Bölüm 1 Ametist Taşı

245 6 0
                                    

Öğlen saatleriydi...Güneşin sarımsı ışıkları vitrin camından taşlara vuruyordu.Mor renkli ametisler, kırmızı mercanlar, turkuaz firuzeler hepsi şimdi bambaşka renklere bürünüp dükkanın içinde şeker pembesi bir ışıltı saçıyorlardı. Herzamanki neşeli çocuksu tavrımı takınmıştım ki her gün beni ziyarete gelen müşterim Serap hanım içeriye girdi.
Ellili yaşlarda sarışın fıkır fıkır bir kadın Serap abla... Sokakta hiç tanımadığı insanlarla sohbet eder nerdeyse ahbap bile olur ancak onun en büyük hobisi benim aşk hayatım.
"Senin kadar güzel bir kadının yalnız olmasına inanamıyorum. Senin yaşında bu güzellikte olsam ah ahh " dedi yine bu sabahta diğer tüm günler gibi..
Ufak bir gülümsemeyle geçiştirdim bu enerjisi bitmeyen tatlı kadını..
" Aşk taşı yok mu" diye lafa başladığında ikimizde gülüyorduk. Doğal taşları ve doğal taşlardan yaptığım tasarımları sattığım bu dükkan benim mabedimdi.
"Çok stresliyim bu aralar" dediğinde şaşkınlıkla yüzüne bakmıştım. Bu neşe dolu kadın stresten bahsediyordu.
"Neden"
Artık mahallenin hem şifacısı hem Güzin ablasıydım ne de olsa..
"Benim kız Mine senin gibi inatçı, kimseleri beğenmiyor evde kalacak "
Serap abla bunda bile benle bağlantı kurmuştu ya pes..
Hemen Ametist taşından bir bileklik yaptım. Işıl ışıl mor renkli ametiste baktığında gözleri parıldamıştı.Faydasından çok ışıltısı hoşuna gittiği belliydi. Onu seyrederken birden bilgisayarımdan gelen ses beni kendime getirdi. Ve o ses benim kaderimin sesi olduğunu çok sonra öğrenecektim.
Can sıkıntısından üye olduğum bir arkadaşlık sitesinden "aquamarin" nickiyle biri merhaba yazdı. İçiçe olduğum doğal taşlardan biri olan aquamarin taşının ismini kullanması dikkatimi çekti.
Hemen fotografları açtım ve karşımda çok belirgin olmayan ancak yinede ihtişamlı biri duruyordu.
"Off çok yakışıklı" sesini duyduğumda Serap abla bilgisayarın arkasında gülümsüyordu. Allahım tam rezillik müşterimin yanında tanımadığım bu adamın fotoğraflarına bakıyordum. Hemen ekranı kapattım Serap abla birazda üzülmüş edayla neden kapattın ne hoş adam dediğinde kıpkırmızı oldum.
O böyle biriydi. Dükkanıma gelen kimsenin yaşına bakmaz ve hemen bizi yakıştırırdı.
Hatta bir keresinde Kadir isimli bir oyuncu dükkanıma geldiğinde belliki tek amacı benimle tanışmaktı.
"Taşlar ne kadar"
Sanki manavdan elma alıyordu o kadar sinirlenmiştim ki tam onu bozmaya hazırlanırken Serap abla
"50 lira " dedi. Bence kesinlikle Ametist almalısın rengi çok hoş hatta tesbih dizdirebilirsin"
Uzun boylu sarışın, okyanus mavisi gözlü bu yakışıklı adamı biraz daha dükkanda oyalamak için üstelik.
Kadir gözlerini benden ayırmıyordu o zaman ben bir tesbih istiyorum Ametist taşından!
Kızgınlıkla baktığım Serap ablanın çok eğlendiği belliydi ben tesbihi hazırlarken çocuğun ismini, işini, yaşını öğrenmişti bile....
"Tesbihiniz hazır"
Üzgünce yüzüme baktı bu kadar çabuk mu? Der gibi..
"El emeğiniz olan bu tesbihi yanımdan hiç ayırmayacağım "derken mavi gözlerini gözlerime dikmişti.
"İşe yaramasını istiyorsanız öyle yapmalısınız zaten hatta sürekli teninize değdiği sürece vücudunuzdaki statik elektriği toplar ve sizi rahatlatır. Almadan önce ne işe yaradığını sormalıydınız" dedim bir nefeste..

"Bu kadar marifetleri olduğunu bilmesemde alırdım"

Bu küstahlığına tam cevap verecekken
"Ay siz ne çok yakıştınız birbirinize" diyen ses kulaklarımda çınlıyordu.
Karşımda hislerime tercüman oldunuz diyen bir çift mavi göz kıpkırmızı olmuş ben ve elinde Ametist taşından bir tesbih kalakaldık öyle...

"Adresinde Yokluğunu Kıyamet Bilerek"  AlminaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin