Karışık olayların geçtiği bir haftayı geride bırakmışlardı. Herşey yoluna girdiğinde Büşra Kadirle yaşadıklarını Bana anlatmıştı.Büyük bir dikkatle dinledim o kadar mutluydu ki Büşra, konuşurken gözlerinin içi gülüyordu.
Bakılan fallar çıkmış ikiside ayaklarını yerden kesen adamları bulmuşlardı. Siz hep bahsedilen, mutluluktan uçuşan kelebeklerin kanat çırpmasını hissettiniz mi?
Şimdi ikimizde bu durumdaydık işte..
Bugün yine ilklerin günüydü ben Tana kahvaltıya davetliyken Büşra da ilk defa Kadirin dizi setinde onu izlemeye gidecekti.
"Farkettin mi biz hiç ortak bir program yapmadik yani dördümüz bir kahve bile içmedik."
Büşra biraz düşünceli yüzüme baktı ve derin bir nefes aldı.
"Tan kadirden pek hoşlanmıyor"
"Tanın böyle bir lüxü yok birgünü ayarlıyoruz hatta Çağatayla Damlayıda çağırıyoruz"
Yine gözlerimiz parlamıştı.
"Bana uyar"
Hayat gerçekten gariptir kimi zaman sizi tüm sorunların tek variSi yapar herşey gözünüzde büyür ve hayatı hiç adil bulmazsınız kimi zamanda hayat sizi filmlerdeki başkahraman yapar tüm mutlulukları ayağınızın altına serer.
Ancak ne mutluluk ne de keder hep devam etmez birinin bittiği yerden diğeri başlar.
O yüzden çok sevdiğim bir söz vardır hangi gece gündüz olmadı ki üzüntülüyken hep bu cümleye sığınırım.Mutluyken de anın tadını çıkarmaya..
Sonuç evet hayat hiç adil değil ama insanoğluda şükür eden varlık değil..
Günler günleri kovalıyordu Büşra ve Kadir büyük bir aşkın içinde her buluştuklarında geleceğe dair planlar yaparken ben ve Tan bulutların üstünde kimsenin erişemediği mutluluktan içiyorduk yudum yudum...
Büşrayla birlikte özenle hazırlandık o çok şık larcivert bir elbise seçmişti kendine ben de spor bir kot elbise ayarladım bu elbise bana çok yakışıyordu yada ben kendimi hep şımartmayı seviyordum.İçim içime sığmıyordu hafif bir makyaj yaptım yanıma gelen Büşra yine ruj sürme derdindeydi banyoda itişip gülüşüyorduk. Hazırlanıp birlikte evden çıktık.
"Kadir almayacak mı seni?
"Hayır canım çekimleri çok erken başladı ben gideceğim"
"Tan sen almayacak mı?
Gülüştük hayatlarımız ne kadar birbirine benzemeye başlamıştı.
"Ben istemedim ben gitmek istiyorum "
"Büşra olanları tek tek dinlemek istiyorum ona göre"
"Anlaştık"
Ayrı ayrı taksilere bindik Taksiciye adresi verdim ve yaklaşık yarım saat sonra oturduğu büyük sitenin önündeydim.Ona her gidişimde kalp atışlarım hızlanıyordu.Güvenlik hoşgeldiniz dedikten sonra kime geldğimi sordu.Öğrendikten sonra telefon açtı onayı alınca beni içeri davet etti bu kadar prosedür sıkıcıydı ama umrumda değildi.
Kapının zilini çaldım ve tüm iştihamıyla kapıyı açtı çok yakışıklı görünüyordu bana sımsıkı sarıldı kokusunu içime çektim ve bir süre ayrılmadan kaldık kapının önünde. Beni içeri davet ettiğinde salona geçtik.Çok zevkli döşenmiş bir evdi büyük bir tv ünitesi bembeyaz koltuklar sevimli bir yemek masası ve yere kadar inen pencerelerle burası muhteşem görünüyordu.
"çok acıktığını söyle çünkü yıllardır bu kadar mutfakta zaman harcamadım deyip güldü
"Ölürüm sana ben ya acıktım elbette neler yaptın bakalım "