Davetsiz Misafir

80 20 2
                                    

Bölüm şarkısı; Adele - Set fire to the rain

Afiş ; Cenker & Esin

"Esin!"

Arkama dönüp baktığımda Aras'ı görüyorum. Koşarak Aras'ın boynuna atladığımda sımsıkı sarılıyorum ona, o da bana sımsıkı sarılıyor. Sonra her yer bembeyaz oluyor, hiçbir şey gözükmüyor, Aras ortadan kayboluyor.

Yürüyorum, yürüyorum, yürüyorum.. Ormanın derinliklerinde buluyorum kendimi. İlerde bulanık bir şeyler var. Merak ediyorum, yürümeye başlıyorum yeniden. Bir ağaç, bir ip ve Aras. Aras kendini asmış, bembeyaz ve kaskatı kesilmiş suratı, dudakları morarmış.

Aras'ın bembeyaz olmuş suratını avuçlarımın içine alıyorum, sarsıyorum.
"Uyan!"
"Aras lütfen uyan!"
"Aras beni bırakma!"

Uyandırmak için çabalıyorum, ama uyanmıyor. Bu sırada yerde bir kağıt ve kalem gözüme ilişiyor. Yavaşça eğilip kağıdı alıyorum ve okuyorum. Gözümden akan yaş kağıdı ıslatıyor, mürekkepli kalemle yazılmış olan cümlenin mürekkebini dağıtıyor. Cümleyi tekrarlıyorum hıçkırıklarımın arasından.

"Sen beni affettin ya, şimdi huzurlu bir şekilde ölebilirim Esin."

*

Kan ter içinde uyandıktan sonra uzun ve derin bir nefes aldım.
"Allah'ım sana şükürler olsun ki rüyaymış." diye mırıldandım içimden. Nefes alış-verişlerim hâla düzensiz ve hızlıydı. Kalbim göğüs kafesimi kıracakmışçasına atıyordu. Güm,güm,güm..

Aklıma kötü kötü şeyler geliyordu. Saniyeler içinde binlerce senaryo kurmuştum kafamda. Acaba Aras'ın ciddi bir hastalığı mı var demeden edemiyordum. Ya öyle bir şey varsa ve Aras'a bir şey olursa? O zaman ömrüm boyunca vicdan azabıyla yaşardım.

Belki onun nasıl olduğu umrumda olmamalıydı ama yapamıyordum. Onun iyi olduğunu bilmeye ihityacım vardı; özellikle bu rüyadan sonra. Tavanla bakışırken türlü türlü şeyler düşünüyordum. Bir yanım onu affetmem gerektiğini fısıldarken diğer yanım yaptıklarını hatırlatmakta gecikmiyordu.

Gözlerimi odada gezdirirken mışıl mışıl uyuyan Doğa'yı gördüm. Yüzü bana dönüktü. Biçimli kaşları, iri gözleri ve göz torbaları, profesyonel bir heykeltıraşın yaptığına inandığınız sevimli burnu onu öyle güzel gösteriyordu ki. Göz torbaları onu çok sevimli yapıyordu. Yüzündeki ifade o kadar memnundu ki, sanki ilk defa böyle huzurlu uyuyormuş gibiydi. Bende onu uyandırmamak için gözlerimi başka yerlerde gezdirdim.

Bu sefer gözüme takılan Alp'in bana yaptığı tuhaf resim oldu. O minicik elleriyle kalemi abuk subuk tutup birde bana resim yapıyordu. Dün bakıcısı Pınar ablada kaldığı için görememiştim onu. Bir an ona sarılma ihtiyacı hissetsem de kimseyi uyandırmamak için bu ihtiyacımı şimdilik susturdum.

Aklıma gelen yine Aras olmuştu. Acaba şimdi neredeydi, ne yapıyordu, ne hissediyordu, benim yokluğumu çekiyor muydu?
İçimdeki ses konuşmaya başlayınca onu dinlemek üzere susturdum düşüncelerimi.

"Herkes hayatında mutlaka bir hata yapar, üstelik ergenken. Erkekler kadınlara oranla çok daha geç yaşta olgunlaşırlar ve Aras bu yaşadıklarınızdan sonra olgunlaşmış ve hatasını anlamış olmalı. Bu Doğa'nın da dediği gibi bir ergen vakası. Bir ergen vakası yüzünden herşeyin olan insanı -Aras'ı- kaybetme."

Aslında bunları ben tekrarlıyordum kendime. Lanet olası gururumu saf dışı bırakmak için kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Her seferinde gururum mantığımın önüne geçmeyi başarıyordu.

Sen ve Ben ; "Biz"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin