İkinci Şans

147 37 6
                                    

Sabah uyandığımda hemen yataktan kalkabilen kişilerden değildim. Aklıma düşünceler nüfuz ederken bunlardan biri şu meşhur kahraman çocuktu. Okulda çoğu kız onun dikkatini çekmek için saçma saçma hareketlerde bulunuyorlardı. Ne demişti bana? " ....Asalak gibi takıl tek başına." Haha! Kapı gibi Cenker vardı, yalnız değildim ki. Nedense bu düşünce gülümsememe sebep olmuştu. Kısa bir süre sonra evdekilerin hala uyanmadığını fark ettim. Sanırım biraz erken uyanmıştım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra hemen mutfağa girdim. Bizimkilere teşekkür amaçlı bir kahvaltı hazırlayacaktım. İlk işim ocağa çay koymak oldu, daha sonra masaya örtü sererek kahvaltılıkları masaya yerleştirdim. Her şey hazır olduğunda masaya ne olur ne olmaz son bir kez göz attım, her şeyin tamam olduğunu görünce pijamalarımdan kurtulmak için odama doğru ilerledim. Günlük kıyafetlerimden birini giydikten sonra annem ve babamı çocukça uyandırmaya yeltendim. Telefonumdan gelen mesaj sesi o sessizlikte irkilmeme sebep olsa da merakla telefonumu elime aldım. Mesaj Cenkerden gelmişti.

"Günaydın :) "

Acaba dün gece yaptığı için biraz mesafeli mi davransam diye düşünürken parmaklarım çoktan harekete geçmişti bile.

"Günaydın"

Mesaj anında geldi;

"Dün gece bana kızdın mı?"

"Rahatsız olduğum söylenebilir. Beklemiyordum."

"Özür dilerim gerçekten kötü bir niyetim yoktu. :( "

"Kötü niyetinin olmadığını anlamıştım. Bu seferlik affedildin."

Mesajı attığımda biraz saçma bulsam da umursamadan telefonu tekrar yatağa fırlatarak, yatak odasına doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde kendimi gülümsemekten alamadım. Annemle babam sarmaş dolaş uyuyorlardı. Kapılarını sessizce kapattım. Hadi ama o kadar da gaddar değilim, kıyamam ki ben onlara.

Sıradaki kurban Alp'ti. Alp'in odasına girdiğimde hain planlarım birden uçuvermişti. Ah tatlılık abidesi sarışınım. Yanağına kocaman bir öpücük kondurduğumda yüzünde oluşan gülümseme her şeye bedeldi.

"Hadi uyan minik kanaryam!"

"Aaalp!"

Iııh, böyle uyanmayacaktı bu çocuk. Hain planlarımdan birisi kafamdaki ampulü yakınca Alp'i gıdıklamaya başladım. Dayanamadı yavrucak. Gülüşmelerimize uyanan annem ve babam da katıldı aramıza. Ben Alp'i, babam beni, Alp annemi gıdıklamaya çalışıyordu. O kadar mutluyduk ki hepimiz. Hiçbir şeye değişmeyeceğim tablolardan birisiydi bu aile tablosu. Aralarından zorla sıyrılarak

"Ey muhterem ev halkı!" diye bağırdığımda herkes gıdıklamayı bırakmış bana bakıyordu.

"Dün için teşekkür eder, sizleri teşekkür kahvaltıma davet etmekten şeref ve onur duyarım!" diye bağırmama devam ederken kıkırdamaya başladım. Herkes mutfağa doğru yürürken, gözlerinin derinliklerindeki mutluluğu görebiliyordum.

**

Akşam olurken herkes kendi meşguliyetindeydi. Alp çizgi film izliyor, annem ütü yapıyor, babam bilgisayarda haberlere bakıyor, bense yatağımda müzik dinliyordum. Dün o kadar eğlenceliydi ki. Dün yüzünden bugün bana sıkıcı geliyordu. Acaba teşekkür etmek için bu sefer ben mi Cenkeri bir yerlere götürmeliydim?

*Yok hayır olmaz, o ne öyle sevindirik gibi.*

İç sesime hak verdim. Eskiden nasıl kendi kendime eğlenebiliyorsam şimdi de kendi başımın çaresine bakabilirdim. Biraz nefes almaya ve düşünmeye ihtiyacım vardı. Yürüyüşün iyi geleceğini düşünerek eşofmanlarımı giydim, kulaklığımı telefonuma takarak telefonumu cebime soktum. Saçlarımı öne eğerek havadan bir at kuyruğu yaptım. Eh hafif bir makyaj olsa daha iyi görünürdüm. Göz kalemi sürdükten sonra rimel sürmezsem olmazdı. Rimel de sürdükten sonra dudaklarımda parlatıcıyı sağa sola bir iki kez gezdirdikten sonra hazır olduğum kanısına vardım. Bizimkilere haber verdikten sonra saat altı buçuk yedi civarında evden anca çıkabilmiştim. Eve çok uzak olmadığı için sahile indim. Sahilin bir ucundan diğer ucuna yürüyecek, eğer yürümekten sıkılırsam koşacaktım. Ortaokulda koşu ve voleybol takımında olduğumdan zorluk çekeceğimi sanmıyordum. Ağır adımlarla sahile doğru ilerlerken telefonumu elime alıp müzik listemde gezinmeye başladım. Imagine Dragons-Radioactive şarkısını açarak dinlemeye koyuldum. Aklıma Cenkerle birlikte gittiğimiz konser gelmişti.Cenkerin omzundayken şarkıya nasıl da delice eşlik etmiştim. Deniz havası çok iyi gelmişti gerçekten. Yürümekten sıkıldığımı fark ettiğimde koşmaya başladım, önce ısınmak için yavaş koşarken şimdi ölümüne koşuyordum resmen.Koşarken telefonumdaki şarkı değişerek Maroon 5- Animals çalmaya başladı. Şarkının verdiği gazla yorulduğumu bile hissetmiyordum.

Sen ve Ben ; "Biz"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin