En boktan olan şey de insanların bilip bilmeden savurup durduğu yargılardır. İnsanlar sadece konuşur. Çünkü konuşmak tanımaktan daha kolaydır.
Daha adını bilmediğim çocuğun ağzını açıp gözünü yumması o kadar saçmaydı ki. Bugüne kadar yaptığım şeyin ne kadar doğru olduğunu anladım biraz geç olsa da. Bundan sonra daha öncede yaptığım gibi müziğin sesini açıp dünyanın sesini kısacaktım. Yeni bir sabaha uyanmıştım dünkü faciadan sonra. Okuldaki derslere girmeyerek ne kadar doğru yaptım bilmiyorum. Bir an önce okulun bitmesini temenni ederek kalktım yatağımdan. Her gün aynı monotonluğu yaşıyordum. O kadar çirkin gözüküyordum ki kendime. Dağınık saç buruşuk gömlek.. Bir kaç şey atıştırdıktan sonra çıktım evden. Sabah rüzgarı yüzüme çarparken anca gelebilmiştim kendime. Servise bindim ve en kuytu köşeyi kaptım yine. Tek dinlediğim şarkı Sia - Big Girls Cry dı. Sürekli başa alıyordum. Tıpkı hayatım gibi. Servisten inerken en çok dikkat ettiğim şey takılıp düşmemekti. Bir ruhtan farkım yoktu. Nasıl geçecekti bu okulda günlerim? Hep böyle sınıfa mı tıkılıp kalacaktım. Pencereden dışarıyı gözlerken yanıma birinin otuduğunu farkettim. Hiç oralı olmadım. Sonra Cenker'in sesini duydum;
- Dünyadan Esin'e, dünyadan Esin'e.
- Şey, pek havamda değilimde. Gerçi hiçbir zaman olmadım ki. Herneyse, aslında biraz yalnız kalsam iyi olacak.
- Yeterince yalnız kalmadın mı zaten? Biliyor musun bu gece sevdiğim bir grup gelecek ve iki biletim var.
- Bilmem ki. Başkası gelse olmaz mı? Ciddi anlamda havamda değilim.
- Başkasının gelmesini istesem neden sana sorayım ki. Neyse, sen bilirsin.
dedi ve kalkmaya yeltenirken;
- Biletimi alabilir miyim? dedim ufak bir sırıtışla. Neden böyle bir şey yaptığımı gerçekten bilmiyordum. Daha sabah kendime bir söz vermiştim.
- Bir an gerçekten gelmeyeceksin sandım. İnceliğinden ötürü teşekkür ederim. Akşam seni almamı ister misin?
- Sevinirim. Babam akşam tek başıma çıkmamı onaylamayabilir.
-Tamam. Bana adresi mesaj atarsın, 8'de orada olurum.
diyerek numarasını defterimin köşesine yazdı ve sonrada gülümseyerek sınıftan çıktı. Dersler bittikten sonra cuma gününün verdiği ferahlıkla eve gitmek üzere servise bindim.
Kapıda beni Alp karşıladı ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Ona gerçekten çok değer veriyordum. O benim en değer verdiğim varlıktı. O benim minik canavarımdı.
- Abla! Bak sana resim yaptıım.
- Ama bu çok güzel olmuuuş! Teşekkür ederim bitanem, bunu hemen duvarıma asmalıyım! diyerek odama çıktım. Ah şirinlik abidem benim. Birde ne çizdiğini anlayabilsem.
Bu akşam için kıyafetlerime göz atarken gözüme siyah şort tulumum çarptı. Belinde sıkmalı kemeri vardı. Bence gayet şık ve sadeydi. Üstü askılıydı ve akşam serin olacağı için sırtıma şal almayı planlıyordum. Seçenek olarak dolap kapağına astım.
Bunları yaparken kendime çok şaşırdım. Dışarıya çıkmak için hazırlanıyordum. Hem de daha 3 saat varken! Çok tuhaf çok. Bunları düşünürken odaya annem girdi.
- İnsan annesine selam vermez mi cadı? Neler oluyor söyle bakalım. Beni atladığına göre bir şeyler kafana takılmış olmalı.
- Anne, her defasında içimi okumak zorunda mısın? diyerek gülümsedim.
- Anneler bilir! diyerek bir öpücük kondurdu.
- Ee? Anlatmayı düşünmüyor musun?
- Ya aslında abartılacak bir şey yok. Akşam bir konsere davetliyim o kadar. Sadece ne giyeceğime karar veriyordum.
- Hmmm. Kim davet etti merak ettim doğrusu. diyerek şüpheli gözlerle bana baktı.
- Ya anne sadece arkadaşım! Hem arkadaş edindiğime sevinmelisin. O benim ilk gerçek arkadaşım.
- Şaka yapıyorum bitanem, sana güveniyorum ben. Bence o siyah şort tulumun altına siyah bilekten bağlamalı düz ayakkabılarını giymelisin eminim çok güzel olacaksın. Benim bebeğim pijamalarıyla bile güzel.
- Anne, utandırma beni utangaç olduğumu biliyorsun. diyerek masum çocuk bakışı attım.
Annem sarılarak hadi gel bir şeyler atıştır aç aç göndermem seni dedi ve çıktı odadan.
Saçlarımı toplayarak mutfağa gittim. Ah anne ah, patates kızartmasına hayır diyemeyeceğimi bildiği için yapmış. Ama ben akşam göbekli göbekli dolaşmak istemiyoruuum!
Annemi kırmamak için atıştırıp hazırlanmaya çıktım.
Giyindikten sonra saçlarımı açık bırakmaya karar verdim. Saçımın doğal dalgalı halini seviyordum. Çok abartılı makyaj yapacak değildim. Siyah göz kalemi, rimel, şeftali rengi ruj ve işlem tamam. Biraz da parfüm. İşte hazırım!
İşimi bitirdikten sonra Cenker'e evin adresini attım. Ne yalan söyleyeyim çok heyecanlıydım. Çünkü bu benim özgürce eğlenebileceğim ilk gecem, çünkü Cenker ilk ve tek arkadaşım..
Saatin 8'i göstermesiyle kapının çalması bir oldu. Ne yalan söyleyeyim dakik insanlara bayılırım.
-Ben bakarıııım!
Koşarak kapıya vardığımda durup bir nefes alarak kapıyı açtım.
Aman Tanrım! Bir gömlek bir erkeğe bu kadar mı yakışır!?
Kendine gel Esin ne saçmalıyorsun sen?
Ben ona bakakaldığımda onunda bana bakakaldığını farkettim.
Boğazımı temizlemiş gibi yapıp kendine gelmesini sağladıktan sonra
- Çantamı alıp geliyorum.
dedim ve odamdan çantamı alıp son kez aynaya baktıktan sonra Cenker'in yanına döndüm. Koluna girmem için kolunu uzattıktan sonra arabasına doğru yürümeye başladık.
- Çok güzel görünüyorsun.
- Teşekkür ederim, sen de çok yakışıklı görünüyorsun dedim ve başımı önüme eğdim.
Aman Allahım utançtan ölmek üzereydim. Kendimden hiç beklemediğim hareketleri sergilemeye başlamıştım ve bu benim en çok korktuğum şeydi. Başkalaşmak.
Arabaya geldiğimizde bana kapıyı açarak oturmamı bekledi ve kapattıktan sonra kendi yerine geçti.
İşte gece şimdi başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben ; "Biz"
Teen FictionHayatı tanımak, hayatı yaşamak kadar zordur. Birde bu süreçte insanlara karşı olan güveninizi yitirdiyseniz.. İşte Esin o kişilerden, hayatı tanımaya çalışırken insanlara olan güvenini kaybedenlerden. Bunun bir sebebi var, yüzleşmek istemediği bir...