Hayatının en uzun yolculuğu ödülünü alan bu yolculuk Draco için pekte hoş değildi.
Diğer yandan Fern hayatının anını yaşıyormuş gibi radyodaki şarkıya eşlik ediyordu. Normalde olsa Draco da sesi kısılana kadar ona eşlik ederdi. Ama şuan saç telinden tutun tırnak ucuna kadar stresli bir şekilde titriyordu. Merlin'in koca sakalı aşkına. Voldemort ile aynı odada iken bile bu kadar korkmuş değildi.
O kadar dalmıştı ki Fern'in ona seslendiğini zor fark etmişti. "Draco rahatla biraz. Okulun açılmasına daha iki hafta var."
"Sadece iki haftamız var Fern. İki haftaya yetiştirilecek şeyler değil bunlar." İşaret parmağıyla kaşlarının ortasını ovalamaya başladı. Gençliğinden kalma bir alışkanlığıydı.
"Senin Hogwarts zamanını hatırlıyorum da gıcığın tekiydin. Hatta bana bile laf atmıştın. Seni jinxlemem için beni zor tutmuşlardı." Aklına gelen anıyla güldü.
"Senin gibi biri nasıl olurda Hufflepuff'a seçilir. Hem sarı sana hiç yakışmıyor."
"Kapa çeneni sarı en çok benim üstümde güzel duruyor. Öhöm! Konuyu saptırma. Gıcık zengin veletin teki olabilirsin ama günün çoğunu kütüphanede geçirirdin. Hatta bir keresinde yedinci sınıf Slytherinlere ders anlattığına bile şahit olmuşluğum var."
"İlk olarak beni neden gözetliyordun? İkincisi, korktuğum şey Slytherin olmayanlar. Slytherin ortamı nasıldır bilirim ama diğer evler özellikle Griffindor ile nasıl anlaşacağımı bilemiyorum."
"Akışına bırak. Eninde sonunda sevgilerini kazanacağına eminim."
ฅ^•ﻌ•^ฅ
Güneş arkalarında batarken Hogwarts bütün haşmeti ile gözüküyordu. Sert bir iniş sonrası büyük bir hevesle Fern onun ardından Draco dışarı çıktı. Saatlerdir oturduğu için kalçaları ağrımayı geçmiş her adım attığında iğne batar gibi acımaya başlamıştı. Faytonun etrafında bir iki tur atarak kendine gelmeye çalıştı.
Koca kapı büyük bir gürültüyle açıldığında ikisinin de odak noktası içerden gelen kişi olmuştu. Lila renginde ki cübbesi ve tuhaf şekildeki gözlüğüyle bu kişi Luna Lovegood'tan başka birisi değildi.
Koca bir gülümseme ile Draco'nun yanına geldi. "Dracoins, görüşmeyeli uzun zaman oldu." Hülyalı sesi ile konuştu.
"Seni görmekte güzel kuzen. Doğru ya seni tanıştırayım. Bu Fern beni-
"Oh! Annen adına çok sevindim Draco. Aileye hoş geldin Fern." Bu kız nasıl oluyor da her şeyi biliyor. Fern ona elini uzatıp konuştu. "Tanıştığımıza memn-
Lafı daha bitmeden kemik kırıcı bir sarılmaya maruz kaldı. Birinin güldüğünü duyuyordu ama nefes darlığından gözleri yaşlandığı için kim görememişti.
"Profesör Lovegood, lütfen Mr. Avos'a dersler başlamadan zarar vermeyin." Konuşan kişi gülüşün sahibi Müdüre McGonagall'dı. Her zaman ki zümrüt yeşili cübbesi ve sivri şapkasıyla nazik ama bir o kadarda kuralcı havasını hiç kaybetmemişti.
"Hogwarts'a tekrardan hoş geldiniz." Önce Fern'in sonrada Draco'nun elini salladı. "Mr. Malfoy, teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Ve özür dilerim. Bu kadar az zaman kalmışken." Yüzünde acı bir gülümseme vardı. Draco'nun zorlandığını biliyordu.
"Önemli değil profesör. Biraz gergin olduğum doğru ama o kadarda kötü değil." Dördü de içeri doğru yürüdü. Valizleri büyük ihtimalle ev cinleri odalarına götürüyordu.
"Ah! Sizi odalarınıza götüreyim. Ya da isterseniz önce yemeğe geçebiliriz. Uzun yolculuk sizi acıktırmıştır." Daha draco bir şey diyemeden Fern çocuk gibi atladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/334748596-288-k838491.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yaşam
FanfictionSavaştan yıllar sonra Draco Hogwarts'a iksir profesörü olarak geri dönüyor. Slytherin binasına karşı olan nefreti azaltmaya çalışan Draco öğrencilerin sevgisini kazanabilecek mi? NOT: Bölümlerin düzenli bir biçimde geleceklerini sanmıyorum. Eğlences...