-Multimedia Ergin-
İnsanlar bazen ne hissedeceğini bilemez. Mutludur ama içinde bi huzursuzluk vardır mesela. Şu an bunu yaşıyordum. Bir iki haftadır sergilediğim davranışlar sanki benim davranışlarım değil de başkasının davranışları gibiydi. Değil insanlarla iletişim kurmak, onlara yaklaşmak bile istemiyordum. Çünkü korkuyordum. Ve hala korkuyorum. İnsanlar, o kadar güvenilmez varlıklar ki aslında. Her an değişebilirler. Zorla elde ettiğimiz huzuru tek bir hareketle yerle bir edebilirler.
Düşüncelere dalmış, aheste adımlarla yürürken Ergin koluyla beni dürtünce, afallayarak yüzüne baktım ne olduğunu sorarmışcasına.
"Soruma cevap vermedin.""Ne sordun ki, duymadım."
"Eve geç gitsen sıkıntı olur mu? Seni götürmek istediğim bir yer var."
"Bizimkilere mesaj atayım da telaşlanmasınlar."
"Annecim, okuldan bir arkadaşla karşılaştıka, muhabbet ediyoruz, biraz geç geleceğim. Merak etmeyin."
Mesaj attıktan sonra, "Gidebiliriz." dedim.
"Ama bir sıkıntı var." diye ekledim.Tek kaşını kaldırıp yüzüme bakınca:
"Ya sen sapık bir katilsen?" dedim.
Ufak çaplı bir kahkaha attıktan sonra "Benim sapık bir katil olma ihtimalim, senin kız kılığına bürünmüş bir erkek olma ihtimalinle ölümüne kapışır."
Kendimi tutamayıp kahkaha atınca o da bana eşlik etti.
"Galiba ikna oldum. Gerçekten çok ikna edici bir cümleydi." dedim gülmeye devam ederken.
Gözlerime bakıp mutlulukla gülümsedikten sonra:
"Bu arkadaşlığı neden en başında onaylamadın ki?"Hafif gülümseyen suratımı ciddi bir hale getirirken:
"Emin değildim, kolay kolay arkadaşlık kuramıyorum.""Peki, şimdi emin misin?"
"Hayır değilim. Zamanla olurum belki."
"Umarım." dedi ve ekledi "İşte geldik."
Zincirlerin üstünden geçerek kayalık bölgeye indiğinde bana elini uzatarak "Korkma gel, yemem" dedi ve gülümsedi.
Endişe tüm vücudumu sararken hafif bir korkuyla elimi uzattım.
Denize en yakın kayalardan birine oturduğumuzda denizin kokusunu çektim içime. Ne kadar da huzur verici şeydi şu deniz. Vücudumu saran endişe yerini huzura bırakırken deniz şıpırtısını dinliyordum."Bana kendinden bahset." dedi Ergin.
"Ne bilmek istersin?"
"Hakkında her şeyi."
"Küçükken tek hayalim profesyonel bir voleybolcu olmaktı. Hatta Fenerbahçe'de oynamak. Herneyse, akrep burcuyum, zor bir yapım var. İnsanlarla aram pek iyi değildir. Ama hayvanları çok severim. Özellikle de köpekleri. Öyle işte, aklıma başka bir şey gelmiyor."
"İyiymiş." dedi.
"Sen de bahset kendinden" dedim rüzgarın verdiği ürpertiyle. Hafiften üşümeye başlamıştım.
"Ben de Fenerbahçe'de basketbolcu olmak isterdim. Koç burcu erkeğiyim. Her şeyi kontrol etmek isterim, inatçıyım. Otoriter biriyim. Özgürlüğüme düşkünüm, kısıtlanmayı sevmem. Ben de köpekleri severim."
"Hmmm." dedim ne diyeceğimi bilmeyerek. Ciddi anlamda üşümeye başladığımda: "Kalksak mı?" dedim.
"Ne çabuk sıkıldın benden."
"Yok, ondan değil. Üşüyorum."
Omzuna bağladığı hırkasını sırtıma yerleştirdikten sonra: "Söyleseydin keşke." dedi.
Sırtıma sardığı hırkasını ona uzatarak: "Gerek yok, teşekkür ederim ama idare ederim ben."
Elimi geri iterek "Giy şunu." dedi otoriter bir ses tonuyla.
"Ama..."
Cümlemi bitirmeme izin vermeden "Giy dedim şunu. Hasta olacaksın."
Daha fazla inat etmeden hırkayı giyerek: "Teşekkür ederim." dedim "Gerçekten dediğim dedik bir yapın var."
"Söylemiştim. Bundan sonra inat etmezsen sevinirim. Er yada geç yaptırırım çünkü dediğimi."
Biraz ukalalığa kaçan bir ses tonuyla söylemişti bunu. Sinir olmadım değil hani.
"Çok geç olmadı mı?"
"Durduramayacağım galiba seni burada."
"Hıhı, gitsek iyi olacak."
"Peki." dedi ve kalktık. Çok karanlık ve soğuktu. Önümü zor gördüğümden iki kaya arasındaki boşluğu görmemiştim. Dengemi kaybedip düşeceğim sırada yine tuttu beni. Lanet olsun hep böyle olmak zorunda mıydı? Ne kadar sakar bir insandım ben.
"Dua et yine yanında ben vardım." dedi kibirlenerek.
İçimden küfür savurarak sadece susmayı tercih ettim.
Yeniden takılmamam için elimden tutarak yardım etti kayalıklardan çıkmama. Havanın bu kadar soğuk olmasına karşın elleri sıcacıktı.Eli, sadece elimi değil yüreğimi de ısıtmıştı. Düşüncelerimden kurtulmaya çalışırken:
"Elin buz gibi." dedi
Aklıma gelen espriye gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak: "Bence senin elin çok sıcak." dedim ukalalık yapmak istercesine.
Kayalıklardan çıkmamıza rağmen eli hala elimdeydi. Ne yapacağımı sapıtmışken iki elimi de avuçlarının içine alarak ısıtmaya başladı. Gözleri gözlerimle buluştuğunda utançtan yanaklarımın yandığını hissediyordum. Bakışlarımı yere çevirerek başımı öne eğdim.
"Çok utangaçsın, bu kadar utangaç olma." dediğinde
"Elimde değil." diyerek cevapladım onu.
Rahatsız olduğumu anlamış olacak ki ellerimi serbest bıraktı ve yürümeye devam ettik.
"Teşekkür ederim." dedim tekrar soğumasını istemediğim ellerimi onun hırkasının cebine sokarak."Her zaman." dedi muzipçe gülümserken.
Sessiz kalmakla yetindim. Eve varana kadar başka bir şey konuşmamıştık zaten. Kapının önüne geldiğimizde: " Her şey için teşekkür ed.."
"Her seferinde teşekkür etmene gerek yok." dedi sözümü keserek.
"Senin aksine nazik bir insanım ne yaparsın." dedim ve kıkırdamaya başladım.
"Oo, demek öyle." dedi mahsustan alınmış gibi yaparak.
"Tamam tamam şaka yaptım. Okulda görüşürüz." dedim.
Gülümseyip arkasını döndü ve yürümeye başladı. Hala ona bakıyordum. Arkasını dönüp baktığında el salladım ve anahtarımı ararken hırkasının hala bende olduğunu farkettim.
"Ergiin!" diye seslendiğimde yeniden arkasını döndü.
"Hırkan?" dedim hırkasını çıkarmaya çalışırken."Sende kalsın." dedi ve o da elini salladı.
"Peki, Pazartesi veririm." dedim. Ama duyduğundan emin değildim. Çoktan gözden kaybolmuştu çünkü.
İçeri girdiğimde annem ve babam film izliyorlardı. Beni farkettiklerinde filmi durdurup beni soru yağmuruna tuttuklarında: "Çok yorgunum gençler, yarın konuşuruz. Duş alıp yatacağım." dedim sesimin yorgun çıkmasına özen göstererek.Duş alıp odama geldiğimde yatağın üstüne bıraktığım hırka gözüme ilişti. Yatağa oturup hırkasını elime aldığımda, hırkasından gelen yoğun ve erkeksi parfümünün kokusunu unutmanın imkansız olduğunu düşündüm. Ve yatağa girerek kendimi uykunun derin kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve Ben ; "Biz"
Teen FictionHayatı tanımak, hayatı yaşamak kadar zordur. Birde bu süreçte insanlara karşı olan güveninizi yitirdiyseniz.. İşte Esin o kişilerden, hayatı tanımaya çalışırken insanlara olan güvenini kaybedenlerden. Bunun bir sebebi var, yüzleşmek istemediği bir...