi bile almıştım ama gitmedim. O heryerde benimleyken nereye gidersem gideyim bu büyük aşkı ve nefreti heybemde taşıyordum.
Gurur denen o başımızı hep dik tutan algının bende tükenmişliğini izliyordum.Çaresizdim çaresizliğimin çaresizliğinde kavruluyordum.
Sonra hayatım rutine dönmeye başladı dükkanı açıp ve sonra kapatıp sahilde uzun yürüyüşler yapıp eve sadece uyumaya geliyordum.
----------- ---------
Zorlu bir süreç başlamıştı.Evimden çok uzakta Amerikada bir dairede hastane ve ev arasında mekik dokuyordum.Henüz hiçbir gece dışarı çıkmamıştım bile..Kemoterapiler yüzünden saçlarımın bir kısmını kaybetmiş sanki umudumuda onlar gibi kaybetmek üzereyken sonsuz aşkımı hatırlayıp her seferinde meydan okuyordum hayata....Canımı acıtan kısmıda Türkiyeden hiç haber almadığım için eğer dönebilirsem onu birisinin yanında mutlu bulmaktı. Evet çok bencilce belki ama ozaman tüm bu çabam boşa gidecekti. Hepsini çok özlemiştim dayanılmaz acılar çekerken bile dişimi sıkıyordum doktorlar bu tavrımın beni ayakta tuttuğunu hayata bağladığını söylüyorlardı. Beni hayata ince bir iple bağlayan tel şey bu aşktı. 6 ay geçmişti ve bugün hastaneye giderken heycanlanmıştım çünkü ilk defa bu tedavinin işe yarayıp yaramayacağını söyleyeceklerdi. YAni hayallerim ya devam edecek yada bugun bitecekti. Aslında korkmuyordum ama endişeliydim.
![](https://img.wattpad.com/cover/33505543-288-k670605.jpg)