16. Bölüm

130 19 77
                                    

Kuşların cıvıltısı kulaklarını doldurarak uyandı. Uyanır uyanmaz başı sanki kayaya vurup yarmış gibi ağrımaya başladı. İlk başta ne olduğunu anlamadı. Oda gözlerini açamayacak kadar parlıyordu. İşte bu ilk alarmın çalmasını sağladı. Odası normalde bu kadar ışık almazdı. İkinci bir alarm yanında birinin olduğunu fark ettiğinde çaldı. 

Yattığı yataktan hızlıca ayağa kalktı. Buda başının dönmesine sebep oldu. Kalktığı gibi yere küt diye düşünce yataktaki kişide uyandı. Harika! Şimdi hem başı hem de kalçası acıyordu.   

"Draco?" Yataktan uykulu bir ses yükseldi. "Yerde ne yapıyorsun?" Harry gözlüklerini yatağın yanındaki komodinden gözlüklerini almaya çalıştı ama gözlükler Draco'nun tarafındaydı. Yavaşça yatağa oturdu sonrada gözlükleri Harry'e verdi.

"Nerdeyiz biz?" Etrafa bakarak sorusunun cevabını aramaya çalıştı. Odanın içinde pek eşya yoktu. Oturdukları yatak, camın yanındaki küçük çekmece ve karşısındaki ikili koltuk takımı dışında hiç bir şey yoktu.  

"Burası... sanırsam Domuz Kafası hanı?"  O da baş ağrısından kaçamamış gibi duruyordu. Burada ne işleri vardı ki? En san Hogwarts da bir şeyler içiyorlardı, gerisi yok. Olamaz! Saat kaçtı? 

"Harry! Geç kaldık!" Der demez ikisi de anında ayağa kalktı.... ve geri yatağa düştüler. Dünden kalma iseniz hızlıca ayağa kalkmanın iyi bir fikir olmadığını buradan da öğrenmiş oldunuz.

İkisi de ceplerini kontrol ediyor, üstünü başını düzeltiyor veya etrafta bıraktıkları bir şey olup olmadığına bakıyorlardı. Önce Draco her şeyinin yerli yerinde olduğuna kara verdi.  

"Dün gece ne oldu?" Diye sordu. Belki Harry'nin bir fikri vardır.

"Hiç bir fikrim yok?" Belki de yoktur.  İki profesör hızlı adımlarla  kapıdan dışarı çıktı.

.<{=....

Ertesi gün Hogwarts koridorlarında dolaşan bir kaç enteresan dedikodu, kütüphanede tılsım ödevini yapan Paşa'nın kulağına geldi. -Nasıl ve kimden geldiği ve aleyhinde gelişen olaylar şu an önemli değil.-

Slytherinlerin de Cadılar bayramı partisi yapacağı ile ilgili saçma bir konuydu. Fakat Paşa'nın bundan haberi yoktu. Elizabeth'in de bildiğini düşünmüyordu. Haberi olsa ona söylerdi çünkü. 

Böyle parti gibi şeyleri Slytherin evinde fazla olmazdı ama son iki aydır mini kutlamalar falan filan yapıyorlardı ve çoğunu Paşa düzenliyordu yani herhangi bir fikrinin olmaması bu dedikoduların asılsız olduğunu gösteriyordu.

Yada Profesör Draco gene bir şeyler peşindeydi. Dün sabah geç kalmasının sebebi bu  olabilir miydi acaba? Neyse kokusu akşama çıkar.

"Parti veriyoruz!" İşte.

Draco tekrardan minik kürsüye çıkmış Slytherin salonuna dedikoduları onun yaydığını açıklamıştı. Çocukların bazıları ona 'gene ne diyo bu'-yedinci sınıflar- bakışını atarken diğerleri heyecanla konuşmaya başladı.

"Her şeyi ben halledeceğim sadece bana yardım etmesi için bir kaç kişiye ihtiyacım var." Draco orada pişmiş kelle gibi sırıtırken herkes gözlerini Paşa'ya çevirdi. 

"Yani benim elim değmezse parti parti midir?" Elinin tersiyle olmayan saçını arkaya attı. Elizabeth arkasından 'salak' diye mırıldandı. 

"Harika! oh, unutmadan kimseye partinin olduğunu söylemeyin soran olursa fikrinizin olmadığını söyleyin. Birinin gelmesini istiyorsanız onlara hafiften çıtlatabilirsiniz ama kesin bir şey söylemek kesinlikle yasak. Anlaşıldı mı?" Hep bir ağızdan sesler yükselirken Draco sırıtmaya devam etti.

Yeni Yaşam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin