Her şey gayet güzel gidiyordu, espriler havada uçuşurken Doğa'dan izin alıp biraz öteye giderek annemi aradım.
-Efendim kızım?
-Anne masaya bir tabak daha koy. Sizi yeni arkadaşımla tanıştıracağım ve bugün bizde kalacak. Yatağımın çarşafını falan değiştirirsen çok sevinirim. Bir sakıncası yok değil mi?
-Allah Allah kim ki bu arkadaş? Senin arkadaşın mı vardı? Neyse, tanışacağız zaten. Sakıncası falan yok kızım ben hallederim merak etme.
-Teşekkür ederim annecim görüşürüz, geliriz biz biraz sonra.
Telefonu kapatarak Doğa'nın yanına gittim.
-Hadi gidiyor muyuz?
-Nereye?
-Bize. Bizde kalmanı istiyorum bugün. Tabi senin için bir mahsuru yoksa?
-Yok tabi de, rahatsızlık vermek istemem.
-Saçmalama Doğa ne rahatsızlığı. Gidelim hadi.
Bu kadar acele ettirmemin sebebi Erginle karşılaşmak istemememdi.
-Peki, ben bizimkilere haber vereyim o zaman. Sen yukarıdaki kaldırıma çık, ben gelirim.
Kafamla onaylayarak kayalıklardan zar zor çıktım. Kaldırımda beklerken biri arkadan omzumu tuttu. İrkilerek korkuyla arkamı döndüğümde Ergin'in yüzüyle karşılaştım.
-Selam vermeden gidecektin ha?
Erginle ne kadar karşılaşmak istemesemde karşılaşmıştık bir kere. Ne diyeceğimi sapıtmış bir şekilde " Rahatsız etmek istemedim " diye mırıldandım. Hah! Alakası bile yoktu ya neyse.
-Rahatsız olmayacağımı bilmen gerekirdi. Demek ki hala arkadaşın değilim.
-Ya açıkçası bilmiyorum, karışık biraz.
Yanıma Doğa geldiğinde ona sessizce teşekkür ettim gözlerimle. İnsanlara hesap vermekten nefret eden biriydim çünkü. İçimdeki ses bana kapak yaptığında iç sesimi dövmek istemiştim ' Neden Ergine hesap vermeye çalıştın o zaman? '
Doğa kurtulmaya çalıştığımı anlayarak " Hadi gidelim Esin." dedi.
-Tamam gidelim, sen ağır ağır git ben geliyorum.
Doğa yanımızdan uzaklaşırken Ergine dönerek " Sonra görüşürüz, şimdi gitmem gerek." dedim.
Yuh, ben GÖRÜŞÜRÜZ mü demiştim?!
-Peki, görüşürüz kaç bakalım.
Görüşmeyiz Ergincim görüşmeyiz! diye mrıldandım duyamayacağı şekilde.
Doğanın yanına hızlı adımlarla ulaştığımda bu sefer sesli bir şekilde teşekkür ettim ona.
-Beni hesap vermekten kurtardığın için sana minnettarım.
-Neden hesap veriyorsun ki? Hem o da kim seninki mi?
'Seninki' demesiyle biraz tuhaf hissetmiştim. Nerden benimki oluyordu o?
-Hayır ya ne benimkisi? Okuldan bir arkadaş, neden selam vermedin diyor. Arkadaş dedim de arkadaş değil aslında. Yani arkadaşta, arkadaş değil. O sadec..
-Ne saçmalıyorsun kızım sen?
Diyerek kahkaha patlattı Doğa. Ben de ona eşlik ederken;
"Ne saçmaladığımı bilmiyorum. Onu görünce neden dilimin dolaştığını da bilmiyorum." diye mırıldandım, ama duymadığına emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben ; "Biz"
Teen FictionHayatı tanımak, hayatı yaşamak kadar zordur. Birde bu süreçte insanlara karşı olan güveninizi yitirdiyseniz.. İşte Esin o kişilerden, hayatı tanımaya çalışırken insanlara olan güvenini kaybedenlerden. Bunun bir sebebi var, yüzleşmek istemediği bir...