15. Bölüm

145 15 4
                                    

"Evet sayın konuklar, tekrardan hoşgeldiniz. Bildiğiniz gibi dün bay Herneyse ve bay Dragon kazanmıştı. Bugünkü etkinliğimiz elinizin ne kadar güçlü olduğu ile ilgili."  Ne el gücünden bahsediyor bu ya.

"İlk oyunda eleme yapmamıştık ama bu sefer elemelerimiz olucak." Ben Draco'ya bakmıştım o da bana baktı ağzıyla 'halledebiliriz' demeye çalışıyordu. Kafamı salladım ve kadını dinlemeye devam ettim.

"Bu seferki oynumuz birinizin kafasında bir elma olucak ve partneriniz bu elmayı vurmalı. Ancak şunu belirtmeliyim ki silahlarımız zararsızdır, sadece elmayı vurması için onu sihirledik." Bu sefer tekrar Draco'ya baktığımda 'imkanı olmaz' demişti.

"Evet şimdi partnerleriniz yanıma geçebilirsiniz. Sizlere sadece 10 dakika veriyorum, aranızda konuşup belirleyiniz." dedi ve spiker kadın gitti. Ben de Draco'nun yanına koştum.

"Dragon yaparız korkma" diye yalvararak söyledim.

"Olmaz Her neyse, benim o sihire güvenim hiç yok." Yüzüm düştü biraz daha yalvarmaya çalıştım.

"Her neyse, iki tane götten iksir için bunlar değmez, lütfen."

"Korkak" draco bana şaşırmış şekilde baktı.

"Bu korkaklık değil" kulağıma eğildi. "Seni sevdiğimden yapamıyorum, karşımda sen olmasan elmaların soyunu bile kuruturdum." 

"Soyono bolo korotordom." ağzımı yüzümü büzerek konuştum.

"Evet sayın seyirciler oyunumuz neredeyse başlamak üzere. Kafasında elma olmasını isteyenler elini kaldırsın lütfen." 

-

Maalesef ki oyuna katılamadık, ama biz önceki oyunun birincisi olduğumuzdan bize bir şans daha tanıyacaklarmış. Şimdi oturmuş yapılan atışları seyrediyorduk. Somurtuyordum.

"Öyle somurtma seni öpmek iteği dolaşıyor beynimde." Anında yumuşamıştım lanet olsun.

"Diğer oyuna katılıcaz."

"Söz veremem."

"Ne anlamı kaldı ki?" Draco'ya döndüm.

"Lupin sana aynı iksirleri yapar sen niye bunu çok dert ettin ki?"

"Biraz eğlenmek istiyorum."

"Wow! Karanlık lord bir elma değil aynı anda 10 tane elmayı vurdu! Bu inanılmaz!" Sesin geldiği kısma baktım gerçekten öyleydi.

"Show yapıyor." Draco'ya baktım Tom'a sinir olmuşcasına bakıyordu.

"Kıskanma."

"Ne kıskanıcam, aha geliyor buraya." Tom ne ara beni buldu da buraya geldi.

"Her neyse benim buradaki işim bittiğine göre gidebiliriz."

"Hayırdır?"

"Partnerimle baş başa kalamamıştım, şimdi vaktimiz varken onu gezdirmek istiyorum." Burası fena karışacak. Hemde baya. Draco'ya baktığımda ne diceğimi bilemedim.

"Aslında biz burada iyiydik ya."

"Hadi gidelim çoktan yer ayırttım bile." Tom elimden tutup beni sürüklemeye başlamıştı. Arkama dönüp Draco'ya baktığımda kıskançlıktan kıpkırmızı olduğunu gördüm. Üzgünüm sevgilim.

-

Tom bizi dışarı çıkartıp arka bahçeye doğru yürüyorduk. Ellerimiz halla kenetliydi.

"Elimi bırakabilir misin?" Tom bana baktı birkaç saniye ardından elimi tutmayı bırakıp ceplerine soktu.

"O Draco değil mi?" Önüne bakarak konuşmuştu.

"Anladın demek." Ben de önüme bakmıştım. Madem biliyordun neden bizi ayırdın ki?

"İşte geldik." Kocaman lüks bir bahçe, hem de deniz manzaralı. Hava kararmaya yeni başlamıştı.

"Hoşgeldiniz efendim." Yanımıza görevli bir beyefendi gelmişti.

"Hemen sizi masanıza götüreyim." Görevli önden yürürken mekanın gerçekten fazla lüks olduğunu fark ediyordum. Ben hiç bu zamanıma kadar böyle bir yere gelmemiştim. Draco'yla da gitmiyorduk, çünkü gerek yoktu.

Masamıza gelmiştik, Tom biraz önden yürüyüp sandalyemi çekti. Ben oturunca da uygun şekilde itti. Ardından karşıma gelip oturdu.

"Seçtiğiniz yemek dışında istediğiniz bir şey var mıdır?"

"Kırmızı şarap."

"Tamamdır, afiyet olsun size şimdiden."

"Tom bunları karşılayamıcamı biliyorsun değil mi? Çünkü çok pahalılar."

"Sorun değil Harry."

"Evet efendim buyurun yemekleriniz. Kırmızı şarabımız hazırlanıp hemen geliyor."

Bu ne be! Yemek yemek değil. Ben bunları nasıl yiceğimi bile bilmiyorum!

"Dert etme Harry kimse burada ne duyabilir, ne de görebilir."

"Cidden mi?"

Tom kafasını sallamıştı. Ben de önümdeki lezzetli yemeğe bakıyordum ağzım sulanıyordu resmen. Bizim adetlere göre büyükler önden başlamalıydı. (Evet Tom Harry'den yaşça büyük)

"Harry neden başlamıyorsun?"

"Sizin başlamınızı bekliyorum." Bunu dememle Tom kahkaha attı.

"Saçmalama Harry, hadi başla."

Yemek yemeye başladım ama biraz utanıyorum. Nasıl yemem gerektiğini dahi bilmiyordum bile.

"Rahatla biraz, hem daha yeni başladık." Tamam, Tom haklıydı. Önümdeki yemeği yavaş yavaş yemeğe başladım. Tadı çok farklı ve çok lezzetliydi. Yedikçe daha çok yiyesim gelmişti.

"Sevdin sanırım?"

"Hmhm çok lezzetli, teşekkür ederim Tom." Tom ben konuşurken dudaklarıma bakıyordu, ağzım dolu konuştuğumdan biraz utanmıştım. Şimdi ikimizde yemeğimize odaklanmıştık. Biz yemeğimizi yerken Tom'un istediği kırmızı şarap gelmişti. Tom kendisine şarap koymuştu sadece.

"İster misin?"

"Hayır, teşekkür ederim."

Yemeklerimiz neredeyse bitmişti, garson çocuk tekrardan yanımıza geldi bu sefer.

"Tatlıları getirmemi ister misiniz efendim?"

"Evet getirin."

"Hemen geliyor."

İtiraf etmeliyim ki biraz etkilenmiştim. Normalde sevgilim olmasa kollarına atlardım.

-

Yemeklerimiz ve tatlılarımızı yemiştik şimdi ise odalarımıza çekiliyorduk.

"İyi geceler Herneyse" Tom göz kırpıp kendi odasına gidiyordu. Tom yakışıklı bi adam, acaba hoşlandığı biri var mı?

Kendime tokat attım. Ne düşünüyorsun Harry! Salaklaşma. Derin nefes aldım kendi odama girdim.

-

Bu bölüm Tom ve Harry anısına olsun istedim. Ama diğer bölümler artık onlar da olmayacak ☺️

Kingdom / DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin