Öpüşmemizin üstünen 2-3 gün geçmişti. Sirius ve Lupin bana çılgınlar gibi mektup yollamaya başlamışlardı fakat son gelen mektupta bir büyü ismi yazıyordu, Expectro Patronum'du adı, asayı nasıl sallarız ve nasıl uygularız diye, başka hiçbir şey yazmıyordu. Nasıl işlendiği yazmıyordu. Sadece en mutlu anımızı hatırlayıp uygulayın yazıyordu. Savaşın bitmesine az kalmış fakat yenilen taraf biz oluyormuşuz gibi görünüyordu. Draco gerçekten çok yoğum çalışıyordu, elimizdeki asker sayısı gittikçe düşerken karşı tarafa hep yeni askerler geliyordu bu da işimizi zorlaştırıyordu. Draco hep krala yani asker desteği gönder yazıyordu fakat nafile, ben oğluma güveniyorum gibi laflar yazıp yolluyordu.
Draco hem evrakla bakıyor hem de savaşa gidiyordu, neredeyse sadece 2 saat falan uyuyordu. Draco şu ana kadar ön cephede savaşmamı istememişti. Fakat ben buraya zaten Draco'ya yardım etmek için gelmiştim. Savaş sırasındayken Draco yine evrakla bakmak için çadırına gitmişti. Onun yanına gittiğimde kafasını masaya koyup uyumuş olduğunu gördüm.
İşte fırsat bu fırsat! Yavaşça Draco'nun başından öpüp dışarı çıkmıştım. Normalde bu öpücüğü Draco fark ederdi ama sanırsam çok yorgun olduğundan algılayamadı. Bu fırsattan faydalanıp ön cepheye doğru gittim. Gitmeden önce beyaz kıyafetlerimi çıkartıp siyahlarını giymiştim, bu beyazlar beni darlıyor çünkü. En ön cepheye geldiğimde ruh gibi görünen düşman askerleri anlayamadım şekilde durmuştu. Onlardan biri arkalara doğru gitmişti. Bizim askerler de bana bakıyordu. Ne var lan! Üstüme bok mu var. Ve neden Ruhlarla savaşıyorduk?
Düşman askerler arkadan gelen kişiye doğru eğilmişti. Anlaşılan önemli biriydi ha. Giymiş olduğu zırhla baya heybetli görünüyordu. Benden büyük gözüküyordu, siyah saçları ve yüzünde zafer gülücükleriyle karşıma geldi.
"Sonunda Prens Draco kararını vermiş olmalı."
"Ne kararı?"
"Ah ilk önce kendimi tanıtmama izin ver. Ben Tom Riddle."
Ardından üstüme doğru yürüdü, geri adım atamamak için dik durdum.
"Sen bizimle geliyorsun bay Harry James Potter." bunu dediği gibi bileğimden tutmuştu. "Ha?"
"Bay Riddle beni neden istiyorsunuz?" Dedim ve bileğimi ondan sertçe kurtardım.
"Çünkü sende olan o şeyi istiyorum." Anlamıştım neyden bahsettiğini, geri çekilip asamı ona yönelttim. Fakat anlamadığım bir şey var Draco benim için mı savaşıyordu?
"Harry!" arkalardan gelen ses yükselmeye başlamıştı. Draco yanıma gelip bana döndü.
"Sana ön cepheye gitmiceksin demiştim." Draco çok kızgındı. "Ama-"
"Savaştan ayrıl!" Draco'nun sesi gittikçe yükseliyordu. "Ama Dr-"
"SAVAŞTAN AYRIL DEDİM!" Hem sözümü kesmesi hem bana bağırması ile ben de sinirlenmiştim. Prens olması ve askerlerin çevremizde olmasınk umursamadan.
"BU SAVAŞ BENİM ADIMA DEĞİL Mİ?" Sinirlenip Draco'ya doğru yürüdüm. "BENİ KORUMANA GEREK YOK!" Gittikçe sinirlenip asamı daha sıkı tutuyordum, Draco bunu beklemediğinden şok olmuştu. Karşımdaki Draco'yu kenara itip karşımda duran düşmana asamı doğrulttum. Ruhlar saldırı moduna gelmiş ve bize doğru geliyorlardı. Gözlerimi sım sıkı kapattım ve derin nefes aldım, az önce Draco'nun bana bağırmasını hiç sayıp bir kaç gün öncesindeki öpüşmemizi hatırladım. Gözlerimi geri tekrardan açılınca bu lafları söyledim.
"EXPECTRO PATRONUM!"
Asamdan çıkan kuvvetli bir ışık çıkmıştı. Korkudan gözlerimi kapatmıştım fakat elim hâlâ havadaydı. Ayakta duramakta zorlanıyordum. Draco arkamdan bana sarılıp havada kalmaya çalışan elimi tutup destekte bulundu. Bütün ağırlığımı bana sarılan Draco'ya vermiştim. Yavaş yavaş ışık sönmeye başlamıştı. Draco kulağıma hafifçe fısıldadı "korkma geçicek." Ona ne kadar çok kızgın olsam da güvenim hiç eksilmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom / Drarry
FanfictionPrens Draco L. Malfoy bilinen çok güçlü bir kraliyetin evladıdır. Harry J. Potter ise bir köyün evladı. Harry kendisini normal bir büyücü olarak görmekteydi fakat bazı gerçekleri öğrenene kadar. Açıklama: Yine aynı büyülü zamanda geçer. Arada büyü s...